Giriş
(20)

Kürt veya başka etnik kökenden olduğunuz için ırkçılık ve ayrımcılığa

tahin pekmez yoğurt
uğradığınız mı? Ne zaman ve nerede? Bu sizi üzdü mü? Nasıl tepki verdiniz? Etnik kökeninizi belirtirseniz daha aydınlatıcı olur.Teşekkür ederim.
uğradığınız mı? Ne zaman ve nerede? Bu sizi üzdü mü? Nasıl tepki verdiniz? Etnik kökeninizi belirtirseniz daha aydınlatıcı olur.

Teşekkür ederim.
0
tahin pekmez yoğurt
(09.01.18)
Turk oldugum icin ayrimciliga ugradim. 9 sene once, kiralik ev bakarken. Avusturya'da.
Tepki vermedim.
0
kuehles blondes
(09.01.18)
kürt olduğu için sevdiği kızın ailesinden ret yiyen bir arkadaşım vardı. severek ayrılmak zorunda kaldılar.
0
biravekahve
(09.01.18)
türk ve sünni olmama karşin kürt ve alevi sanıldığım için staj yerim kabul etmemişti.
0
paudi
(09.01.18)
Anadoluluyuz ama kürtlere dükkan kiraladığımız için dükkanlarımız yakıldı.

Ailenin erkekleri otobüs kaldırıp o şehre gitti nöbet tuttu. Bir sorun mu var diye esnafları gezdiler. Kalabalık görünce kedi gibi oluyorlar.
0
jazzabel
(09.01.18)
avrupaya çıktığımızda bir ayrımcılığa uğruyoruz ama fiil olmuyor. eşim kumral ben siyah saçlıyım genelde portekizlimisiniz diye sorduklarında Türk deyince suratlar düşüyor ve muabbet kesiliyor.
0
mikahakkinen
(09.01.18)
Soruya tam cevap olmayacak ama, geçenlerde başıma geldi bu, çok şaşırdım hayatımda ilk defa oluyor diye.
Benim etnik kökenim falan öyle değişik değil. Türkiye zamanında göçmüş ama kimsenin hatırlamadığı bir aile, Türküz, beyazız vs.

Geçenlerde yabancı arkadaşlarımla olan bir grupla sohbet ederken, beni "öteki"lerin olduğu gruba dahil ederek, "white people" hakkında konuştular. Benim "middle eastern" olduğumla ilgili bir değerlendirme oldu. Burada doğruluk, yanlışlık, katılıp katılmamaktan bağımsız olarak yorum yapıyorum, kastettiğim o değil çünkü. Fakat ilk defa kendimi "sopiro vs. white people" gibi bir karşıtlık bağlamında buldum ve ırkçılığa, ayrımcılığa maruz kalmış insanların ne hissettiğini anladım deme aşırılığını gösteremeyecek olsam da, ufak bir "ayrımcılığa giriş" tadında bir tecrübe yaşadım.
0
sopiro
(09.01.18)
Yunanistan'da uğramıştım. Üniversite öğrencisi ufku açık olması beklenecek insanlardan böyle tavırlar gördüğüm için üzülmüştüm. Güruhun hepsi Yunan değildi.
İşin komiği, Çerkes'im.
0
kitap arasında kalmış silgi tozu
(09.01.18)
evet, lisede. bir kere de biri etnik kökenim **gürcüyüm** için ' o ne kürt gibi bir şey mi ? ' dedi. suratı 5 karıştı tabi. aşırı milliyetçi biriydi.
0
cabiday
(09.01.18)
evet.
ardahanlıyım, azeri annem, babam da bildiğin türk. ama ardahanlı olduğumu duyunca "siz kürtler şöyle, böyle...." diye başlayan çok oldu. hiç bozmadım, tartıştım, cevap verdim.

insanlar nasıl bu denli saçma düşüncelere sahip oluyor, kürt olmadığım halde beni kürt düşünüp bile nasıl sert biçimde yargılıyorlar. bunu görmek çok üzdü beni.
0
mojiziku
(09.01.18)
Ev kiralarken ev sahibi memleketimi sordu evi normalden yüksek fiyata söyledi bende gıcıklık olsun diye kabul ettim sonra çark etti hemen bu akşam başkası bakacak tanıdık olmazsa ararsın dedi. ( Ev sahibi doğulu )

Almanya'da yaşadığım olaylar çok sıradan.
0
Fritz-X
(09.01.18)
Tipten belli biraz doğulu olduğum, uzun boylu, esmer, hafif kıllı bi adamım. Her iş görüşmesinde nereli olduğum soruldu eksiksiz(ülkenin en iyi okullarından birinin prestijli bölümlerinden birinden mezunum). Dersim'li olduğumdan kürtlükten mi alevililikten mi elendim bilmiyorum oralarda, en sonunda başka bi dersimlinin yanında iş buldum(ki o işi kabul ettiğimde artık asgari ücretle garsonluğa falan bakmaya başlamıştım).
0
noluyo yaa
(09.01.18)
ben kökenimde kürtlük de var olmasına rağmen ulusalcıyım diye aynen acemi'nin tarif ettiği gibi 5-6 şirketli, taraf okuyan ve özlük haklarından bahseden (özlük haklarını kimlikle karıştırıyordu), hem türkiye'deki varlıklarını korumak isteyen, "ezildiği", dilini konuşamadığı türkiye'de kalmak isteyen, hem de istanbul'un nezih semtlerinden birinde yaşamaya devam ederken hiç gitmeyeceğini söylediği kürdistan için çarpışan bir kürt arkadaştan "kendi insanına nasıl ihanet edersin, faşistlerle nasıl birlik olursun, ne farkın var onlardan, sizin gibiler..." tarzı bir zılgıt yemiştim. bunları söylerkenki vıcık vıcık kıllı romantizm ve ajitasyonun derecesini anlatamam.

o vakit yumruğumu o zamanlar dünyayı kurtardığımız yer olan üniversite kantin masasına vurdum ve kendi şovenizmini bana yansıtma, türkiye'de yokluğunu hisseden pek çok sol parti var, işçiler falan var, hazır duygusallaşmışken bir boka yaramaya başlarsan sonra gelip bana neden bir sürü etnik kökenden fazla ayrıcalık sahibi olmanız gerektiğini şu etnik geyiğini solculuk sosuna bulamaya kalkışmadan anlatabilirsin babında bir şey söyledim. tabii böyle uzun bir cümleyi tek hamlede kuramadım. sürekli böldüğünden parça parça bunu söyledim.

kendi insanımı aşağılarsam nobel alır mıyım, filmlerime ödül verirler mi, entellektüel bir kimlik ilan edilip ihya edilir miyim adamlarının oynattığı vitrin farelerinden boş kalan zamanlarda kimi tc'li, kendisine türk diyen, çeşitli etnik kökene sahip arkadaştan da kürtlüğüme değinen naneler duydum. kötü şeyler de vardı, anlayışla karşıladığım şeyler de. şu ülkede sosyal devlet olma tartışmasını, insanca yaşam (iş, ekonomi, bağımsızlıki, eğitim, sağlık), tartışmasını bunun kadar öteleyen, unutturan, gündemi meşgul tutan, (bir politika olarak başkalarınca)* ihraç edilmiş başka bir kimlik problemi duymadım. bende gürcülük falan da var ama onların bundan ekmek çıkarma girişimiyle en azından politize olmuş şekilde hiç karşılaşmadım.

işin komiği tunceli'den göçmüş olan bir tarafım da kendilerini kürt sananlardan oluşuyor. en son öğrendiler ki kökleri iran türklerine dayanıyor. bunlar aleviliği de kürtlükle harmanlayarak yarattıkları edebiyatta kendi kendilerini boğmuş durumdalar. alevilikteki semahın, sazın nereden geldiğini sanıyorlardı bunlar, kürtlerden mi? o da ayrı bir olay. aslında köken anlamında daha ziyade anadolu insanı olsam da orta asya türklerine acımaya başladım. bunların başına gelen haltı anlıyorum artık. bunlar hiç intikam tarihi yazmamışlar. kölemenlik zamanında bile. kavimler göçünü bir tür kahramanlık hikayesi gibi anlatıyorlar ama, benim anladığım, olay aslında yurttan kovulmak. (bugün uygurların çin'i karıştırmaya çalışması gibi etnikçilikleri dışarıda bırakarak, geçmişe dair söylüyorum bunu. yoksa uygurlar da oligark kaması olmaya devam ediyor.)

sonra önüne gelen asıl seni asimile ediyor. pagan dininden vazgeçiyorsun, içinde olduğun her devletin ordusuna sokuluyorsun iyi savaşçı olduğun için, sana devlet kurduruyorlar ama hiçbir şeyden nemalanamıyorsun vs. sırf türklere değil medeniyetle buluşmak zorunda kalmış tüm barbar toplumlara acıyorum.

neyse, dolmuşum, konu nerelere geldi.

ayrıma başka yerlerde de uğradım. ama en gıcık olduğum, aynı ülkede yaşar ve hiç olmazsa bir dilde konuşup anlaşabilirken hangi kriterleri kaale alıp neden ülke birliğini savunduğumu kabul falan etmek değil, merak bile etmeyen gendaş?ımın savurduğu bu saçmasapan sözlerdi.


edit: dikkat ediyorum da son zamanlarda ithal yerine ihraç diyorum. fark ettim ki ihraç eden ülkeye odaklanmak gerektiğini düşündüğüm için bunu yapıyorum ama aceleyle, dikkatsiz yazdığımdan "başkalarınca bize ihraç edilen" demediğimden, anlam karmaşası oluyor. sonradan dönüp bakarsa diye soruyu soran için, dikkat derecem hakkında not düşmek adına kendim için bu açıklamayı ekledim.
0
godoşu beklerken
(09.01.18)
Türk olduğum için güneydoğu illerine gitmeyi göze bile alamıyorum.
0
catch the arrow
(09.01.18)
uğramadım ama avrupa'da hissettim direk söylemeseler de o küçümseyen tavırlarını.

türkiye'de yaşayan bir türk olarak zaten ayrıcalıklı gruba dahilim. onun dışında farklı ırklar/dinler için de ayrımcı olan insanlarla takılmam, birebir karşılaşırsam da sert şekilde aşağılıyorum. onlar da benle takılmaktan kaçınıyorlar o yüzden :)
0
otonomo
(14.05.18)
Türküm.
Türkmenim de ayrıca daha 1960lara kadar yarı göçermiş bizimkiler.

Ama gel gelelim ben tip olarak kürt-arap-hint arası bir şeyim. Ne olduğum belirsiz.

Bununla ilgili Türkiye'de olsun yurtdışında olsun milyon tane hikayem var.Hiç aşağılamak dışlamak olarak görmedim hep çok eğlendim ben bu durumla- hep anlatırım dost meclislerine. Ha tam faşist olup aşağılık pislik bakışları atan nazi abiler de vardı ama fiili bir şey olmadı.
0
niye ama
(14.05.18)
ben limonlu bir kekim. hep kakaolu alıyolar. starbucksta. made in türkiye. spesifik olarak hatça teyzenin ellerinden çıktım.
0
godoşu beklerken
(07.09.18)
TUrk oldugum icin irkciliga ugradim bir fransiz tarafindan. Sadece 1 kez basima geldi yurtdisinda. Uzmedi. Fransizlara kil oluyorum zaten.
0
stavro
(07.09.18)
şöyle bir iddia öne sürüyorum.

bu ülkede kürt olup ırkçılığa ve ayrımcılığa uğramayan tek bir insan evladı olmamıştır çünkü ırkçılık cahilllik göstergesidir ve bizim ülkede cahillik oranı çok yüksek.
aynı şekilde türk olupta avrupa'da yaşayan insanlarda aynı şeye maruz kalıyorlar ama orada cahil olmayan oran daha yüksek olduğu için daha az yaşanıyor.
0
hopp
(07.09.18)
türk'üm ve doğudaki bir şehirde 3 sene korkarak yaşadım.
şehir merkezinin dışına çıkmadım.
istanbul'a dönerken de kendi arabamla gelmek yerine arabamı kamyona koyup gönderdim. ben de uçakla havadan döndüm.

sırf türk olduğum için öldürülmeyi ve kaçırılmayı göze alamam.
0
işimdeyim gücümdeyim
(07.09.18)
tek başıma bayan olarak doğunun en ücra köylerinde bile gezdim, çekim yaptım, çocuklarla ve köylülerle vakit geçirdim.
kız kardeşlerimle dağa tırmandım, üstelik yemeklerimi ısmarladılar, bazı şeylerden para almadılar, evlerinden ekmek, peynir, çorap hediye ettiler.

yani türk olduğum için öldürülecektim cümlesine gülmek isterim 3 yaşında bir kız çocuğu değilse yazan.
0
hopp
(09.09.18)
(9)

Çevrenizde faiz parasıyla geçinen var mı?

Costanza
Birebir şahit olduğunuz eşiniz dostunuz akrabanız var mı bu şekilde?Malum faiz parasından hayır gelmez deniliyor gerçekten de öyle mi? Yok mu hiç bu şekilde geçinip mutlu mesut yaşayan?
Birebir şahit olduğunuz eşiniz dostunuz akrabanız var mı bu şekilde?

Malum faiz parasından hayır gelmez deniliyor gerçekten de öyle mi? Yok mu hiç bu şekilde geçinip mutlu mesut yaşayan?
0
Costanza
(08.01.18)
Biz 10 yıldır falan faiz ile geçiniriz hatta tüm sülale böyle. Banka faizi tefe işi değil. Ben ateistim yalnız.
0
gozu acik sevisen yahudi
(08.01.18)
yok costanza,o dedigin ters psikoloji.simdi faizler cok dusuk yuzde 15 falan faizde tutmak akillica degil sadece ama memelektin yarisi,haci amcalar dahil banka banka gezip virgul pazarligi yapiyorlar,sonrada faizleri toplayip bi umre yapalim cok ozledik oralari diye gidiyorlar.gayrimenkul fiyatlari falan cosunca cogu ev,bina falan almaya basladi ama cogu faizin hastasidir,dertsiz tasasiz.

Simdi sordugun soruyu kucuk emrah soruyormus gibi dusun,faiz kovalayan abide karsinda kadehle hahahahhhhahh diye guluyor.pozisyon bu.
0
duptıs
(08.01.18)
bizde
bunu yapabilecek kadar parası olanlar ortalama muhafazakar, dinci türk. tamamen ordan geçinmek bir kenara, birikmişini faize koysa bile çıkıp söyleyemez çünkü tepki alır. giderek de koyulaşıyor. 18 senedir lojmanda oturuyoruz mesela, 18 yıl önce yarı-yarıya ise başı açık-kapalı oranı şu anda %90 kapalı, eskiler daha etrafa karışmayan tiplerdi şimdikiler sert. faize para yatırmayı bırak, katılım bankası olmayan bankayla çalışan kınanıyor :P. bunlardan aileden çok zengin olan var, maaşı sadece benzin parasına veren var. ihalede mihalede türlü düzen çeviren, rüşvet yiyen vs. de var. ama faiz yeseler, aileleri yese de zinhar söylemezler.

faiz yemeyi umursamayacak ve söyleyebilecek olanlarda ya para yok ya profesyonel yatırımcı, faizi filan çok küçük oynamak olarak görürler.
0
niye ama
(08.01.18)
faiz yüzde 10, enf. yüzde 10. ne anladım ben bu işten? bankaya mı çalışıyoz?
0
ya ben lan neyse
(08.01.18)
Oncelikle sunu anlamak lazim, turk lirasinin faizinin fazla olmasi, degerini hizli kaybetmesinden dolayi. Yani buyuk miktar bir paranin faizi cok gibi gozukse de hem paranin kendisi hem de gelen faizi birkac yil icerisinde ciddi miktarda deger kaybedecektir. Dolar ve euro'nun faizi zaten dusuktur, faiz iki durumda da asagi yukari devaluasyonu karsilar (sonucta yavas da olsa dolar da deger kaybediyor).

Bir de soyle bir sey var, piyasadaki cogu urunun fiyati amerikan dolari uzerinden belirleniyor cunku cok daha stabil bir para birimi (baska sebepleri de var tabi ama o kadarini ekonomistler dusunsun). Yani mesela "Ooo, arabayi ikinci el satarken aldigimin fazlasina sattim, cebimde para kaldi" diyen adam aslinda dolar bazinda para kaybetmis oluyor (ve para kazandigini sandigi icin suzme gerizekali tabii ki).

En basitinden dolarin 2008'deki degeri 1.20 lira iken bugun 3.75. Yani cebinde 100 bin turk lirasi olan adamin 2008'de 83 bin dolari varken bugun 26 bin dolari var. Sen bu parayi faize verdiysen faizden para kazanmiyorsun, en fazla degerini koruyorsun. Faizin haram olmasi, hayir gelmemesi filan komik bunlar.
0
fortisvita
(08.01.18)
kira geliriyle yasayan var. faizle nasil yasayacak ki...
0
e haliyle
(08.01.18)
Faiz sadece anaparanin edilmemesi için bir güvence. Türkiye'de faiz enflasyon tefe tufe rakamları manipüle edilmiş. Paranın faizini ceksen anapara 10 seneye buhar olur gider.
0
Fritz-X
(08.01.18)
faiz verenler (bankalar ya da sahipleri) mutlu mesut (ve zengin) yaşıyorlar.
0
herhaltibiliyoring
(08.01.18)
faizle geçinilmez. kim böyle diyorsa yalan söylüyordur.

sebebi:

-hem faizler çok düşük,
-hem de anapara faiz getirir ama zamanla enflasyona yenik düşer.
0
eindaclub
(09.01.18)
(15)

5 liraya ideal erkek yaratmak

cok iyi yol
https://www.youtube.com/watch?v=CJTeVGhxc5Ebir onedio videosu. Fiyatlar şu şekilde:Yakışıklılık: 3tlKomiklik: 1tlSadakat: 3tlLibido: 2tlZeka: 1tlKıskanç olmamak: 1tlMükemmel vücut: 2tlRomantiklik: 2tlZenginlik: 3tlUzunluk: 1tlDuyurunun hanımları paranızı siz nasıl harcardınız?
www.youtube.com

bir onedio videosu. Fiyatlar şu şekilde:

Yakışıklılık: 3tl
Komiklik: 1tl
Sadakat: 3tl
Libido: 2tl
Zeka: 1tl
Kıskanç olmamak: 1tl
Mükemmel vücut: 2tl
Romantiklik: 2tl
Zenginlik: 3tl
Uzunluk: 1tl

Duyurunun hanımları paranızı siz nasıl harcardınız?
0
cok iyi yol
(07.01.18)
Sadık 3 tl
Zeki 1 tl
Romantik 2 tl :( 1 tl borç versenize.

Odun olsun ama mal olmasın. Neyse. Romantiği at, kıskanç olmasın onun yerine.

Al, 5 tl.
0
thomaswantsmore
(07.01.18)
uzunluk ne la?
0
ya ben lan neyse
(07.01.18)
Mükemmel vücut, zeka, libido.

Zeki insan zaten kıskanç olmaz. :) 1 lira kâr ettik.
0
yirmisantim
(07.01.18)
yıldız tilbe'den hallice kızlar uzun istiyor. off ölüm:)
0
nothing in my way
(07.01.18)
Zeka: 1tl aldatsa da çaktırmayacak ve para kazanacak kadar kafası çalışsın. çok ucuza satmışlar bunu.
Libido: 2tl mühim

bu ikisini çat çat seçtim 3.de düşündüm
Mükemmel vücut: 2tl (uzunluk yakışıklık niye ayrı ayrıysa?)
diyorum.
tek sebep: en öküz bildiğim adamın bile romantik olabildiğini gördü bu gözler. daha da gözüm yok.
0
niye ama
(07.01.18)
ZEKA+KOMİKLİK+ZENGİNLİK

5 liralık cem yılmaz :)
0
goodz
(07.01.18)
yakışıklılık
komiklik

zeka ve uzunluk arasında kaldım, bi liram var ajdjdjfjff. komik birinin zeki olmama olasılığı yok, biraz açık uçlu olmuş, o yüzden zeka demeyeyim, komik adam zekidir zaten. uzunluk kalıyor geriye. çok saçma oldu.
0
nice tnetennba
(07.01.18)
Zeka, libido, mükemmel vücut.
Param yetse zenginlik ve sadakat de alırdım. Artık zekayla yolunu bulur umarım :))
0
kayranin kedisi
(07.01.18)
yalnız adamlar bildiğin hem yakışıklı hem de sadık olmanın imkansız olduğu vurgusunu, ikisini de 3'er lira şeklinde belirleyerek yapmışlar. vicdansızlar. (:

biri bana 1 tl borç verirse düşünürüm.
0
treamorg
(07.01.18)
Erkegim ama 4 tane +1 var. al onlarin hepsini iste, bol ozellikli olsun. Geri kalanini da faize yatirin, cocuk yapinca lazim olur.
0
beriberi
(08.01.18)
zenginlik 3
libido 2

parasını yerim kekonun.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(08.01.18)
zeka + sadakat + libido

5 lira bana yetmedi o zaman yanına bir de +zenginlik alayım.
0
naksidil
(08.01.18)
direkt zenginlik alıyorum. geri kalanları da adam alsın. parası bok değil mi?!
0
mehmed resad
(08.01.18)
Bilemiyorum altan bilemiyorum.

Zira cevap verenler arasında erkekler de var..
0
baldan kaymak
(08.01.18)
Dürüstlük neden yok ?
Şefkat ve anlayış ?

Ha pardon yaa erkekti di mi
0
isimmisimyok
(08.01.18)
(8)

genetik mühendisliği

uyusam iyi olur
kuzenim bu sene sınava girecek ve bu bölümü okumak istedğini söyledi. ancak googleda aratınca böyle bir bölüm olmadığı görülüyor. isim olarak benzeyen bölümler çıkıyor. sizce kuzenim ne istediğini bilmiyor mu? yoksa ismi kısaltarak geçiştirmek mi istiyor?ek soru:sizce bu bölüm okumaya değer mi?
kuzenim bu sene sınava girecek ve bu bölümü okumak istedğini söyledi. ancak googleda aratınca böyle bir bölüm olmadığı görülüyor. isim olarak benzeyen bölümler çıkıyor. sizce kuzenim ne istediğini bilmiyor mu? yoksa ismi kısaltarak geçiştirmek mi istiyor?
ek soru:
sizce bu bölüm okumaya değer mi?
0
uyusam iyi olur
(07.01.18)
moleküler biyoloji ve genetik veya biyogenetik mühendisliği olabilir.
0
theseachange
(07.01.18)
Türkiye'de okumasın. Moleküler biyoloji ve genetik diye bir bölüm var. Ben liseden 2011'de mezun oldum. O zaman geleceğin mesleği diyorlardı. Hala geleceğin mesleği diyorlar ama o gelecek Türkiye'ye henüz tam olarak gelmedi. Aziz Sancar doğrudan bu alanla ilişkili çalışmaları sayesinde Nobel aldı. Türkiye'de yaşasaydı freelance çevirmen falan olurdu.
0
dissendium
(07.01.18)
biyomühendislik de aynı amaca yönelik bölümdür. biraz farklılıklar var ama yüksek lisans ve doktorasını genetik ağırlıklı yapabilir.

ama bana kalırsa okumasın. çünkü bu ülkenin daha fazla ilahiyatcıya ve imama ihtiyacı var.
0
false pretension
(07.01.18)
@dissendium
türkiyeden başka bir yerde okuması imkansız görünüyor şu an. ama eğer bu konuda bildiği burs falan filan varsa bilmiyorum ayrıntılı bir şekilde konuşmadık.
0
🌸uyusam iyi olur
(07.01.18)
Bundan bir bucuk sene once 2100 liraya bir universitede arastirma gorevlisi olarak calisirken bir arkadasim vardi bogazici mezunu. Benim okulum da iyiyidi ama bir bogazici degildi. Arkadasa senin ne isin var burda dedigimde bir labda calissam bu maasi alamayacagim bile belki cevabini vermisti. Cok caliskan basarili biz kizcagizdi ama evli oldugu icin buraya mahkumdu. Simdi ben cok daha iyi sartlar altinda baska bir yerde calisiyorum o da doktorada daha baska alanlara yoneliyor. Mutlu olacagi bolumu okusun ama cevremden duydugum bu alanda is imkaninin az maaslarin dusuk oldugu yonunde.
0
cilekli pasta
(07.01.18)
2005 mezunu genetikçiyim.
ağırlıklı olarak fen fakütesi bünyesinde "Moleküler biyoloji ve genetik" bizim bölüm
birkaç yerde mühendislik fakültesinde.
biyogenetik mühendisliği diye bölüm tr'de duymadım
biyokimya var (sadece egede)
biyomedikal mühendislik var.
bu bölüm artık tr'de okunacak bölüm değil. zonguldakta balıkesirde bilmem nerede açtılar içine de sıçtılar eğitimin. bir tane confocal mikroskop görmeden bir tane PCR koşturmadan (agoroz tankı yok lablarda!) bir denek hayvan ellemeden mezun oluyorlar.

koç bile bilkent bile (bilkent mezunuyum) eskisi gibi değil. çünkü para isteyen, ufuk isteyen bir bölüm
bugün bilkentten post-doc bir arkadaşımla konuştuk tam bu konuyu
ne hocalarda iştiyak kaldı ne öğrencilerde kapasite.

yurtdışında okuyamayacak kapasitede bir öğrenci ise (biz y.dışına okuyabilecek kapasite öğrenciler olarak okuduk bu bölümü yurtdışında da çalıştık... idealler idealler) bu ülkede iş yapabilecek bölümler okusun.
0
niye ama
(07.01.18)
ekleme
idealist, zeki, yetenekli öğrenci okusun. (yurtdışında yapabilecek kapasitede ise) hadi yine neyse.
ama bu bölümün temel olarak mühendislik değil bilim olduğunun ayrımında olmayan öğrenci ise- ki öyle gibi. daha pratik bölümlere baksın.
0
niye ama
(07.01.18)
Bölüm okumaya değer ama mezun olduktan sonra turkiyede kalirsa is yok. Cok bilim aşığı biri değilse, kisa yoldan parami kazanayim onume bakayim diyorsa tıp haric biyoloji ile ilgili hicbir bölümün onunden gecmesin.
0
passive aggressive
(07.01.18)
(12)

Niçin Amerika'da "bullying" çok yaygın bir olay?

lolita
Bu tür genellemeleri sevmiyorum; lakin dün arkadaşımla konuşurken bir kez daha fark ettim. Türkiye'de bile -ki ülkemizde çocukların ne kadar yanlış şekilde yetiştirildiğini biliyoruz, görüyoruz- zorbalık örneklerine aşırı rastlanmıyor. Kendi okul hayatımı düşünüyorum, yani elbette her sınıfta olur b
Bu tür genellemeleri sevmiyorum; lakin dün arkadaşımla konuşurken bir kez daha fark ettim. Türkiye'de bile -ki ülkemizde çocukların ne kadar yanlış şekilde yetiştirildiğini biliyoruz, görüyoruz- zorbalık örneklerine aşırı rastlanmıyor. Kendi okul hayatımı düşünüyorum, yani elbette her sınıfta olur birileriyle dalga geçen falan ama sanki seviyesi daha farklı. Arada bu tarz videolara rastlıyorum Amerika'da geçen, yok çocuk çirkin diye dövüyorlarmış da, yemekhanede üstüne yemek döküp itip kakıyorlarmış da... Garip yani. Sebebi ne olabilir sizce?
0
lolita
(05.01.18)
Bence türkiye'de de yaygın. Ama medyada yer bulmuyor.
0
nickini degistiren yazar
(05.01.18)
Aşırı özgüvenli bir nesl yetiştirilmesinden diye düşünüyorum. Özellikle kapitalizmin yıllardır hükmettiği bir coğrafyada yetiştirilme şartları da daha bireyselleşiyor. Y neslinin son temsilcileri ile Z neslinin temsilcileri bizden daha fazla "egoya" sahipler.
0
simderun
(05.01.18)
bunu aylar önce ben de sormuş ve pek doyurucu cevaplar alamamıştım. bullying mevzuunun daha ziyade filmlerle kafamıza işlenen bir kavram olduğunu düşünüyordum ama reddit'te takıldıkça daha da şaşırdım. neredeyse herkesin bir bully hikayesi var resmen. çok sıradan bir şeymiş gibi ortaokul-lise bully'lerinden bahsediyordu insanlar. ben türkiye'de bu işin bu kadar kötü olduğunu düşünmüyorum. özel okulda okumadım. halkın her kesiminden öğrencinin bulunduğu sıradan bir ilkokuldaydım. keza lisede de ilçemde ve anadolu lisesindeydim. elbette çocuğun-ergenin olduğu yerde bullying oluyor ama abd'deki bambaşka bir seviye bence.
0
der meister
(05.01.18)
Bully tipler bizde de var ama toplumun geneli gariban yetiştiği için başının çaresine bakmayı öğreniyor. Bizde bully'lik taslayana karşılık verilir, dayak yenirse bile karşı tarafa pasif kalınmaz, karşı taraf da bir daha üzerine gitmez.

Pasif kalan olursa bile arkadaşları yardım eder, toplu kavga edilir. Bireysellik çok ön planda olmadığı için ezilene yardım edilir, gariban bir çocuğun bully'lenmesine pek göz yumulmaz.
0
Bruce
(05.01.18)
Türkiye'de de var. Sadece fazla dillendirilmiyor.
0
chitosan
(05.01.18)
ABD'de lisede amigo kızsan, basket takımındaysan, okul gazetesi çıkartıyorsan bunu CV'ye koyuyorsun. hatta üniversitede burs almanı/iş bulmanı filan sağlıyor.
yani daha böyle "birey" ve "parlak" ama akademik/nerd değil, alfa olmak, ilişkiler bakımından önce olmak gibi kriterler var. birey olmak aynı zamanda = çocuk dayak yedi diye babası dayısı emmisi okulu basmıyor. ki kimbilir kaç çocuğun zaten babası annesi ayrı, babanın umru değil filan...varoş okullar bu şekilde. süper bir eğitim sistemleri olduğu söylenemez.
bizde bunların hiçbiri yok. belki ödül alırsanız önemlidir- ki o da icat, bilgi yarışması filan gibi yine akademik bir kıstastır. zaten lise basket ligi yok. lisede güzellik kraliçesi olmak yine ,en azından bizim dönem için, öyle matah bir şey değildi. aleyna tilki nesli başka olabilir. yine en azından bizim dönemimizde tüm öğretmenler kadrolu devlet memuruydu, fen lisesi/anadolu lisesi hocaları seçmeydi, bilinçliydi. anne-babalar şımarık değildi, ilgili olabildiği kadar ilgiliydi, çok çocuğu olan fakir olan ilgilenemese bile saygılı, görgülüydü. Genel bir edep ortamı var olunca çocuk ister istemez sakin oluyor, çok azıtamıyor. genel bir kaos ortamı varsa da normal çocuklar da çığrından çıkıyor.
0
niye ama
(05.01.18)
Piç, piç, baban kim?
( youtu.be)

Türkiye'de nasıl bullying yok? Sadece bullyingten etkilenip de intihar eden az (veya medyaya yansımıyor) ya da eline silah alıp okulu basan yok. Mahalle kültürü büyük oranda bullying üstüne kurulu. Askerlik de aynı şekilde. Okullarda da durum çok farklı değil, okul servisleri de keza öyle. Daha bunun öğretmeni, müdürü falana gelmedim.

Mesela "Yılmaz'ı msn'den sileceksin" videosu vardı. Bazılarınız hatırlar. Sapına kadar bullying o. Senede onun gibi en az 3 olay yaşanmayan lise yoktur Türkiye'de. Biz normalleştirdiğimiz için bize öyle gelmiyor.

Bir de biz de "tadımız kaçmasın" kültürü yoğun olduğundan bu tip olayları görünce, görmezden gelmek yaygın. Taciz ve kadına şiddet olaylarına tepki yokken, öpüşen çifte laf etmek de o yüzden. Şiddet içermiyor çünkü. Başı belaya girmeyecek diye düşünüyor müdahale eden. Zaten ya görmezden gelme ya da yaranma çabası var ülkede güce karşı.
0
nawar
(05.01.18)
Sanıyorum ki yaşım bir çok kullanıcıya göre genç. Liseden mezun olalı 3 sene oldu henüz. O sebeple şuanda da liselerde/ilkokullarda çok bir şey değişmediğini düşünürsek şu yorumu yapmak istiyorum.
Türkiye’de liselerde vs sevmediğin bir insan varsa onun hakkında en kötü dedikodu çıkartırsın ya da tuvalette okul çıkışında sıkıştırır azıcık hırpalarsın. Ben şu sürekli sataşma olayını çok fazla görmedim açıkcası. Biri birine sataşıyorsa karşı tarafta mutlaka karşılık veriyor. Ezik bir tipse özür diliyor ve dayak yemekten kurtulmuş oluyor çoğu zaman olay büyümüyor zaten herkesin ne kadar ezik olursa olsun bir arkadaş tayfası oluyor onu korumasa bile arkasında destek çıkan. Ben devlette okuduğumdan dolayı herkesin imkanları eşitti bir de bunun özel okulu ve özel okulda burslar var belki orada durum farklıdır statü farklılığı sebebiyle o kısmı bilemeyeceğim. En çok dedikodu ve arkadan atıp tutma olayları oluyor onun dışında Amerika’ya kıyasla bence daha iyiyiz bu konuda.
0
powerpufgirl
(05.01.18)
Ornegin istatistiklere bakarsan Turkiye'de tecavuz yok cunku aciga cikmiyor. Olmasi ile ortaya cikmamasi farkli seyler.
0
Traveller
(05.01.18)
Doksanlarin sonunda lise hayatini gecirmis, 2009'dan bu yana da ABD'de yasayan ve bu nedenle ulkemizin son zamanlardaki halini pek de bilmeyen biri olarak bence iki ulke arasindaki farkin en onemli faktorlerinden biri ABD'de ogretmenlerin disiplin/ceza yetkisinin olmamasi aksine bu tip durumlarin baslarina sorun acmasidir. Bir ogretmenin ABD'de bir ogrenciye birakin bir tokat atmayi sert bir sekilde uzerine yurumesi dahi sorusturmaya tabiidir. Simdi ben dayak atmayi savunan biri gibi algilanmak istemiyorum lakin ogrenci ogretmenden biraz da cekinmelidir. Bahsettiginiz bullying eylemi yuzde doksan dokuz okul sinirlari icinde ve ogretmenlerin nobet alanlari cevresinde gerceklesmektedir. Ama ogretmenlerin bu duruma mudahil olma bicimi sadece uyarmakla sinirli kalinca caydiriciligini yitirmektedir. Filmlerde gordugumuz ve bize cok uzak gelen her ogrencinin bir dolabinin olmasi ve teneffus aralarinda hizla dolabina gidip bir sonraki derse yetisme cabasi aslinda tamamen ogrenciye mumkun oldugu en asgari bos vakti birakma derdinden kaynaklanmaktadir. Cunku ogrenci bos kaldiginda uyusturucudan sigaraya, seksten bullying'e kadar aklinizin almayacagi seylere yonelmektedir. Ergen irisi Amerikali ogrencilere cogunlugu kadin olan (evet ne yazik ki boyle bir durum var ABD'de) ogretmenleri caydiricilik saglamasi biraz zordur. Zaten cok zor mesleki sartlari olan ogretmenler dolayisiyla bu durumlara ne yazik ki cogu zaman gozunu kapamaktadir. ABD'de ogretmen olmak ile ilgili sikintilara yoneldigimin farkindayim ama bu tip sorunlarin kaynagi aslinda budur. 9 aylik sozlesme ile calisir ogretmenler. Yillik kazancin garsonluktan alacagin paradan fazla olmaz. Daimi kadro yoktur. Bir yil sonra o okulda isinin olup olmayacagini bilemezler. Yaz maasi almazlar. Dersinde kalkip dans etmeye baslayan bir ogrenciyi ancak disari cikartabilir. O da kolundan tutup surukleyerek degil, sadece "cik disari" diyerek olmalidir. Dahasi o ogrencinin disarida yol acacagi herhangi bir seyden yine siz sorumlusunuzdur. Dolayisiyla cogu ogretmen bunu da yapmak istemez. Ogrenciyi idareye bildirmek de bir secenektir ama bunu da surekli yapinca sinif hakimiyetiniz sorgulanmaya baslar. Aklinizin alamayacagi kadar berbat bir ders ortami vardir. Bir de ustune basarin bu ogrencilerin yil sonu eyalet bazindaki sinavlarda alacagi skorlarla olculur ve sozlesme yenileme sansin o oranda guclenir. Kisacasi ogretmenlerin bu kadar ezildigi bir ortamda ogrenci kendinde bullying dahil istedigi her seyi yapma ozgurlugu bulur.
0
chunksia
(05.01.18)
Yasadiginiz ulkeyi bu kadar tanimayisiniz cok enteresan gercekten. Ustune bir de analizler gelmis. Gercek su ki ortalama bir lisede ogretmenler bile zorbaliga maruz kaliyor Turkiyedeki okullarda. Abd'de cok gozukmesinin sebebi orada bu konu hakkinda bilinc olusmus olmasi ve maruz kalanlarin desteklenmeye calisilmasi.
0
dunal
(05.01.18)
Nasıl yaygın değil ya, bal gibi yaygın. Ben ilkokuldan itibaren her sınıfta her ortamda böyle ortamın güçsüzünü tespit edip sürekli itip kakan tipler gördüm.
0
roket adam
(05.01.18)
(2)

Beden sorusu

devilred
Duyuru’nun modacıları, terzileri;Çözemediğim bir durum var. 38 beden kalıbı için verilen bel ölçüsü 70 diyelim, 40 için ise 74 diyelim, benim de belim 71 diyelim. Bu ölçülere göre benim 40 beden kıyafet mi almam gerekiyor? 70’e 74’ten daha yakınken 38 almam daha mantıklı değil mi? Genel olarak hang
Duyuru’nun modacıları, terzileri;

Çözemediğim bir durum var. 38 beden kalıbı için verilen bel ölçüsü 70 diyelim, 40 için ise 74 diyelim, benim de belim 71 diyelim. Bu ölçülere göre benim 40 beden kıyafet mi almam gerekiyor? 70’e 74’ten daha yakınken 38 almam daha mantıklı değil mi? Genel olarak hangi kalıba daha yakın ölçüdeysek onu almamız doğru olmaz mı?
0
devilred
(22.11.17)
Örneklerin uçluk bir durumu yok, gayet gerçeğe uygun örnekler.

Yazıp silmiş, böyle kendi kendime konuşuyormuş gibi bırakmış ahah.
0
🌸devilred
(22.11.17)
burada cm olarak belden çok kesim önemli
38 ama düşük belli olur, senin de kalçan geniştir, bel ölçün aslında uymasına rağmen kalça ölçün uymuyordur, kıyafet aşağıda duracağı için, 1cm değil 3-4 cm fark eder. sıkar ve kalıbı uymaz
40 ama yüksek bellidir tam bel kısmı bol bir kalıptır. olur.
gibi.
0
niye ama
(23.11.17)
(14)

Hakimlik mi? Savcılık mı?

Cmk
İki meslekten birini yapmak isteseydiniz hangisini seçerdiniz?Seçme nedeniniz ne olurdu?
İki meslekten birini yapmak isteseydiniz hangisini seçerdiniz?
Seçme nedeniniz ne olurdu?
0
Cmk
(11.11.17)
Türkiye'de ikisini de olmak istemezdim, başına ne geleceği belli değil.

Mesela Amerika'da hakim olmak isterdim, savcılığın ameleliği çok bir de hesap vermek zorundasın yok bu yıl şu kadar kişi mahkum ettik falan filan diye.
0
i was made for you
(11.11.17)
Adalet olmayan bir ulkedeysem eger ikisini de secmem mantiksiz olurdu. Yok standarti doldurmak icin meslek sahibi olmak mantiginda baksaydim eger. simit satar onurlu yasardim.
0
tezek
(11.11.17)
savcı.

hakimlikte avukatın, savcının, bilirkişinin, mahkemeye getirilen görgü tanığının vs. ne dediğine bağlısın.biraz malzeme bu, ben ne yapayım durumu. hakimin takdir hakkı ve davayı etkileme kapasitesi çoğunlukla fazla yüksek değil. sıradan davalarda genel olarak hakimlerin işi: şuraya yazı yazılması, buradan görüş alınması, şunun şuraya sorulması...yahut hiç celse olmadan dosya üzerinden karar verilen bir sürü teknik, ekonomik filan davalar var- belki o işleri başka ülkelerde hakimler yapmıyordur.

savcılık bir tık daha elini kolunu uzatabileceğin (elini kolunu uzatabilecek cesarette savcı kalmadı ama neyse) bir alan. savcı, polisin amiri durumunda mesela becerebilir de iş yaptırabilirsen tabi. tamamen kendi görüşüm olarak ben bi davada delilin düzgün toplanmasını, sanıkların tam sorgulanmasını, mahkemeye getirilmesini, iddianameyi filan daha önemli buluyorum.
0
niye ama
(11.11.17)
ikiside boş iş.
0
xu
(11.11.17)
Hakim olurdum. Savcılık çok fazla angarya iş içeriyor. Biri öldürülmüş, hop olay yerindesin. Soruşturma ve kovuşturma bildiğin kafa isteyen işler. Savcı olacak birinin bazen polis gibi düşünmesi bile gerekebiliyor. Adam olayı sonuca götürecek kişi. Bu sebeple yükü daha fazla.
0
dissendium
(11.11.17)
şu ülke şartlarıdan hakimlik ve savcılık kadar boktan bir meslek yok. değneklicikten başka bir şey değil.
0
danton
(11.11.17)
Normal ülke şartlarında hakim. bağımsızsın, birden fazla hukuk alanı var ve surec icinde en az birinde uzmanlaşırsın. Savci kararinin eksik olduğu durumds dahi mahkeme kararı istenen durumlar var.
Savcı başsavciya bağlı ve sadece ceza hukukuna hakim. Özel hukuk bilmez. Pratikte ceza hukuku sevmiyorum.hem burada karşına normal insan gelmiyor.

Ama şu ülkede ikisini de secmem. Hakimlik teminati yok ve sıfır saygınlık.
0
cabiday
(11.11.17)
hakim olup adalet dağıtmak mı? savcı olup suçluları ortaya çıkarmak mı? çok alengirli bir soru değil gibi görünse de ciddi anlamda yorucu.

ben savcı olmak isterdim.
0
blue eyes white dragon
(11.11.17)
adalet dağıtmak, suçluları ortaya çıkmak..

siz hangi ülkede yaşıyorsunuz acaba. hakimler ve savcılar mevsimlik işçi statüsünde artık.
0
sik kullanilanlar
(11.11.17)
savcı olurdum. diğerlerinin angarya iş dediği şeyleri yapmak keyifli olurdu.
0
booty hunter
(11.11.17)
Hangisi daha iyi bilmem, ama hakimlik daha saygın, savcılık daha havalı.
0
gezegen olan pluton
(11.11.17)
İkisini de seçmem. Simit sat, onurlu yaşa +1 Bir hocamız da bize aynen böyle dedi. Türkiye'de şu durumda bu meslekleri yapmak riskli.
0
tahin pekmez yoğurt
(11.11.17)
alsana türk hakimi

www.milliyet.com.tr
0
telas yapan anne
(12.11.17)
savcı
0
since1907
(12.11.17)
(4)

yurtdışından düzenli para girişi

oddyseus
enpara hesabıma düzenli para geliyor cex.io'dan. günlük/aylık dolar girişleri ne kadara ulaşırsa dikkat çeker? yani aylık kaç bin doları görmem lazım ki artık maliye vs noluyor bu ne yapıyor desin?
enpara hesabıma düzenli para geliyor cex.io'dan. günlük/aylık dolar girişleri ne kadara ulaşırsa dikkat çeker? yani aylık kaç bin doları görmem lazım ki artık maliye vs noluyor bu ne yapıyor desin?
0
oddyseus
(05.11.17)
tam emin olmamakla birlikte döviz olarak giriyorsa sıkıntı olmaz diye biliyorum.
0
mr sherlock
(05.11.17)
miktarla pek de alakası yok aslında. banka kendi politikası ve uyması gereken kurallar/yasalar gereği, paranın kaynağına dair herhnagi bir şüphe/güvenlik riski/kaynağı belirsiz döviz girişi vs gibi sebeplerden işlemi engelleyebilir. ya da ilgli yerlere "bakın oddyseus un hesaplara sürekli döviz girişi oluyor, bilginize" diyebilir. demesi gerekir.
0
mahone
(05.11.17)
@madafaka cex.io diye belirttim zaten. kripto paralar üzerinden kazanıyorum.
0
🌸oddyseus
(06.11.17)
niye ama
(06.11.17)
(16)

Makyaj yapmayan kadın bakımsız kadın mıdır?

ms brownstone
Bence değildir ama çevremdeki hemen hemen herkesin bakış açısının benimkinin tersi olduğunu fark ettim. Sanki makyaj yapmamak çok anormal bir şeymiş de normali her gün makyajlı dolaşmakmış gibi bir algı var. Ne düşünüyorsunuz bu konuda? Mesela iş yerinde falan makyaj yapmayan bir insan yapanlardan d
Bence değildir ama çevremdeki hemen hemen herkesin bakış açısının benimkinin tersi olduğunu fark ettim. Sanki makyaj yapmamak çok anormal bir şeymiş de normali her gün makyajlı dolaşmakmış gibi bir algı var.

Ne düşünüyorsunuz bu konuda? Mesela iş yerinde falan makyaj yapmayan bir insan yapanlardan daha mı anormal sizce de?

Bir de en çok aramızda okula, işe falan hiç makyaj yapmadan giden kadın var mı bunu merak ediyorum. Resmen günlük hayatta makyaj yapmamış kadın görmüyorum gibi bir şey ve yapmayanların garip karşılanması da çok saçma geliyor bana. Ben hayatımın %90'ında falan makyaj yapmıyorum ve bunu yapan tek insan değilimdir diye düşünüyorum. Değilim di mi kızlar? :(
0
ms brownstone
(03.11.17)
Alakasi yok bence. Tertipli olmasi kafi
0
oldboy
(03.11.17)
hayır. aksine güzel kadındır.
0
petek
(03.11.17)
Pis ve dağınık insan bakımsızdır. Ama makyaj=bakım algısı daha yaygın.
0
jazzabel
(03.11.17)
erkeğim, ben belirgin olmadığı sürece makyaj yapılıp yapılmadığını anlayamıyorum bile. hatta "ne güzel al al yanakları var" dediğim kızı makyajsız görünce "anaa makyaj mıymış lan o" diye şok geçirdiğim oldu, düşün o kadar uzağım mevzuya. haliyle bakımlılık kriterlerimden biri değil makyaj. anlamıyorum çünkü. genel olarak ağzı burnu kokmuyosa, güzel kokuyosa (ya da kötü kokmuyosa), parmağını tırnağını yemiyosa, yarısı sökülmüş ojeyle dolaşmıyosa, saçı başı düzgünse (düzgünlükten kastım belirli bir forma sahip olması sadece, orman kaçkını gibi olmaması yeterli) benim gözümde "kendine bakan kadın" izlenimi uyandırır o kişi. makyaj, krem gibi zımbırtılar işin ekstrası olur, ki birlikte olmadığım birinin ne kremi kullanıp neresine nasıl baktığını zaten bilmem.

haa kadınlara sorduysan onlar zaten itinayla gömer seni birazdan. siz hem kim ne makyaj yapmış ne halt etmiş anlayabiliyosunuz hem de rekabet şeysi var. siz kavga edersiniz şimdi :((
0
der meister
(03.11.17)
plazada çalışıyorum, hiç makyaj yapmıyorum. gerek görmüyorum yani doğallık bence çok daha güzel. kimse de bu güne kadar bakımsız demedi yüzüme karşı ama arkamdan diyorlar mıdır bilmiyorum. demiyorlardır bence :)
0
istanbul kanatlarimin altinda
(03.11.17)
hayir, hepimiz beyinsiziz ve uzerimizde buyuk baskilar var.

cokuluslu bir zimbirtida calisiyorum, bir tek hicbir ise yaramayan mudurum suslu biraz. o da calismaya ihtiyaci olmayan, baglantilari sayesinde orada pozisyonlanmis, haftaya annelik iznine defolmasini aylardir bekledigimiz biri. topuklu giymez, ayda bir ojeli gorursun; yuzu ve saci kendiliginde cok iyi gorunuyor; tombul.

turkler kadin erkek cok sikintili.

ayrica olaylara kiclarindan bakiyorlar. gobeginden cekinen, fakat spora gitmek yerine korse giyen erkek insan var...

yine de, orada da, makyajli halinize alisinca, makyajsiz giderseniz (cumle kuramadim) hemen "hasta misin?" diyorlar... gozunun ustunu cizsen, ne guzel olmussun, diyorlar... fenasi, ben haftada 1 gordugum bir calisana bir gun "cicek gibi olmussun" dedim, kadin bana "sadece makyaj yaptigimda begeniyorsun beni" dedi; cok uzuldum.

memlekette sacini boyamaman bile tuhaf bulunuyor.

sacima tirnagima ayiracagim zamani birseyler okuyarak gecirmeyi tercih ederim. yine de uzerimde baski hissediyorum; bunun uzerinde calismak lazim...
0
e haliyle
(03.11.17)
ben yapmıyorum
son 1 senede bi tek kardeşimin düğününde makyaj yaptım. onu da taşradaki kuaför bir yaptı ki biz silip tekrar yaptık :)
çok güzel eyeliner çeken, düzgün makyaj yapan kadın tabi bakımlıdır ama paket program olacak; ojeler kalkmış olayacak, kıyafet ütüsüz (ütü gerektiryor ise) lekeli vs. olmayacak, saçlar yağlı olmayacak, ayakkabılar, çanta vs. dökülüyor olmayacak vs.
ama makyajı hiç yapmayan = bakımsız diye bir algım da yok, yine diğer paket program özelliklerini sağlaması şartıyla.
0
niye ama
(03.11.17)
İlgisi yok.

Hatta geçen bir cevapta da yazmıştım. Fransa'da, İspanya'da 'makeup shaming' akımı var. Birileri gündüz gözü fondötenli mondötenli makyaj yaptığında 'Kendine bakmıyor ki, kusurları var. O yüzden yüzünü boyamış' diye küçümsüyorlar. Bakımlı olmayan kadınların makyaj yaptığını düşünüyorlar.

İş yerine makyajla gelmemek falan dert değil ama saç baş dağınıktır, tırnak içi pistir, bunlarla birlikte makyajsızlık batabilir ama Stolk'un bir makyaj videosunda da dediği gibi 'Sapsarı artıklar kalmış dişin üstüne sürülen kırmızı ruj n'olacak'.

Makyaj bakımın üstüne ekstradan bir seçenektir sadece.

Ancak, şu var. Ben bugün 3 saat uyudum ve gözlerimin altı mosmor olmasa da, uyumadığım 3 km öteden belli. Az mor eklesem Yaşayan Ölülerin Dönüşü'nde oynarım. Bu yüzü istediğim kadar temizleyeyim, istediğim kadar nemleneyim; bakımlı görünmez. O yüzden gözün altına hafif bir kapatıcı sürerek insan gibi görünmeye çalışıyorum. Yine uyumadığım için surat kireç gibi, az allıkla iki renk getirmeye çalıştım. Bu da bakımın bir parçası. Bakım, temiz ve sağlıklı görünmek demek bence. Gerçi, saç baş aldı başını gitti uyandığım zamandan sonra; o da ayrı.
0
aychovsky
(03.11.17)
Valla rahmetli annanem "esas bakım su ve sabun" derdi.. Suya ve sabuna dokunmayanları da kınıyorum buradan bu vesileyle. :)

Bakımlı insan (cinsiyet ayırmaya gerek bile yok) günlük duşunu alır, tırnakları, dişleri, nefesi temizdir. Kıyafetleri temizdir. Eski bile olsa asla lekeli değildir.

Onun dışında makyaj yapması bakım filan değil.
0
old possum
(03.11.17)
sağlıksız alışkanlıkları olan, sağlıksız şeyler yiyen insan bakımsızdır. kadından ziyade herkes için. makyaj falan geçiniz.
0
AlsterWasser
(03.11.17)
Öz bakım ile süslenmek / makyaj yapmak çok farklı şeyler. 2003 yılından bu yana neredeyse hiç makyaj yapmadım. 14 yıldır toplasanız 10 defa değildir. Çok özgür ve doğal hissediyorum. Sistemin dayattığı bütün o kimyasal şeylere vereceğim parayı da çatır çatır gezmeye, yeni şeyler öğrenmeye falan harcıyorum.
0
Phoebe
(03.11.17)
asla, kat'a!
makyajın kadını gizlediğine inananlardanım, en güzel ve doğal göstereninin bile yapay durduğunu düşünenlerdenim. bu makyaj konusuna kadınlar erkeklerden çok takıyor, etrafımda "makyajsızsa bakımsızdır, bok yesin" diyen erkek yok mesela. gerçi her kadın makyajı sadece kendi için yapıyordu dimi, sori...
0
Bruce
(03.11.17)
Ne alaka?
Yüzüme o salak şeyleri süre süre mahvettim zaten. İsteyen bakımsız desin,
Bakımsız olmak tırnak diş ter saç gibi şeylere dikkat etmemektir
0
sagin
(03.11.17)
Bence bunu kişi belirliyor Eğer cildiniz güzelse puruzsuzse yada gözleriniz kirpikleriniz güzelse bakımlı ama gerçekten bakımlı ise cildiniz makyajli birinden cokha bakımlı ve güzel gorunulebilir
0
keditik
(03.11.17)
Makyaj yapmanın bakımla alakası pek yok. Olsa da %10 %20 yani.

Bir kadın makyajsız da güzel olabilir, bakımlı olabilir.

Makyaj yapıyorsa bakımlı da diyemeyiz.

İşte böyle
0
MaNOfTheYear
(03.11.17)
ben yapmıyorum, zaten istesem de yapamıyorum çünkü laboratuvarda asidin, sıcağın, tozun, kirin içinde çalışıyorum ve terliyorum çok fazlaca, artı göz kuruluğum var, gözlük kullanıyorum, makyaj yapmak istesem lens kullanmayınca kocaman gözlüğün arkasında kayboluyor yaptığım makyaj, lens de gözümü acıtıyor işte, ha canım isteyince kırk yılda bir yapıyorum bazen dışarı çıkarken/özel günlerde falan, o kadar. ama o dediğin algı cidden var, illa makyajlı, boyalı saçlı, ojeli, topuklulu -ne dedim lan ben??- olmak gerekiyormuş bakımlı olmak için, algısı var işte. ha benim çalıştığım yerde yapan da var yapmayan da var. kendim için de dersem: makyaj yaptığım zaman bazen göz kuruluğu vsden dolayı "sktiğimin makyajı!" şeklinde dolaşıyorum özellikle de düğün-dernek gibi hedesel hödösellikler yüzünden yapmak zorunda kaldıysam, bazen de "kızzzz çok güzel oldum ya laaa!" diye sevindirik oluyorum XD bence makyaj insanın kendine yakışanı giymesşislakakdsikaaksdassd olması da olmaması da tamamen kişiye kalmış birşey ama kimsenin yapılmasına ya da yapılmamasına yorum yapmaması gerekir. eyyorlamam bu kadar..
0
pasp
(04.11.17)
(4)

Bu dizilerde herkes herkesi evde bulabiliyor ben hiç bulamıyorum.

mete kudur
Olay ev değil, lütfen o kısma takılmayın. Misal adamın başı bulanık çıkmış dolaşmaya, arkadaşı şıp diye bulabiliyor. Benim başım bulanıkken beni bulabilen hiç arkadaşım yok. Ben kendim gelebiliyorum anca bi' süre sonra, gelince de işte hepsi bir ağızdan ''nerdesin oğlum sen, biz yemeği yedik'' filan
Olay ev değil, lütfen o kısma takılmayın.

Misal adamın başı bulanık çıkmış dolaşmaya, arkadaşı şıp diye bulabiliyor. Benim başım bulanıkken beni bulabilen hiç arkadaşım yok. Ben kendim gelebiliyorum anca bi' süre sonra, gelince de işte hepsi bir ağızdan ''nerdesin oğlum sen, biz yemeği yedik'' filan diyorlar.

ya da bir başka olay; mesela filmlerde bi' arabaya biniyorlar ve gidecekleri yere kadar önemli olan o konuyu asla konuşmuyorlar hep indikleri yerde konuşuyorlar. bende olsa o kişiyi görür görmez ''şunu ne yapacağız'' filan diye soruyorum.


Sonra mesela başım sıkışsa kalkıp gidebileceğim yalnız yaşayan bir arkadaşım yok, ya ailesiyle kalıyor ya da evde eşiyle filan kalıyor. Başım sıkışsa/dertlensem yine giderim ama o yalnız arkadaşın yanına gitme hissi yine yok yani.(gerçi şimdi anımsadım, şehir değiştirirsem yalnız yaşayan arkadaşım varmış; ona da gidene kadar derdimi unuturum zaten; şöyle yol üstünde filan çat kapı gidecek bi' yalnız arkadaş yok)

Ve böyle yıllar öncesinden gelecek eski bi' süperdostum da yok. Hep dikkatimi çekmiştir, her dizide bunların en az 1 kontenjanı var; adam/kadın mesela yıllar önceden çok yakın çok samimi çok hedehödö hatta dostunu çok iyi tanıyor ve yıllar yıllar sonra çıkıp geliyor. Bende bu da hiç olamayacak, bütün eski arkadaşlarım hala arkadaşım. Arada bi' mesajlaşıp küfürleşiyoruz. whatsapp'dan çıplak kadın fotoğrafları gönderiyoruz ki bi' kısmın çoluğu çocuğu var.

Ya da mesela, çok cool bi' evim de yok benim. kanepelerin yemek masalarının duvara gömülü nişin filan olduğu bi' ev; ne bilim ortadan sarkan bi' kum torbamız ya da sağda solda devasa bi' kütüphanemiz yok. öğrenci evindeyken kum torbası almıştık çelik dübelle tavana astık, sonra vura vura düşmüştü hiç kullanışlı da olmamıştı. Ama en azından şu ek'te resimde bulunan abajurdan bari olsaymış diyorum bazen kendi kendime. bir de o evin kirası 6 aydır ödenmiyormuş, kız eve suriyelileri filan dolduruyormuş. Ama ev tertemiz. Bizim evde annem bi' müddet daha gelmese komşular belediyeyi arar bu ne pislik diye.

Bir de şey hiç başıma gelmedi; ilkokul 5. sınıftan beri belirli aralıklarla kız arkadaşım olmuştur ama iş hayatında daha hiçbirisiyle karşılaşmadım. Hatta ne iş hayatı ayrıldıktan sonra yolda rastlaştığımız bile 1 kişi oldu o da tanımamızlıktan mı geldi yoksa o o değilmiydi ondan da emin olamıyorum.


Sizin böyle çat kapı evine gidip de evde bulduğunuz arkadaşınız var mı ? bende sürekli bi' aksilik olur, ya o saate otobüs olmaz ya o kişi evde olmaz başkası açar kapıyı ya da kapı duvardır. merdivende bekliyim romantikliğine de düşemiyorum çabuk sıkılıyorum ben.Lan zaten elin herifini merdivende beklesem ne olacak. ''la geliyorsun niye aramıyon da ayazda bekliyon'' filan der. dövüşürüz.

Ya da mesela geçmişlerden gelen ve sizi çok iyi tanıyan bir arkadaşınız, mesela restorana gittiniz siz o arkadaşınız ve manitanız; o makarnaya ketçap dökmez, çayı şekersiz içer gibi özelliklerinizi hatırlayan birisi.


edit: eski dostum tankla gelmiş.
0
mete kudur
(01.11.17)
bir tane var sadece, onunla da çok sık görüşüyorum. whatsapp'tan hiç konuşmayız. hatta telefon ile pek konuşmayız kendisiyle. eğer buluşacaksak ararız. telefonu kapalıysa bile en fazla üç mekana bakarak bulabilirim kendisini.

şöyle diyeyim, adamı aradığımda, annesi "kocan arıyor." diyor. kimseye de değişmem kendisini. anamdan babamdan yakındır bana.
0
rahip janick
(01.11.17)
Duyuruya güldüm ama masumaneliğine güldüm.


Karşılıklı olarak birbirimizin huyunu suyunu, neyi sevip neyi sevmediğimizi bildiğimiz arkadaşlarım var. Ancak benimkiler de ya aileleriyle kalıyor ya da yeni evliler. Ben de ailemle kaldığım için onlar açısından çat kapı evine gidilecek kişilerden değilim.

Dizi veya filmler belki örnek diye verilmiştir ama ona da değinmeden geçemeyeceğim. Beni izlediğim şeyin kurgu olduğunu direkt yüzüme çarpan detaylardan. Çünkü sanmıyorum ki herkes herkesi dilediği yerde şak diye bulsun, "Kesin balıkçı Temel Reis'in orada kafa dinliyordur." diye arkadaşını orada arasın vs. Belki de öyle dostluk ortamına sahip olamadığımız için bize tuhaf geliyordur. Bilemedim şimdi.
0
m e b
(01.11.17)
senin dediğin kişi benim ya la
yalnız yaşıyorum, 20 senedir aileden aryı olduğum için çoook uzun bir yalnız yaşama deneyimim var, isteyen çat kapı gelebilir, kim şeker atmaz kim rakıyı susuz içer kime vegan yemek yapmak lazım bilirim.
ama gelen giden yok :/
o kafası bozulanın gelmesi, beni evde bulması, eski-yeni dosta sahip çıkmak, dinlemek vb. durumları 25-27 yaşlarda filan oluyordu. sonraki yaşlarda öyle şeyler olmuyor - yani ben şu anda 34üm olmuyor.
0
niye ama
(01.11.17)
Bu insan bulma konusunda haklisin da onun disindaki seyler basit seyler bence sahsen ben amarikan ruyasini yasiyorum o konuda. Bi tek eski model dev notorlu cok yakan bi arabam yok neyse ki de yok gerci.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(01.11.17)
(2)

Bu durumda ne yapiliyo?miras vb

basubadelmevt
Bir yakinim 3 yıllık evliydi,esi vefat etti.Esi cok iyi bie pozsiyonda calisiyordu bi sirkette,esinin ailesinin durumu pek iyi degil,emekli maasi ile gecinen bir aile.Neyse vefat eden kisinin karisiyla ortak bir hesabi ve bir de evi vardi.Bunlar hep dügün sonrasi alinan mallar.Ev vefat eden kisinin
Bir yakinim 3 yıllık evliydi,esi vefat etti.Esi cok iyi bie pozsiyonda calisiyordu bi sirkette,esinin ailesinin durumu pek iyi degil,emekli maasi ile gecinen bir aile.Neyse vefat eden kisinin karisiyla ortak bir hesabi ve bir de evi vardi.Bunlar hep dügün sonrasi alinan mallar.Ev vefat eden kisinin üzerine ve 400 bin civari nakit bir para var?Bu durumda ölen kisinin ailesi hak talep edebilir mi?Oglumuz calisti,etti, geline birakmayiz filan demisler de benim yakinimda orta karar bi yerde calisiyordu. Bu konu ne olur sizce?Direk ese mi kalmali her sey?
0
basubadelmevt
(01.11.17)
kanunen eşine kalır diye biliyorum
bizcesini "siz olsanız ne yapardınız" diye soruyorsan , normalde aileyi gözetirim, evli olsam eşimin ailesinin durumu iyi değilse sırtımı dönemem. ama aile daha evladını yeni kaybetmiş,-üstelik genç herhalde 3 yıllık evli- yas tutarken mal kavgasına başladıysa. ohooo yani.
öyle durumda kimse kusura bakmasın kimseye mal filan bırakmam.
muhtemelen biraz zaman geçince yine yardım ederim orası ayrı.
0
niye ama
(01.11.17)
Bunun sizcesi yok, miras hukukuna göre paylaşırlar malları.
Ortak çocuk yok galiba, bu durumda 1/2 eşe, 1/4'er pay anne babaya olacak şekilde paylaşıma gider.

Ortak hesaptaki paranın yarısı direkt kadına geçer, vefat edene ait kısım da yine 1/2 eş, 1/4 anne baba şeklinde dağılır. Ev için de geçerli bu oransal olarak kabaca söylemek gerekirse.
0
kaymaktutmayansicaksut
(01.11.17)
(5)

Evinizde öğrencilikten kalan eşyalarınızı kullanıyor musunuz?

ms brownstone
Mobilya, mutfak eşyaları vs. soruyorum. Biz öğrencilikten kalanları kullanıyoruz. Zaten aynı evdeyiz hala ama mesela bazen güzel bir şey görüp beğeniyorum. Alsam mı diye düşünürken evdeki diğer şeylerin yanında sırıtacağını falan düşünüp vazgeçiyorum. Zaten ev de küçük, bir şeyler atılmadan yenileri
Mobilya, mutfak eşyaları vs. soruyorum.

Biz öğrencilikten kalanları kullanıyoruz. Zaten aynı evdeyiz hala ama mesela bazen güzel bir şey görüp beğeniyorum. Alsam mı diye düşünürken evdeki diğer şeylerin yanında sırıtacağını falan düşünüp vazgeçiyorum. Zaten ev de küçük, bir şeyler atılmadan yenilerine yer bulmak çok zor. Bazen de taşınınca evi komple yenileriz diye düşünüyorum ama bir yanım da eskiler hala kullanılabilirken yeni almanın gereksiz olduğunu düşünüyor.

Siz kullanıyor musunuz öğrencilik yıllarından kalma eşyalarınızı? Yoksa çalışmaya başladıktan sonra yenilediniz mi eşyalarınızı? Eskiler hala iş görürken yenilerini almak ne kadar mantıklı sizce?
0
ms brownstone
(31.10.17)
Evet ama yavaş yavaş değişiyorlar.
Arada almak istediklerimiz olunca alıyoruz.
0
fasulyek
(01.11.17)
Ooo öğrencilik değil ama evimde her telden eşya var. Mesela perdelerim ve halılarım resmen toplama. Eşimin öğrenciliğinden kalan kitaplık var. Biz evlenip bambaşka bir şehire yerleştik tayin olaylarından dolayı. Hesapta 1.5 sene kalacaktık ama 15 temmuz nedeniyle 3 sene oldu kaldık burda tayin çıkmadı. Eşya alırken çok sıkılmıştım yanımda eşim dışında fikir verecek kimse yoktu, yabancı bir şehir hiç arkadaş yok. Eşim de daralır zaten çok gezemez alışveriş yaparken. Primer mobilya takımlarını aldıktan sonra bana o kadar daral geldi ki, annemden köy evinin yedek perdelerini, fazla halılarını istedim. Kalıcı olacağımız bir şehire taşınınca değiştircem hepsini. İş görse bile perdeler ütü istiyor, sene olmuş 2017 ben hala perde ütülüyorum. Evi dekore etme hevesimi büyük şehire taşınacağımız zamana bıraktım. Bu şehirde kezban evi tarzı şeyler var, hiçbirşey alamıyorum.
0
curukturpkokusu
(01.11.17)
ben kullanıyorum. ki ben öğrencilikten beri 4 kere taşındım ikisi yabancı ülkede :) şimdi de 5. evdeyim ama bir evden diğerine götürebildiklerimi kullanıyorum. taşımak mantıksız veya imkansızsa mecbur dağıtıyorum eşyaları...

eşyalarımı seviyorum. eşyalarımla aramda duygusal bağ gelişiyor (benim sevme kapasitem yüksek biraz) işe yarar eşyayı neden durup dururken yenileyeyim bilmiyorum ? zaten taşınırken mecbur bir kısmını dağıttığım ve sıkılacak kadar süre 1 evde kalmadığım için bana öyle geliyor da olabilir ama genel olarak israf gibi sanki.
0
niye ama
(01.11.17)
Geçen babamın öğrencilikten kalma 2 koltuğunu attık. 80de üniversiteye gitmiş neredeyse 50 yıllık koltuklar. İlk maaşımla aldım ben onları ilk eşyalarım diyince annem kıyamamış yüzünü değiştirdik eskidikçe.
0
jazzabel
(01.11.17)
Öğrencilikten kalma çalışma masamı ve onun kütüphanesini kızım kullanıyor <3

Evimizdeki halılardan birini annem evlenirken çeyiz olarak getirmiş. Bunların her ikisi de yüzyıl geçse de değeri olan şeyler. Ama ben zaten genelde az ve öz alıp uzun süre kullananlardanım. Eskisi güzelse ve iş görüyorsa yenisini almam. Klasikçiyim.
0
SiyamkedisiZorro
(01.11.17)
(10)

Datça'da yaşam

gameofannen
2500/3500 arası mayışla datça'da yaşanır mı?ev kiraları nasıldır? yeme içme.. bir de kışın nasıl oluyor..
2500/3500 arası mayışla datça'da yaşanır mı?
ev kiraları nasıldır? yeme içme.. bir de kışın nasıl oluyor..
0
gameofannen
(31.10.17)
Köy diyorlar. Yasanir yani.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(31.10.17)
bir köşede durup özeneyim.

o maaşı bana verseler koşarak giderim. şimdi de sahil kıyısında yaşıyorum ama burası maalesef köy...
datça en azından biraz daha sosyal hayatın olduğu, dışarı çıkıp bir bira içebileceğiniz, entellektuel etkinliklerin yapıldığı bir yer.
0
balik kraker
(31.10.17)
mobil edit: sahil kıyısı nedir? deniz kenarı diyeyim...
0
balik kraker
(31.10.17)
kışın sokakta insan dan fazla sokak köpeği vardır. alaskanın Türkiye şubesi nirvanaya çok rahat ulaşırsın. nüfus yaş ortalaması 75
0
mikahakkinen
(31.10.17)
Yaşanır. Merkezde 500-1000 tele arasına kiralık ev bulabilirsin. Marmarise oranla çok daha kısa bir sezonu vardır. Eylülden sonra pek kimse kalmaz. Ekimden sonra akşamları sokaklar bomboş olur. Ama hazirandan ekim sonuna kadar hiç zorlanmadan denize girilebilir. Denizi bence tüm ege ve akdenizin en güzel denizi.

Dışarda yıl boyunca yemek yiyebileceğin yerler mevcut ama orada yaşıyorsan evde kendin yapıp yesen çok daha makbul olur. Pazarından gayet ucuza ve muhteşem lezzetli sebze zerzavatı edinebilirsin. Onun dışında marina tarafında yıl boyu açık birşeyler içebileceğin mekanlar mevcut.

Kışın ısınma genelde elektrikli ısıtıcı ya da odun yakarak olur. Kömür yakmak yasak olduğu için odun sobası kurman gerek. Ama kışlar zaten çok hafif geçtiği için pek de sorun olmaz. 2 ayı soğuk olur, onun dışında pek üşümezsin.

Datça 60+ yaşındaki insanlar için tam bir cennet. Gençler için sıkıcı olabilir. Elbette bu ne beklediğinle alakalı. Yoksa 30'larında olup datçaya hatta merkeze değil köyüne yerleşenler de tanıyorum.
0
sarap dumani
(31.10.17)
Yaşanır. Kiralar için de internetten evlere bi bakın bence.

Dolandırıcıya eft yaptığınız bi duyuruyu gördüm. Sanırım yaşınız da Datça nüfus ortalamasına yakın. Şimdiden hayırlı olsun.
0
soyut park
(31.10.17)
detaylı cevaplar için teşekkürler.

*soyut park :)) dolandırılma işi biraz karışık. ama parayı geri aldım. öyle parayı çantayla ağacın dibine bırakacak kadar da yaşlı değilim. ayrıca niye herkes datçaya yaşlı bakım evi olarakk bakılıyor ..
0
🌸gameofannen
(31.10.17)
datça değil ama akyakada yaşıyorum
aynı değil ama burası da marmaris/bodrum çizgisinden çok datçaya bir tık yakın o yüzden yazayım
bi kere 500-100 liraya burada ev yok datça ucuzmuş :) burada o fiyata ancak apart var 500 tek odalı 15 m2 1000e 1+1 bulunur ama yazın kiraya vermiyorlar. 2+1 bi ev için 1500 filan ödersiniz.ayrıca pazar da pahalı burada migrosta çilek 6 lirayken pazarda 10 liraydı. marketlere dışarıdan mal geliyor pazara gelmiyor. yerli de tok satıcı burada.

neden yaşlı bakım merkezi deniyor ? çünkü iş yok.

datçada yine bir nebze memur olunabilir belki astsubay kuzenim var orada, hemşire de eşi var. akyakada da üniversitenin hocaları filan var. ama işte bu mesleklerden değilseniz kolay kolay bu taraflara tayin olamazsınız. memur olma kısmı sıkıntılı yani. öğretmenlere filan zinhar tayin vermiyorlar. özelde de zor. akyakada 1 adet serbest muhasebeci 1 adet de diş hekimi var. fazlasına ihtiyaç da yok. özel okul kurs vs. yok. olan bodrumda marmariste. KPSS kursu dersane filan için muğla merkeze gidiyor çocuklar. aileler muğla merkezde ev tutuyor çocuklarına bu amaçlar için. buralarda böle bir düzen var.

öte yandan, buranın yerlisinin ne okumakta ne çalışmakta gözü var. çünkü tarlaları korkunç para etmiş/ediyor. bir de dukkan -dükkanı deyişinden buralı oluş anlaşılır) açıyor oturtuyor çocuğu oluyor bitiyor, turizmden kazanıyorlar ama işletmeler küçük. dışarıdan gelen adamın yapabileceği işler sınırlı. mesela yüzme hocaları, windsurf hocaları, bir de buralıların yapmak istemediği işleri yapanlar (mesela parekendede mağaza müdürleri çünkü neden kendi mağazasını açmak varken ele çalışsın?) çalışabilir.

sen ne yapıyorsun derseniz freelance çalışıyorum yoksa burada iş kesinlikle bulamam.
buralarda bol emekli var. eski nesil 45 yaşında emekli olabildiği için gelmiş yerleşmiş. o kışın kalan adamların çoğu emekli yani. şimdi emekli yaşı 65e çıkınca çok emekli olup gelebilen olmuyor aslında. 65 yaşında adamın sağlık sorunları oluyor datça çok uzak sağlık bakımından çok sıkıntılı bir yer -neredeyse ölüyordu bu yüzden bir abimiz oradan biliyorm.

bir de buralarda ilişkiler mevsimsel oluyor. (datça da böyle midir bilmiyorum) birileri ani bir karar alıyor geliyor 3-5 ay takılıyor. nirvanaya ulaşıyor zaar sonra çekip gidiyor. düzen kurmak bakımından böyle de bir handikap var komşuluk yok neredeyse :/
0
niye ama
(01.11.17)
Datça'da yaşanır ama datça insanı yabancıya çok yabani bakıyor. Biraz gidip vakit gecirmeni tavsiye ederim. 10-15 gün git. Yaz değil Simdilerde git.
0
isott
(01.11.17)
Bir iki küçük ekleme yapayım;

Yaşlı bakım merkezi demek yanlış olur aslında. Daha ziyade bir orta yaş üstü cenneti diyebiliriz. Zira Datça @niye ama'nın da belirttiği gibi aslında sağlık bakımından sıkıntılı bir yer. En yakın tam teşekküllü hastane Marmariste ve Marmaris Datça arası 2 saate yakın.

Emekli olanlar Datça'ya sakinliği ve mevsimi için yerleşiyor/yerleşmiş. Bir süre sonra da burada bir komünite oluşmuş. Eşi ölenler, emekli olup eşiyle gelenler, yalnız yaşayanlar vs buraya yerleşip birbirleriyle sosyalleştikçe komünite daha da büyümüş. Bu yüzden orta yaş üzeri insanlar için çok daha kolay sosyalleşilebilecek, yeni insanlarla tanışılabilecek bir yer Datça. ( Bir nevi Datça'da kızlar teklif ediyormuş durumu)

Yine belirtildiği gibi Datça'da iş bulma ve hatta iş kurma ihtimali çok düşük. Eğer böyle bir plan varsa şimdiden unutun derim. Tek yol freelance çalışmak, emekli olmak ya da parayla ilgili bir derdin olmaması. Diğer tüm seçeneklere neredeyse kapalı.

Bu arada Datça'nın dinamikleri Akyaka'dan epey bir farklı. Akyaka son 3 senede inanılmaz popüler olan ve kiraları bir anda 3'e 5'e katlanan bir yer. Ayrıca Akyaka evleri koruma altında olduğu ve diğer yerlerde olduğu gibi kafanıza göre ev dikemediğiniz için kısıtlı yerleşim alanı var. Dolayısıyla popülerleşince de kiralar uçtu. Hele bir de akyakayı popüler yapan ve pek parayla ilgili dertleri bulunmayan kite-surf tayfasınca mesken bellenince kaçınılmaz son olarak fiyatlar patladı. Datça'nın böyle bir popülerliği ve kitlesi olmadığı için fiyatlar daha uygun, yerleşim yerleri daha geniş.
0
sarap dumani
(01.11.17)
(27)

İstifa edip iş kurmak

six packsiz
Var mı bunu yapan? siz veya tanıdıklarınız.Başarı oranları nedir? Ne iş yaptılar?
Var mı bunu yapan? siz veya tanıdıklarınız.
Başarı oranları nedir? Ne iş yaptılar?
0
six packsiz
(31.10.17)
Ben sayılabilirim kendi işimi kurdum. Başarılı değilim ama başarısız da değilim.
Ekşide büyükbaş hayvancılık yaptığını yazan biri vardı. Onun entrysi epeyce detaylı ve güzeldi.
Öncelikle hiç bilmediğiniz bir konuda başlamayın. En az bir yıl hiç gelir elde edemeyeceğinizi göze alın.
Moda'da yerim var ve o kadar çok açılıp kapanan dükkan gördüm ki. Hepsi üçüncü ayında taş çatlasın beşinci ayda battı.
Düzgün iş planları yoktu. Direk iyimserlik hakimdi. Üç ayda müşteri oturur dediler ama oturmadı.
En az bir yılda tanınıyorsun.
iyi bir iş planı lazım diğer türlü zor.
İyi örnekler de var tabi.
Tshirt canta vs tasarımı yapan bir arkadaşım var. Tekstil sektöründe çalışırken yandan yandan başlamış işine zamanla tam zamanlıya geçti.
İki tane dükkanı var. Giyimi yaşam tarzı değişti. Koleksion vs yapıyor. Müşterileri ile sürekli iyi bir ilişki kurmuş durumda.
Bir diğer örnekse el yapımı takılar yapan bir yer. Aile işletmesi üç kişi üretiyor ve iki tane de mağazada duran çalışanları var. 60bin civarında ciroları var. Onların sansı da iyi satış elemanları seçmiş olmaları. Satış elemanları ikna edici ürünü tanıyor ve seviyorlar. DüZgüm giyimliler, hafif tarzlar ama snop asla değiller. Yapılan ürünn özel olduğunu müşteriye de hissettiriyorlar.
0
fasulyek
(31.10.17)
Allah aşkına butik cafe kurmayın. Kaçıncı beyaz yakalı evin karşısındaki dükkana cafe açıp bir sene içinde batıyor. Günahtır.
0
SiyamkedisiZorro
(31.10.17)
Ben ve ortağım yaptık.

Aynı firmadan çıktık, aynı sektörde rakip olarak karşılarında yer aldık.

Başarı oranı olarak ta, bizi rakip olarak görmeleri bir gösterge. Kimseye Muhtaç olmadan geçen günleri de başarı olarak kaydediyorum.
0
kaosu
(31.10.17)
İyi olanların ortak özelliği işlerine gerektiğinde yatırım yapabilmiş olmaları. Çünkü işi büyütmek istiyorsanız. Param yok yapamam deme lüksünüz yok.
Ben işten kazandığımı yine işe yatıyorum. Cidden çok az parayla geçiniyorum. Bazen yandan freelance başka alanda iş yapıyorum. Atölyeye gittiğim günler dışarda yemek yemiyorum yanıma alıyorum mesela.
0
fasulyek
(31.10.17)
Var. İstifa... Sonra arkadaşımla güzel bir yerde şık bir Tobacco Shop açtık :) Hatta millet şurada fotoğraf çekilebilir miyiz bile diyorlardı:) İlk başlarda zor oldu ama sonra beklediğimizden fazla iş yapmaya başlayınca 2. şubeyi yeni açılan bi alışveriş merkezine açtık. Aralarında mesafe olunca zorlanmaya başladık. Birini kapatıp, diğerini harcadığımızdan 2 katı fazla paraya devrettik, güzel bi kiraya verdik. Şimdi ne açabiliriz diye düşünüyoruz. 9 aydır düşünüyoruz gerçi bakalım nolacak :))

Başarı oranı bence hırsına ve hesabına kitabına bağlı. Ben iş yerlerinde çok hırlanıyordum. 3 kuruş para verip sömürdükleri kadar sömürüyorlardı. O sıra manav bile olsa açacaktım ama ileride devrederiz mantığı ile tekel açtık işte :) İyi para kazandım, güzel eğlendim gezdim. Ama hiç değilse ne olursa olsun kendi işin. Bu güzel oluyor..

Bizim gibi esnaf olacacaksanız. açacağınız yer önemli, bi kaç aylık kirayı şimdiden ayırın, ilk aylar zor olacak dayanın. Öyle bu kesin tutar, bu işte para var diyerek açılan çoğu yer 1 senesini tamamlamadan patlıyor.

Bir başka arkadaşım reklam ajansında çalışıyordu. Ben sabahları kalkamıyorum abi zor geliyor ya, senin gibi yaşamak istiyorum diyip kendi ajans gibi bir şeyini kurdu. 3-4 oldu geçen hafta içerken abi ilk ay zordu ama geçen ay maaşımdan fazlasını aldım, hiç değilse kimseyle uğraşmıyorum dedi. Ama kendisi yabancı forum, ne kadar tasarım sitesi, yaratıcılık sitesi varsa hepsinde aktif saldırıyor. Suudi birini bağlamış, kafeci mi ne. Ona tasarım yapmak için hafta sonu Suudi Arabistan'a gidiyor. Bildiğiniz, kafanızın yattığı şeyi yapınca başarı olur. Neden olmasın.
0
eazy
(31.10.17)
Istifa degil ama ogretmenlik okurken ticarete atildim.okulun ucuncu senesi 20 okul arkadasim personelimdi. Okul bitince ogretmenligi hic dusunmedim. Bir kac farkli is yaptiktan sonra 15 sene once bir arkadasin telkiniyle bijuteriye basladim. Iste pismek icin pazarda isportada satis yaptim.sonra yazlik yerlerde stand kiraladim en zevjli ve kazancli kismi o zaman basladi.gunduz denizde gece tezgahtaydim.100 gunluk sezonda haziran eylulde gunluk 500 temmuz agustosta gunluk 1500 2000 topluyordum ve benim gibi ehlikeyf adam icin mukemmeldi.10 sene kadar oyle devam.etti karimi hep yedim sermayemi korudum.o ara hayatimin hatasini yapip tekstile bulastim hem psikolojim bozuldu hem her seyimi kaybettim. Bir sene bosluktan sonra bijuteriye borclanarak tekrar girdim. Ise daha ciddi daha kurumsal yaklastim.sezonu daha uzun yazliklari sectim. Daha kaliteli daha pahali ama arkasinda durabilecegim mallar sattim. 12 ay kazanabilecegim sistemi kurdum.ardindan al satla toptan dagitmaya basladim ufak ufak.instagramda satis yapanlara vermeye basladim.gulsahintakitezgahi,sepsekers gibi deli kazanan musterilerim oldu.sonra da isin en zahmetli kismina soyundum.imalat.o kismin henuz basindayim daha yorucu ama ben mutluyum.
0
a r a m i s
(31.10.17)
Amcamın oğlu var. Fabrikada bakım personeliydi. Kafası çalışan biriydi. Her gün işe gidip gelmek için 3 saatini harcamaktan bunalıp, oto sanayide kendi servisini açtı. En son bir tane Porsche'nin şanzımanını tamir ediyordu. Hatta bir kere bizim garaja da getirdi. İşi sayesinde bayağı çevre yapmış durumda. Zaten sadece Mercedes, BMW gibi kaliteli otomobillerle uğraştığı için angarya iş çok olmuyor ve gelen müşteriler zengin oluyor. Bu sayede sürekli müşteri akışı oluyor. Hatta bulunduğumuz ilde bu işi yapan tek yer olması nedeniyle bayağı avantajlı konumda. Bence girişimcilikteki en önemli etken, girişimcinin içinde yatan hazineyi fark etmesidir. Bir insan ben bu hayatı hak etmiyorum, daha iyisini yapabilirim diyorsa o kişi doğru adımlar attığı takdirde ve gerekli kişilerden akıl ve tavsiye aldığı sürece o kişinin önü açık olur. Kendilerini aşmaya çalışmayan insanlara da maşallah demek kalıyor bu durumda.
0
dissendium
(31.10.17)
Şu ekonomik ortamda çok riskli bir hareket. Şu üçünden birisi olursa, denenebilir:

* Hiç iş yapamasanız bile, sizi 6 ay-1 sene idare edecek paranız varsa.

* Sabit giderleri karşılayacak en az bir müşteriniz halihazırda varsa.

* İşi kapattığınız anda, çok kısa bir sürede eski işinize veya başka bir işe girebilecekseniz.


.
0
kartallar yuksek ucar
(31.10.17)
Şöyle başarı hikayeleri daha bir gaza getiriyor. Daha da bekliyorum yazmanızı :)
0
🌸six packsiz
(31.10.17)
Ben de dahil cevremde boyle cok insan var. Ben maasli isi birakip takı ve cuzdan satarak basladim cuzdanda cok hata yapinca sadece takiyla devam ediyorum.bir arkadasim da sahaf acti eskisehirde.bir sene hep zarar etti ama simdi turkiyenin en iyilerinden biri. Baska bir arkadasim da kardesi icin kendi sermaye verip tayt satmaya basladilar sonra kendisi de istifa etti.iki sene tayttan sonra gumus isine girdiler bes seneden fazladir da gumusculer.
0
zargana75
(31.10.17)
Ben yapim geregi zaten baskasinin isinde calisamam saniyorum.24 yasima kadar calistim tecrube icin.ama hep aklimdaydi is kurmak.24 umde kurdum 15 senedir de devam ediyor.kendimi ticaretin disinda bisey yaparken hayal edemiyorum.
0
terastaki havlu
(31.10.17)
Ticaret icin yaratilmis insanlar var bir de asla ticaret yapamayacak insanlar. Ticaret yapamayacak insanlardan olup da dogru ortaklik dogru projeye dahil olabilenler de var tabi
0
fatih in fedaisi
(31.10.17)
arkadaşım var
meslek lisesini bitirdiği günden beri aynı -teknik- işte satın almacıydı
20 yıla yakın çalıştı (16 yaşında başlayınca öyle oluor) kendi firmasını kurdu. aynı sektör. sadece maaşlı eleman olarak değil patron olarak çalışıyor. sadece ev-dükkan kredisine ayda 20bin lira ödediğine göre herhalde kazanıyor.

ben istifa ettim ama işyeri açmak değil freelance'a geçtim. bunun avantajı; tek sermayem beynim. 5 yılda 1 de bilgisyar gerekiyor :) başka masrafı yok.
0
niye ama
(01.11.17)
Ben. Herkesin en saglam en guzel seymis gibi davrandigi benim icinse cok bogucu meslegimi ilk gunden sevmedim.ilk sene de biraktim.alti ay garsonluk yaptim cevremdekilerin gozbebekleri buyudu. Kafayi kirdigimi sandilar.cunku etiket her seyleriydi.o 6 aylik garsonlukta ticaretin garsonluk disinde her alanda ise yarayacak her seyini ogrendim.cunku ticaret sermayeden degil bakis acisindan cesaretten ve iletisimden gecer. Ilk ikisi bende zaten vardi. Garsonlukta da utangacligimi kirdim. 7nci ayda ilk isimi kurdum. 2 sene resmen para bastim.yaptigim isle ilgili yasalar degisti ve yatirimimi baska alana kaydirdim bir sene o iste ortalama para kazandim is iyiydi ama yorucuydu sıkıldım. Ucuncu ve kalici meslegimi o ara kesfettim.600 lira ile basladim ilk gun sermayemden fazla satis yaptim 720 lira.bu is olur aga dedim. O gun bugundur meslegim degismedi 10 yildir. Onemli olan asla sermaye degil. Start verip cabalamak.para her zaman afili islerde degil kucumsenen islerdedir. Bu bahsettigim 3 is de oyle islerdi. Son asil meslegimde hala pazarin yuzde 90 i bosta ama bu islere uyanan kimse yok.herkes kafayi ayni ise yaramaz islere takmis. Yok cigkofteci yok donerci yok startup yapip voleyi vurmak yok butik acmak yok cafe acmak yok aliexpresten mal getirip satmak. Cogunun bunlari bile yapacak cesareti yok da bunlari yapanin da aklindan suphe ederim.
0
a summer day
(01.11.17)
bildiğin işi yaparsan olur. cesur ol. yolun açık olsun.
0
Apocalypse
(01.11.17)
Ben hikayemi yazdım ama tekrardan bi a summer day artı 1 demeye geldim :)

Ama butik konusuna katılmıyorum. Bizim cadde üzerinde 3 tane var deli gibi iş yapıyorlar. Şahsen benim Tobacco'dan sonra kafama yatan ikinci iş.. Kiraya verdiğim adam büyük ihtimalle nisan-mayıs gibi çıkacakmış. Hemen oraya şık, şöyle cool bir butik patlatacağım :)
0
eazy
(01.11.17)
Bizim iş yerinden ayrılıp, kendi işini yapan kişiler tanıdım. Hepsine eski patronları ayrılırken "sen yapamazsın, beceremezsin, öyle kolay değil bu işler" derdi. Hepsi gayet güzel kendi işlerini yaptı. Evini, arabasını aldı, dükkan alıp kiraya veren var. Koşturursan her şey olur. İnsanın kendi işi olunca daha çok emek harcaması gerekiyor yalnız.
0
arockm
(01.11.17)
@eazy is yapiyorlar da nerden ne alip satiyorlar biliyor musunuz? Cool butik tabelayla falan olmuyor.tekstille ugrasip psikolojisi yerinde olan bir kisi var mi hic arastirdiniz mi? Elli kiyafet deneyip hicbirini almayan kadinlarla ugrasmak ve hepsini tek tek katlamak da cool mu:) cafe restoran acip gece gunduz bayramda bile calismak isteyenlerri bir de dakka basi trend degisen deli gibi rekabet olan ve bedenlerin dortte biri elde kalinca zararina satilan butik islerini cazip bulanlari asla anlamicam. Uzaktan davulun sesine degil tokmagin altinda anasi aglayana da bakin arada bir.cicek kozmetik bijuteri saat hediyelik gibi kolay olumsuz hep karli isler varken bunlara donup bakilir mi.
0
a summer day
(01.11.17)
a summer day;

''Tekstille ugrasip psikolojisi yerinde olan bir kisi var mi hic arastirdiniz mi?''

- Annem var, manyak evet :)

''is yapiyorlar da nerden ne alip satiyorlar biliyor musunuz?''
- Evet biliyorum :)

Vazgeçtim. Hediyelik eşyacı açıyorum :))
0
eazy
(01.11.17)
:)))) @eazy mutlu olmak istiyorsan dogru karar.her sey para degil.
0
a summer day
(01.11.17)
Kanvas tablo isindeyim pazari kucuk ama zevkli is.yalniz bu bijuteri isi gercekten tatli is.zahmeti riski yok 1 e alip bese satiyorlar yukte hafif pahada agir. Nerden nasil baslanir bilsem ikinci is olarak ben de direk atlarim.
0
fatih in fedaisi
(01.11.17)
Baska basari hikayeleri ekleyen olsa da biz de feyizlensek.
0
a summer day
(02.11.17)
isott ekleyecekti ama vazgeçti sanırım.
0
🌸six packsiz
(02.11.17)
fasulyek
(02.11.17)
Bu basliktan dolayi sayisiz soru ve msj aliyoruz ama uzun uzun cevap yazdigimiz insanlar bir tesekkur mesaji bile atmiyor cevap olarak.bu cok heves kirici.
0
a r a m i s
(03.11.17)
buradaki gibi, uzun uzun, ince cevaplar yazilinca cok hisleniyorum...

fakat, alla'im burayi buyuk yazacagim: BASARI HIKAYELERI OKUMAK COK YANILTICI OLABILIR.

ben sorudaki isi aynen basardim; hala ilgili borclari oduyorum.

cunku is planimda aciklar vardi, pazara dair bilgim kitabiydi, insanlar hakkinda iyimserdim, para dusunmek huyum degildi, ve saire...

cok ogreticiydi de... cok mu lazimdi? bilmem... millet sana basarilarini anlatir. o oyle yapmis, bu boyle kazaniyormus, bilmem ne... kimse sana icmeden uyuyamadigini, aylardir kiyafetleriyle sizdigini, gunde kac agri kesici aldigini bilmedigini, bilmem nereden bekledigi paranin da gelmedigini, kirayi odemek icin nenesinden kalan bilezigi sattigini anlatmaz.

aman, diyorum.
0
e haliyle
(03.11.17)
Yok mu yahu daha yaratici seyler.
0
fatih in fedaisi
(09.11.17)
(14)

Sorum hanımlara

iwasbornonamountainside
Ciddi düşündüğünüz bir beyin askerliğini herhangi bir sebep yüzünden yapmadığını ( muaf, bedelli, kaçak, tecilli, vs) öğrenirseniz ne düşünürsünüz? `Askere gitmemiş adama kız verilmez` lafı aileniz ve çevreniz için ne kadar doğru?
Ciddi düşündüğünüz bir beyin askerliğini herhangi bir sebep yüzünden yapmadığını ( muaf, bedelli, kaçak, tecilli, vs) öğrenirseniz ne düşünürsünüz? Askere gitmemiş adama kız verilmez lafı aileniz ve çevreniz için ne kadar doğru?
0
iwasbornonamountainside
(30.10.17)
Hicbir sey dusunmem.
Hatta askerligi muthis bir seymis gibi tanimlayan biriyle olursam ikinci ucuncu kez dusunurum yani.
0
kuehles blondes
(30.10.17)
aşılabilecek bir sorun olarak görürüm. gider yapar, beklerim. ya da bedelli bekleriz ya da bir şekilde çözülür; tek derdimiz bu olsun...
0
patty duke
(30.10.17)
benimki bedelli yaptı. eğer bedelli şansı olup da askere gitseydi o zaman evlenmezdim. askere gitmek isteyen adamla evlenilir mi ya.
0
sta
(30.10.17)
Bizde verildi ablam evlendi. Ben çok takmam ama askere gidip gelmesi 1 yıl sürecekse çok aşık değilsem bekleyeceğimi sanmıyorum.
0
powerpufgirl
(30.10.17)
Ben de dahil ailede kimse böyle şeylere takılmaz.
0
mutekebbir
(30.10.17)
Ben vicdani redçi olduğum için zaten gitmemiş olması tercihim. Eşim okulu uzatmış yıllarca askerlik yapmamak için sonra bedelli yapmış. Kendi çalışıp biriktirdiği parayla.

He evlenirken babam bana sormuştu, ben de yapmış Malatya'da diye geçiştirmiştim, bedelli olduğunu söylemedim. :)
0
old possum
(30.10.17)
Açıkçası, benim sormak aklıma bile gelmezdi herhalde askerliğini yaptı mı diye.
Ben umursamazdım, ailemden kimsenin de umrunda olmazdı.
0
sopiro
(30.10.17)
Eve bir parkur kurun kontrol edin.
Selamlama nizami mi, atışlar nizami mi vs. Bir de evlenmeden sınıfını belirleyin, önemli bunlar.

Artık olmadı disko.
0
passion rules the game
(30.10.17)
bedelli yaptıysa ooo zengin demek ki, iyiymiş derim.
muafsa inşallah önemli bi sağlık problemi yoktur derim.
eğer mantıklı bi sebeple yl vs tecilli ise np. ama nasıl olsa yapmak zorunda kalacağını bile bile 30a kadar erteliyosa ve aynı şekilde kaçaksa boş beleş adam mı acaba derim.
0
elorelia
(30.10.17)
Benim icin onemli olan askerligin bedelli, muaf bir sekilde aradan cikmis olmasi. Bedelli olsa guzel olur mesela. Giderse de beklenir yani büyük bir sorun degil bu. Askere gitmek isterse olmaz gibi bir karşi çıkmaya da anlam veremedim. Ailem de askerlikle bir sekilde iliskisi kesilmisse bir sey demez. Yeter ki evlendikten sonra benim uzun süre asker bekleme durumum olmasin. Onun disinda sorun edilecek bir mevzu degil.
0
aquarium
(30.10.17)
Ay sevinirim, aferin ona derim.
0
lcha
(30.10.17)
Mümkünse bedelliyi beklemesini şiddetle tavsiye ederdim. İster gider ister gitmez isterse kaçar isterse tecil ettirir kendi nasıl isterse öyle yapar. Ailem de müdahale etmez, yorum dahi yapılmaz.
0
teoridefeminist pratiktegeysa
(30.10.17)
mümkünse bedelli yapsın
erkek kardeşim var, bedelli çıksa diye dua ediyoruz. aile için de sorun değil yani.
ama sorun olacak da olsa bedelli yapmış adama x şehirde yapmış diye atmazdım, hiç mi askerlik hatırası diye bir şey duymadınız? mutlak çıkar o yalan ortaya. bizde 40 sene anlatırlar askerlik anılarını.

kaçaksa sıkıntı, 34 yaşındayım. adam da bu yaşlarda olur diyelim, bu yaşa gelip bu kadar önemli bir mevzuyu halledemediyse, şüphelerim olur kendisi hakkında. askerlik bi ara başlanıp bırakılmış, tezi yazılamamış bir master, heves edilip 2-3 kur gidilmiş bırakılmış dil kursu filan değil. bu ülkede adım atacak olsan sıkıntı. yurtdışında yaşıyorsa da dövizle yapabilir :)

muafsa neden muaf bakmak lazım.tecilliyse akademik takılıyoruz demek, sorun olmaz herhalde dönüp dolaşıp akademiyi buluyorum zaten :/
0
niye ama
(30.10.17)
Saçmalık.
0
l arrache coeur
(30.10.17)
(24)

Yeni aldığınız kıyafetleri giymeden önce yıkıyor musunuz?

boyalı kuş
S.b.
S.b.
0
boyalı kuş
(20.10.17)
hayır ama yıkamak gerekli diye düşünüyorum.
0
basond
(20.10.17)
evet
0
kamyonsans
(20.10.17)
hayır
0
hlt1985
(20.10.17)
iç çamaşırı yıkarım. diğerlerinde ütü gerekiyorsa yıkarım. yoksa bir kere giyip yıkarım.
0
diffarentiationation
(20.10.17)
Kısa programla yıkıyorum, 15 dakikalık.
0
sedat peker in yegeni
(20.10.17)
genelde evet.
0
black mamba
(20.10.17)
Yıkanınca yeni almış olma hissi gidiyor diye yıkamıyorum. ama yıkasam iyi farkındaym
0
kendi kendine yasayan yavrucak
(20.10.17)
hayır
0
elorelia
(20.10.17)
Pek üzerinde durmadım ama çorapların yıkanması tavsiye ediliyor. Kimyasal boya parçacıkları nedeniyle.
0
1adam
(20.10.17)
Mutlaka yikamak gerek. Magazada sizden önce birsürü insan deniyor, ayrica kiyafetler raflara vs. dizilmeden önce de yere vs. konuyor bazen.
0
chitosan
(20.10.17)
eskiden yıkamazdım ama artık yıkamadan asla giyemiyorum
0
sta
(20.10.17)
ambalajlı olarak aldıysam yıkamadığım oluyor. ya da montları filan. tenime değmiyor diye giyip öyle yıkayabiliyorum.
ama genelde yıkarım.
pazardan veya pazarvari mağazalardan alındıysa 2. kez prova bile etmem hemen yıkarım :P
0
niye ama
(20.10.17)
kesinlikle yıkıyorum
0
alaimisema
(20.10.17)
iç çamaşırı, çorap , çarşaf, havlu falan yıkanır ya. Diğerlerini yıkamam
0
kismisolungac
(20.10.17)
Çok acil değilse evet.
0
bartman
(20.10.17)
evet,mutlaka yıkarım giymeden önce
0
crime girl
(20.10.17)
İç çamaşırlarını yıkarım, normal kıyafetleri yıkamam.
0
peggy
(20.10.17)
Hayır
0
renksizbukalemun
(20.10.17)
Teşhirdeki kıyafetleri almıyorum, depodan giyilmemiş getirtiyorum.
Yine de yıkansa iyi olur tabii ama genelde bir kez giyip öyle yıkıyorum.
0
kayranin kedisi
(20.10.17)
Her seferinde ulan keske yikasaydim deyip yikamadan giyerim.
0
japon askeri
(20.10.17)
kapalı poşetliyse hayır. aksi evet.
0
ya ben lan neyse
(20.10.17)
evet, hatta mağazada denerken bile huylanıyorum ne kadar pistir diye

ben de bunun pantolon versiyonunu sormuştum eskiden: www.eksiduyuru.com
0
mezzosprite
(20.10.17)
e herhalde. giymeden önce yıkanır her şey.
0
MaNOfTheYear
(20.10.17)
evet, millet deniyor benden önce asla giyemem o şekilde. sadece çorabı yıkasam mı yıkamasam mı diye düşünüp sonra yere falan düşmüştür belki deyip onu da yıkıyorum:)
0
pamuk helvalar cebe
(20.10.17)
(23)

Fabrikalar gerçekten çalışacak adam bulamıyor mu?

marowak
Haberlerde sık sık görüyorum. İşveren olduğu söylenen biri çıkıyor "çalıştıracak adam bulamıyoruz" diyor. %60 kapasite ile çalışıyoruz, vasıfsız işçi bile bulamıyoruz diyorlar. Bunlar doğru mu? Bana hiç mantıklı gelmiyor da. Özellikle bu kriz ortamında en sıradan işe bile yüzlerce başvuru geliyor. M
Haberlerde sık sık görüyorum. İşveren olduğu söylenen biri çıkıyor "çalıştıracak adam bulamıyoruz" diyor. %60 kapasite ile çalışıyoruz, vasıfsız işçi bile bulamıyoruz diyorlar. Bunlar doğru mu? Bana hiç mantıklı gelmiyor da. Özellikle bu kriz ortamında en sıradan işe bile yüzlerce başvuru geliyor. Merak ettim.
0
marowak
(08.10.17)
Bu Allah'a inandıklarını söyleyen insanların bu kadar yalan söyleyebilme mahirliğinin olması Allah'larının adaleti öbür dünyaya bırakmış olması;

yoksa bu dünyada da yalancıyı *pseler böyle çıkıp aval aval konuşamazlar.


Ellerinden gelse köle ticaretini yasallaştırır bu adamlar(-ki yarı yasal bir durum söz konusu; suriyeli garibanlara temizlik işlerini günlük 20 liradan yaptırıyorlar, inşaatta suriyeliler 50-70 lira arasına çalışıyor)
0
mete kudur
(08.10.17)
Yalan. Bedavaya çalışacak adam bulamıyor şerefsizler.
0
bos gezenin bos ustasi
(08.10.17)
bulamasın şerefsizler. 3 kuruşa çalıştırıyorlar odom bolomoyoroz. keşke kimse çalışmasa bunların iş yerlerinde.
0
black mamba
(08.10.17)
fabrikatör tanıdığım yok ama OSTİM için konuşursak doğru
en çalıştırabildikleri kişiler meslek liseli stajerler onlara da karne harçlığı, yol parası (normalde vermek zorunda değil)bayram harçlığı, ekstra bi dolu para veriyorlar çocuklar gelsin diye.
ya da başka bir örnek : (iç anadolu için) bizim köylerde beden işçisi kalmadı. başka köylerden adam/kadın toplanıyor. insanları evlerinden alıyorsun, kapıya bırakıyorsun 9-5 çalışıyorlar, yemek veriyorsun vs. hayvan çiftliklerinde çalışanların neredeyse tamamı yabancı uyruklu afgan özbek vs.
elbette işsiz çok ama insanlar masabaşı, üstü başı kirlenmeyecek, önünde bilgisayar olacak, telefonla konuşacak şekilde iş istiyor.
hatta AVMler popüler olduğunda varoş kesimin çocukları için sanayide çalışacağıma AVMde tezgahtar olurum kafası vardı, şimdi ondan bile yıldılar çok uzun ayakta kalıyoruz diyorlar (bunu diyen bi de evlendi bi de çocuk yaptı bu sürede) bilmiyorum şimdi ne iş yapacak merak ediyorum.
0
niye ama
(08.10.17)
valla suriyeli çalıştırıyorlar diyenler bana çalışan suriyeli gösterse de ben de dünya gözüyle görsem
çalışmayı bilen, iş becerebilen, elinden iş gelen suriyeli ben daha göremedim.
adamlar hele kadınlar ömürlerinde çalışmamışlar. ne kürek tutabileni var ne temizlikten anlayanı -ruhları pis.
ve iş yapan kadına kulaklarımda duyduğum şu lafları ediyorlar "siz salaksınız hem okuyorsunuz hem ev işi yapıyorsunuz/çocuk büyütüyorsunuz. biz bunların hiç birini yapmayız. sadece çocuk doğururuz"
0
niye ama
(08.10.17)
500 kişilik fabrikada çalışıyorum durum şu:

Çoğu fabrika ilk önce meslek lisesi mezunu arıyor ama meslek lisesi mezunu adam da asgari ücrete günde 9 saat ağır iş yapmak istemiyor. Geriye ilkokul düz lise mezunları kalıyor bunların arasından da kalifiyeli eleman bulmak çok zor.

Bulamama işi yalan bizim iş yeri mavi yakaya dışarıdan bi tık üstü para veriyor millet çalışmak için can atıyo.
0
Mcfly
(08.10.17)
Vasıflı bulamazlar tahmin ediyorum da düz işçi bulamıyoruz diyorlar. Ya ekonomi çok iyi işsizlik yok mesajı vermeye çalışıyorlar ya da asgari ücrete 6 gün 12 saat çalışacak adam arıyorlar. Yoksa vasıfsız işçi çok kolay bulunur bence
0
🌸marowak
(08.10.17)
İnsan sömürenleri saymazsak doğruluk payı var. Bu yaz kurumsal bir şirkette staj yaptım. Mühendis adayıyım. Benim fabrikada staja başladığım gün 15 kişi işe alındı. Bir ayda bu adamların yarısı işi bırakmış. Bu şirketin servis hizmeti var, gayet kaliteli bir yemek hizmeti var, iş sağlığı ve güvenliği kurallarına tamamen uyuluyor, mesai ücretleri bile fazla ama adamların beklentileri çok yüksek. Birçoğu genç ve 3 bin lira ile işe başlayacağını düşünüyor. Gerçek hayatla yüzleşince hemen işi bırakıyorlar. Patronları sevmem ama işe özen gösteren adam bulmak gerçekten zor. Herkes kolay yoldan zengin olma peşinde.
0
dissendium
(08.10.17)
Beden işi yaptıracak genç bulmak gerçekten zor. Suriyeliler de gerçekten çalışmıyor. Çalıştırabilen bir yer gördüm orada da adam çalıştıracak işçi bulamadığından Suriyelileri çalıştırıyordu ama adamlar çalışsın diye baya nazlarını çekiyordu.
0
Depik
(08.10.17)
arkadaşlar tabi ki fabrika çalışacak adam bulamaz.

fabrikada çalışıp daha sonra bize işe giren 2 abla var.
orada insan değil, hayvan muamelesi bile göremiyorsunuz.

kadının bahsettiği bazı şeyler; girişte telefonları toplatıyorlarmış, acil durumlar için şefe telefon açılıyormuş dışarıdan (kadınla konuşabilmek için) daha sonra onu da kaldırmışlar.

üretim esnasında sağa sola bakman kesinlikle yasak. zaten at gözlüğü gibi sağı solu kapalı alanlarda çalışıyorlar başka yere bakamamaları için.

dirseklerin masaya değmesi yasak. dirsek havadayken daha iyi çalışılıyormuş.

köle bile değil bu.
0
tchuck
(08.10.17)
@diss yahu üniversite mezunu adam da min 3-4 bin ile işe başlamazsa diğerleri ne kazansın? şirket her yıl ne kadar kar yapıyor mühendise bile 3 kuruş vermiyor. 3-5 bin lira kimseyi zengin yapmaz. ama lisans mezunları bile zor kazanıyor. mühendis yeterlidir, yetersiz bu başka bir konu. yetersiz buluyorsa almasın. ama 3 bin lira da bir lisans mezunu için az.
0
black mamba
(08.10.17)
@black mamba, işe alınanlar mühendis değildi ki. İşçiydi. Birçoğu meslek lisesi mezunu bile değildi. 3 bin lirayı o açıdan örnek verdim.
0
dissendium
(08.10.17)
@thuck gerçekten oha. bu şerefsizler batsın işte. hangi fabrika?
0
black mamba
(08.10.17)
Allah'ım sanırım hayatlarında iş aramamış adamlar yine gelip ahkam kesmişler sayende.

işçi bulamıyorlarmış buldukları çalışmıyormuş, yan köyden alıyorlarmış(çıkarma işlemi gibi, komşudan gidip bi' 10'luk alıp geliyoruz), kapısına bırakıyorlarmış. V.s analiz edeceği veri grubunun seçilmesinden bi' haber.

Size hemen deneyebileceğiniz kabaca bi' örneklendirme yapayım; aklınız açılsın
Kariyer.net yenibiris v.s gibi sitelerden vasfınıza göre ya da yetiştirilmek üzere vasıfsız eleman ilanlarına çakma bi' Cv ile başvuru gerçekleştirin ve aynı anda yine çakma bi' facebook hesabı açın ve rastgele tinder'da milleti beğenin; tinderdan daha fazla dönüş alırsınız. Hani şu başlığında milletin ağladığı tinder varya ondan.

millet dalgasını geçmeye başlamış artık kariyer.net'ten 130 ilana başvurdum 2 kişi aradı; birisi de yanlışlıkla aramış diye.


Daha dün bi' sohbete şahitlik ettim; adamın karşısındakine şikayeti normalde 8-17 anlaştığı mesaisinin(temizlik görevlisi bu) akşam 20:00'dan önce bitmemesi.

Bu adamların aradığı ya da bulamadığı işçi yok; bu adamlar düzenli kölemen insanlar arıyorlar -ki normalde onu da buluyorlar sadece düzenli olmuyor kölemen arkadaşlarım sürekli iş değiştirmeye çalışıyor firmalar arasında-

yine dün az önce anlattığım ortamda bi' mimar arkadaşımız gösterdi; hatta iş ilanını bulabilirsem buraya da atayım 1,5 yıl söz vermek kaydıyla mimar arıyorlar yol v.s ücreti yok; ödenecek ücret kısmında 1500 türk lirası yazıyor. Bu ilanı gösteren arkadaşımız, istanbuldaki patronunu dava etmiş, 9 ay çalıştığı iş yerinde 4 aya yakın maaşını ödememişler(1850 lira alıyor) patronu mahkemede bu kişiyi tanırım ancak aramızda herhangi bir alacak verecek ilişkisi hiç olmadı demiş; çocuk maillerin ve arama-aranma kayıtlarının incelenmesi için talepte bulunmuş.

Piyasada iş yok, vasıflı vasıfsız hiçkimseye iş yok patronlar hala işçi bulamıyoruz diyorlar. Bunun 2 sebebi olabilir, ilk mesajda da anlattığım gibi; ya şovmendir, kamera görünce coşuyordur ve yalanlarla kendi hayatını renklendiriyordur. ya da birilerine yaranma çabası içinde yalan söylüyordur.

Sizce bulabiliyor mu bulamıyor mu olayına hiç gerek yok; açın hemen bi' tane online cv ya da bakın iş ilanlarına ve başvuru sayısına oradan deneysel sonuçlara ulaşın. Yahut varsa akşam 6 dan sonra 1 saatiniz; arayın bu otobüs duraklarına v.s asılan ilanları da 6'dan sonra bi' 10 dakika görüşmeye gidin, davet edilirseniz.

Zara grubundaki bi' mağaza yöneticiliği personeli ilanına sanırım 7000'e yakın başvuru vardı;
Yine hatırımda kaldığı kadarıyla benim de vakti zamanında birlikte çalıştığım bir grubun call center ilanına 6000'den fazla başvuru vardı -ki ilan çok yeni.
0
mete kudur
(08.10.17)
Duzce'de bilinmiş markaların fasonunu ureten firma vardı tekstil uzerine eleman sıkıntısından tasıdı fabrikayı istanbula karadeniz de fındık bahce vs işlerinde çalışacak sezonluk işci bulunmuyor gunluk fındık toplama ucreti 100 tl odedik sabah 8 aksam 530 yemek bize aitti
0
steward
(08.10.17)
Dogrudur. Calisma sartlarindan bagimsiz.
0
dunal
(08.10.17)
kardeş meyve sebze halleri hamalı, tarla sahipleri rençberi, mevsimlik işçiyi, hatta inşaatçılar formen hariç düz işçiyi, hatta balıkçılar miçoyu (sahil kasabasında yaşıyorum), buradaki işletmeler bulaşıkçıyı vs. kariyerden aldıkları gün dediğini yapacaz. söz.

mimarı, mağaza yöneticisi filan da vasıfsız işçi başlığında tartışarak sen gerçekten çok hedefe yönelik bir istatistiksel yöntem izledin. örneklemin bi harika. tebrik ederim.
0
niye ama
(09.10.17)
öncelikle babamla ya da annemle bağlantılı bir hukukumuz olduğunu düşünmüyorum. Ama varsa da canımız sağolsun.

Bunun dışında vasıflı vasıfsız tanımını ben yapmıyorum, ilanların ilgili yerlerinde firma yetkilileri yapıyor. Zaten üstüme vazife olmayan şeylerde tanımlamaları genelde ben yapmam, açarım teknik kitabını oradan bakar öğrenirim.

İddiana dair 2. mesele de, okuma yaparken sistemli değil de taraflı okuma yaptığından kaynaklanıyor, yani işçi , bulaşıkçı, hamal, benzinlikte çalışacak ön eleman,bilmemne çaycısı v.s gibi internet üzerinde ilanı bulunmadığını zannettiğin(bu kısmı da önceden görüp küçük bi' detay iliştirmişim Allah'tan) ilanları da ''otobüs duraklarında asılı ilanlar'' örneklemiyle piyasaya sürmüşüm.

İşin özü ikili diyalog değil esasında, çok basit bir test edebilme yöntemi olarak verdiğim detay bir yaklaşımdı. Ve uygulunabilirliği çok kolay. bunun dışında miço'yu bırak gemide çalışacak vasıfsız elemanın bile(alınırsın diye tekrardan belirteyim vasıfsız kısmı benim eklemem değil, ilan detaylarında yazdığı için) birçok(benim saymaya üşendiğim kadar) ilanı mevcut.

Yine bi' önlem olarak; şunu belirteyim bu ilanların çokluğu aklınızı bulandırmasın lütfen. Çok ilan olması çok personele ihtiyaç olduğunu göstermiyor. Yine yukarıda anlattığım üzere ilanlara geri dönüşler zaten neredeyse yaşanmıyor, hatta yine bu iş sitelerinde bu çok sık karşılaşıldığı için ''ilanı şikayet et'' portalı altında, ilan gerçek değil gibi bir şikayet sebebi de bulunuyor.
Keza halkın genelinde(bkz: genel) hiç görmediği bir yaradana inanıp, gördüğü işsizliğe inanmamak da çok şaşılacak bir mevzu da değil esasında.

Ama, bunun inançtan çıkıp savunulan kısmı analitik mantığa aykırı.

Yani, sen ''hayır ülkede işsizlik yok fabrikalar çalışacak adam bulamıyor'' u destekleyen tek fikrin '' insanımız iş beğenmiyor'' seviyesinde ısrar ettiğinde, aslında görmemek/bilmemek(cehalet)den ziyade bilinçli ya da refleksi bir şekilde konuyu saptırdığını ve yanlışta ısrar ettiğini düşünmekteyim.

Yani bu o kadar da düşünsel birşey değil, devletin bu alanda görevli kurumları var açıp oradan bile bakılabilir; hakikaten fabrikalar çalışacak işçi bulamıyor ülke de işsizlik yok(?) ya da yine tek tutar dalınız olan; milletin çalışmaya ihtiyacı/gönlü yok güllük gülüstanlık(en azından insanlar çalışmadıklarında da içinde bulundukları duruma razı?) mı memlekette yoksa işler tam tersi(-ki özellikle şu dönemde) mi görülebilir.

bir de insanların tercih etme mekanizmasını da göz önüne almak gerekiyor; yani arz-talep olayına biraz daha yakınlaşmak.

Uyarılar üzerine edit: bazı ''kavramları'' yanlış kullanmış ve -de -da'ları kuralın uygun ayıramamışım. Bu yüzden yazıyı anlamadığını iddia edecek arkadaşlarımız varsa ve illa anlamak için ısrar da ederlerse 2.3. hatta ve hatta 4. kez okumalarını tavsiye etmekten başka bi' çarem yok; aklım ve dilim en fazla bu kadar çalışıyor, ne yapalım. bir de şunu ekleyeyim; yazarken dinledim; youtu.be
0
mete kudur
(09.10.17)
benim gördüğüm kadarıyla doğru. ofis ortamı avm gibi yerlerde çalışmak istiyor insanlar, atöyleler çırak, vasıfsız işçi bulamıyor.

Ben 1250 kişinin çalıştığı bir fabrikanın işlerini yapıyorum. Burada sabah 8 akşam 5, yemekler düzgün, sosyal imkanlar iyi. isteyene kaynak eğitimi veriliyor, bayramda falan paketi hazır, servisi var. Ama kaynak yapacak adam bulamıyorlar.

gelen bütün tedarikçiler aynı konudan şikayetçi; masa başı işlerde binlerce başvuru alıyorlar, ama tezgahta çalışmaya kimse yanaşmıyor.

neden anlamıyorum, ama düşününce işim masabaşı olduğundan anlamıyor olabilirim.
0
babilbaligi
(09.10.17)
istanbul'da 250 kişilik bir fabrikada çalışıyorum.

verilen ücretler asgari ücretin biraz daha üzerinde. buralarda aşağı yukarı vasıfsız(vasıfsız da değil aslında talaşlı imalatçı ise işten az çok anlaması gerekiyor mesela) her işçi bu paraları alabiliyor. dolayıyla işe giren eleman işten çok rahat ayrılabiliyor. girip 2 gün çalışıp canı isterse 1 gün içerisnde baska yere yine aynı fiyata başlayabildiği için sirkülasyon fazla. işe başlayacağım diyor gelmiyor, yapacağı işi işe girdikten sonra beğenmiyor ayrılıyor vs. bunun kriz ortamı ile ilgisi yok bence genel olarak fabrikalarda operatör olarak çalışacak insan bulmak veya çalışan elemanı uzun süre tutabilmek çok zor.
0
t joe
(09.10.17)
şöyle anlatayım sağlam bir kalıp ustası müthiş paralar kazanabilir.
0
Apocalypse
(09.10.17)
zamanında vasıflı halimle teknik eleman olarak gittim, vasıfsız pozisyona başvurdum, almadılar, birden fazla fabrikaya gitmiştim. yoldan geçerken de uğramadım, görüşmeye çağırdılar falan. kafası çalışmayan ama verilen komutu eksiksiz yapacak köle arıyorlar hep. verdikleri paraya bişey demiyorum zaten hiç.
0
hasmetizm 2046
(09.10.17)
Evet bulamıyorlar. Vasıfsız işçi çok, işsiz de çok ama iş beğenen yok aralarında. Çok büyük çoğunluğunun beklentileri mantık sınırlarının dışında olduğu için işverenler için büyük sıkıntı bu konu. Maaşları günü gününe ödeyen, çalışanlarının primlerini eksiksiz yatıran, arada çay ve sigara molalarına izin veren, acil bir durum veya hastalık olduğunda anlayış gösteren, resmi günlerde ve hafta sonları çalıştırmayan, gerekli bütün çalışma ve iş güvenliği koşullarını sağlamış, en kaliteli yemek ve servis hizmetini sunan fabrikaları bile beğenmeyen sayısız işçi gördüğüm için artık bu duruma şaşırmıyorum.
0
iwasbornonamountainside
(09.10.17)
(2)

Yapışkanlı folyo nerden bulurum?

tchuck
http://www.evidea.com/alldeco-3460290-yapiskanli-folyo-DFG226/p/349605http://www.evidea.com/alldeco-3406034-yapiskanli-folyo-DFG288/p/349667https://www.duvarkapla.com/arduvaz-gri-desenli-yapiskanli-folyo-10125.htmlfalan filan gibi zemin desenine sahip folyoları mağaza olarak nerede bulabilirim? inte
www.evidea.com
www.evidea.com
www.duvarkapla.com

falan filan gibi zemin desenine sahip folyoları mağaza olarak nerede bulabilirim? internetten sipariş verebilirim ama hemen yarın sabahtan çıkıp alıp gelmek istiyorum üstünde fotoğraf çekeceğim de.

istanbulda nerde elimle koymuş gibi bulurum?
0
tchuck
(07.10.17)
Öff o ilk linkteki desen ne biçim göz kamaştırıyor.
Cevap: Koçtaş.
0
green knight
(07.10.17)
x ambalaj filan yazan mahalle arası dükkanlarda, muhtemelen bi milyoncu tarzı yerlerde de vardır.
0
niye ama
(07.10.17)
(6)

Engelli insanlarin cinsiyeti var mi?

tum haklari saklidir
Neden avm vb yerlerde tuvaletler kadin erkek ve engelli diye ayriliyor. Engelli olunca mi cinsiyet fark etmiyor?
Neden avm vb yerlerde tuvaletler kadin erkek ve engelli diye ayriliyor. Engelli olunca mi cinsiyet fark etmiyor?
0
tum haklari saklidir
(06.10.17)
Tek kişilik tuvalet sanırım, o yüzden farketmiyor. Derdin cok güzelmiş ayrıca
0
humblebirth
(06.10.17)
Zaten birgun bu tuvalet ayrimlarinin cok gereksiz oldugunu anlayacagiz. Avrupa'nin tamamini bilmiyorum ama ABD'de ozellikle California'da cok az yerde kadin-erkek tuvaletleri ayri ve kimse kimseye rahatsizlik vermiyor. Engelli tuvaletlerde cinsiyet farkinin olmamasi da aslinda bu tuvalet sacmaliginin gereksiz oldugunu gosteriyor.

1960'li yillara kadar ABD'de beyazlar ve siyahlar ayni tuvalate girerse taciz olaylarinin olacagi dusunulmus ve cahil halk da buna inanip durumu savunmus. Birgun kadin erkek tuvaletlerinin de ayri olmasi bize ayni sekilde sacma gelecek.

Ustelik bir ulkede kadinlar ve erkekler ne kadar rahatsa taciz, tecavuz olaylari o kadar dusuk oluyor:

themuslimissue.files.wordpress.com

1.bp.blogspot.com
0
Traveller
(06.10.17)
şaka mısınız?

engelli tuvaletleri herhangi bir cinsiyet sebebiyle değil. engelli insanların daha kolay kullanabilmesi -tutma yerleri olması vb. ve sıra beklememesi için oluşturulmuştur.

bunun tecavüzle falan ne alakası var lan.
0
secrexv2
(06.10.17)
Cinsiyet ayrımının yapılmamasının sebebi tuvalet ve lavaboların bulunduğu ortamın başkalarıyla paylaşılmaması olabilir. Okulumda bir binada tüm tuvaletler evdeki gibi oda oda ayrıldığı için yine kadın ve erkek ayrımı yoktu mesela.
0
pike
(06.10.17)
engelli tuvaletleri geniş, sandalye dönebiliyor ve tutacak yerleri filan var. ne kadın ne erkek tuvaletleri bu fiziksel donanımlara sahip değil. olay donanım. engelliyse zaten ayakta pisuvar kullanamaz -düşüncesiyle.

burası müslüman bir ülke, kadınlar tesettürlü, siz unisex tuvaletten bahsediyorsunuz. evet tabi. 3280 yılında filan belki. konya yozgat çankırı arasındaki bölgeye göktaşı düşerse.

frankfurtta unisex bir tuvaletteydim, kullanan 3 erkekten 2 tanesi la böle tuvalet mi olur ben ....yaparım diyordu. bilin bakalım hangi dili kullanıyordu bu abiler?
0
niye ama
(06.10.17)
engelli tuvaletine birden daha fazla kişi girmediğini arkadaşlar yazmışlar zaten. ayrıca engellilere yönelik özel bi' konferans vs söz konusu değilse ihtimal olarak birden fazla kişinin aynı anda kullanma ihtiyacı olma ihtimali çok düşük.
0
oddyseus
(06.10.17)
(38)

sevgilinizin babasının evinize erzak göndermesini nasıl karşılardınız?

istanbul kanatlarimin altinda
Erkek arkadaşımla 2 senedir birlikte yaşıyoruz. Onun ailesi de bize 15 dakika uzaklıkta oturuyor. Arada bir ailesinin evine gidiyor onları görmeye, bazen ben de gidiyorum. Özellikle babasıyla uzun süredir tanışıyoruz. Çok tatlı adam, muhabbeti süper. Birkaç kere beraber rakı içmişliğimiz falan var.
Erkek arkadaşımla 2 senedir birlikte yaşıyoruz. Onun ailesi de bize 15 dakika uzaklıkta oturuyor. Arada bir ailesinin evine gidiyor onları görmeye, bazen ben de gidiyorum. Özellikle babasıyla uzun süredir tanışıyoruz. Çok tatlı adam, muhabbeti süper. Birkaç kere beraber rakı içmişliğimiz falan var.

Geçenlerde gene onlara gittiğimde görüştük. Babasıyla ayaküstü konuşurken bana "Siz akşamları ne yiyorsunuz?" dedi. "Kahvaltı ya da tost yapıyoruz." dedim. Bunun üzerine erkek arkadaşımı göstererek, "Bu çocuk eve erzak almayı bilmez hiç, ben size et falan alayım getireyim onları pişirin yiyin." dedi. Ben şaka yapıyor sandım.

Sonra bugün erkek arkadaşım mesaj attı. "Akşam babamla buluşabilir misin, bize et almış, biraz da erzak falan, onları verecek." dedi. Ben de kızdım. Yani ben istesem alamıyor muyum kendi etimi sütümü diye düşündüm. Ha buluşmuşuz babası bana para vermiş, ha et vermiş; ne farkı var. Mesela benim annem de bize hep peynir, zeytinyağı falan yolluyor çünkü onların yaşadığı ilçede o ürünler çok güzel ve istesem gidip alamam. Ama burada babası kasaptan et alıp bana verecek, istesem gider ben de alırım oysa.

Bu arada şöyle detaylar vereyim. Babası yemek yapmayı ve yemeyi çok seven bir adam. Bazen yemek yaptığında bize de yolluyor. Bir keresinde kendisi getirdi hatta. Çok da güzel yapıyor. Erkek arkadaşımı besleyemediğimi, ya da bizim paramız yetmediği için erzak alamadığımızı :p falan düşündüğünü hiç sanmıyorum. Tek derdi "Çocuklar güzel şeyler yesin" dir eminim. Ama üslup da biraz garip değil mi yani et ve erzak alıp eve göndermeler falan?

Sonra düşününce kızmam yersiz mi oldu ki acaba dedim. Ama gene de garip değil mi?

*edit.genel istek üzerine başlıktaki "başkası" kısmını "sevgilinizin babası" olarak değiştirdim :)
0
istanbul kanatlarimin altinda
(05.10.17)
ebeveyn hareketi normaldir. dünya kadar maaş alsan ve hesap bilgilerin küsüratına kadar bilinse yine de yapılır bu yani. afiyet olsun :)
0
euphrat
(05.10.17)
"Ama üslup da biraz garip değil mi yani et ve erzak alıp eve göndermeler falan?"
Hayır değil. ana babalar yapar öyle şeyler.
uzun uzun yazamıcam şuan ama kızman da yersiz, hatta saçma.
0
veritaslibertas
(05.10.17)
Aslında garip, ama adamın niyetinin kötü olduğunu düşünmüyorum. Bence bir defalık git, sonrasında kırmadan, incitmeden ben alıyorum zaten, hallediyoruz bir şekilde diye ikna et. Kızılacak kadar ciddi bir durum değil, konuşularak halledilebilir bence.
0
elikası
(05.10.17)
aa ben seni erkek sanıyordum, şaşırdım. bence adamın niyeti kötü değil. ben olsam sevinirdim. muhtemelen "markete gitmeye üşeniyorlar, alayım da yesin yavrucaklar" diye düşünmüştür. ben garipsemedim.

edit: bir de başlığa "bir başkasının evinize erzak göndermesi" yazmışsın ama burada söz konusu erkek arkadaşın babası. bir başkası değil yani. yabancı biri gönderse kabul etmezdim tabii ki durumum varsa.
0
dedimmidemedimmi
(05.10.17)
Böyle bir müstakbel 2. babaya sahip olduğun için sevineceğin yerde bunları düşünebilmen asıl garip olan. Afiyet olsun :)
0
iwasbornonamountainside
(05.10.17)
Babaların çocuklarına et yedirme uğraşı oluyor hep bendede aynı mevzu var babam bana otobüsle kebap yollamak bile istiyor 3 saatlik yol biraz garip olur babalar
0
alp9900
(05.10.17)
Garip olanın senin akşam yemeğinde tost ve kahvaltı yapıyoruz demen. Birlikte yaşıyorsunuz ve hala akşam yemeği için tost ve kahvaltı. Yazık o babaya.
0
nickfury
(05.10.17)
kızman yersiz.
0
elorelia
(05.10.17)
e sen tost yapıyoruz dersen baba da et yollayım yesin garipler der tabi
ne güzel adam sizi düşünüyor daha ne istiyorsun?
"istesem ben alamaz mıyım" nedir? demek istemiyorsun ki almıyorsun. ama beceriksizsin ama düşüncesizsin ama sağlıklı yemek filan umrunda değil ama vaktin yok...bilemeyiz. adam da sana bak al yap dememiş. kendi el atmış. daha ne?
dayak istiyorsun.
0
niye ama
(05.10.17)
Kızma bozma aranızı böyle basit şeylerden, gıcık da tutma adama.
0
Adramelekhh
(05.10.17)
yani ben diğerlerine katılmayacağım ama kızman versiz
lokum gibi aile bulmuşsun dır dır ediyorsun. dikkat et yakında kapının önüne koymasınlar seni. sonra bonfileler, antrikotlar, ciğerler, kavurmalar diye aplarsın :)
0
dedim dedim de kime dedim
(05.10.17)
kesinlikle kızmanız yersiz.
0
duyond
(05.10.17)
@jimmy derdimi sikmeyin arkadaşlar, herkesin derdi "depresyondayım, mutsuzum, iş bulamıyorum, çok yalnızım" vs olsaydı topluca cinnetler geçirirdik. ben de biliyorum bu önemsiz bir şey ama bazen böyle şeyler de oluyor. samimiyetinize güvendim sordum sormasa mıydım.

evet kızmamın yersiz olduğunu hissetmiştim zaten ama bir de buraya danışayım dedim. cidden yersizmiş onu anladım. teşekkür ederim herkese. babasını da çok seviyorum zaten koca adama böyle şey için laf söyleyebilir miyim hiç. saygısızlık olur en başta. sadece bana garip geldi hepsi o.

@nickfurry merak ettim de nesi varmış kahvaltı etmenin ya da tost yemenin? akşamları başbaşa ya da arkadaşlarla vakit geçirmeyi seven bir çiftiz. zaten haftada bikaç akşam o spora gidiyor ben de yogaya. e yemek yapmaya kalksak 2 saat sürüyor, dışarıdan söylesek de çok pahalı ve yağlı. ikimiz de işyerimizde öğlenleri ev yemeği yiyoruz zaten. o yüzden akşamları yemek yemeyi tercih etmiyoruz.
0
🌸istanbul kanatlarimin altinda
(05.10.17)
benim mottom hep “yemek varsa yerim. yol varsa giderim. is varsa yaparim” oldugundan cok normal geldi bana.
0
alperz
(05.10.17)
"evde kedin aç" demek istemiş.
0
herhaltibiliyoring
(05.10.17)
ağır saçmalamışsın, için kötü fesat bence sana yaranılmaz:)
0
oscar
(05.10.17)
Anne baba başkası değil, babalar yapar öyle şeyler+
Emrivaki yapmamış, önceden söylemiş. Sen şaka sandığın için istemediğini söylememişsin, olay bu yönde gelişmiş. Senin annen de yolluyormuş. adamın yaşadığı yerde çok güzel ve istesen gidip alamayacağı şeyler olmaması bu şekil yapmayı düşündürmüş de olabilir.
Hem evlatlar güzel şeyler yiyorlar der mutlu olur hem (öyle düşünmüşse) annenlerin yolluyor olması durumuna karşı kendini eksikli hissetmemiş olur.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(05.10.17)
@oscar ya yuh ne alaka. hangi noktada ağır saçmalamışım? "kızdım" dedim, böyle diyince herkes kavgalar koptu sandı galiba. o kızma kısmını da açayım madem. babasının bize erzak getireceğini öğrenince erkek arkadaşıma dedim ki "valla teşekkürler ama ne gerek vardı. biz istesek kendimiz alamıyor muyuz etimizi sütümüzü sanki"
0
🌸istanbul kanatlarimin altinda
(05.10.17)
kimse dememiş garip
kızman yersiz
0
basond
(05.10.17)
ablama gideceğim zaman annem evden bazlama ve toz şeker gönderiyor bazen. ablam da geçen anneme yoğurt kabı göndermeye çalışıyodu benle beraber. bildiğin boş yoğurt kabı, anneme lazım oluyomuş. evlilik kafası, anne baba kafası başka. ayrıca yeri gelir çıkarır para da verir. babası sonuçta.

bi de tost yapana kadar hazır çorba yapmak daha pratik. o cevap bana da garip geldi.
0
elorelia
(05.10.17)
babanın suçu yok. sen de fazla hassas davranmışsın.

ama sevgilin seni bu pozisyona sokmasa daha iyi olurdu.

seni göndermek yerine akşama babasından kendisi alsa daha hoş olurdu sanki.

onun haricinde bunda takılacak bir şey yok ki adamla samimiyetiniz de oldukça var gibi.
0
eeb
(05.10.17)
@elorelia belki ablan bazlamayı başka yerden alamıyorsa annen o yüzden gönderiyordur. benim annem de memleketten zeytinyağı ve peynir gönderiyor dediğim gibi. ama toz şeker değişikmiş mesela. ya ne bileyim bana garip geldi işte, neyse garip değilmiş demek.

hazır çorba mı, öğk. çok ama çok zararlı, içmeyin öyle katkılı şeyler çocum :/ normal çorba yapıyoruz aslında ama şimdi daha çorba havaları gelmedi tam. kışın yaparız.

allahaşkına kahvaltının nesi var ya. mis gibi yumurtalı peynirli. çok takıldım o kısma. dur bunu ayrı soru olarak sorayım :D
0
🌸istanbul kanatlarimin altinda
(05.10.17)
Valla kusura bakma ama zorlasan bu kadae kötü niyetli düşünemezdin.
0
aquarium
(05.10.17)
Her aksam kahvalti ya da tost yapiyorsaniz ben de garipsedim.Her aksam kahvalti ya da tost yapmiyorsaniz, biraz yanlis lanse etmissiniz, sizde de hata var. Adam alamadiginizi dusunduyse hakli yani.

Bence gayet normal ya. Kendi annem, babam bile erzak yollamiyor, keske yollasalar. Kendi erzagimi kendim yapiyorum. Anca anneannem yolluyor arada. Nasil seviniyorum. Yani, yaranilmiyor +1 Kizmaniz cidden yersiz, yani bu erzak yollamanin neresi kotu olabilir ki? Hani sunda nasil bir artniyet olabilir?

Basliga cevap, hos karsilardim.
0
yuzır
(05.10.17)
tam evlenilecek sevgili babası bence kızmayı bırak mutlu olmalısın. çok tatlı bir hareket.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(05.10.17)
@sadakatsiz @aquarium

babasına kötü bir şey demedim elbette. hakkında kötü de düşünmedim. okumadan etmeden cevap yazıyorsunuz. babasının tatlı bir adam olduğunu ve niyetinin kötü olmadığını da biliyorum bunu soruda da yazdım. "kızdım" dediğim nokta yukarıda bir cevapta da yazdığım gibi erkek arkadaşıma "ne gerek vardı, biz alamıyor muyduk" dememden ibaret. gün içinde de ara ara aklıma geldi, o yüzden sorayım dedim. şu soruyu sormasaydım hala bu konuyu garipsemekle garipsememek arasında gidip gelecektim ama artık eminim ki babasının davranışında bir gariplik yok.

peki itici ve kötü niyetli diyenler o kısımları biraz açabilirler mi? itici ya da kötü bir insan olduğumu düşünmüyorum çünkü, hatta tam aksi bir insanım bence. bu sorudan bu yorumların nasıl yapabildiğini merak ettim.
0
🌸istanbul kanatlarimin altinda
(05.10.17)
bi de baba dediğin adam sonuç olarak erkek, bir kadın kadar ince düşünceli olmasını beklememek lazım. biraz daha dobra olur gayet normaldir, alır eti verir elinize hadi alın yiyin sıpalar der o da onun sevgisini ve ilgisini gösterme şeklidir.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(05.10.17)
Anne baba yapiyor öyle seyler. Ben eve gittigimde (yurtdisinda yasiyorm normalde) annem ceviz, üzüm falan bile koymaya kalkiyor valizime. Sanki burada yok :D
0
chitosan
(05.10.17)
Kötüsün demedik. Çok tatli bir davranisin uzerine Kötü düşünmüşsün, art niyet aramissin bu da kotu niyettir dedik. "Ne gerek vardi biz alamiyor muyduk" "ha para vermis ha et vermis" "üslup da garip" yani şu cümlelere bakınca şeker gibi adamcagizin yaptigi iyilik icin bi ton gereksiz ve art niyetli şey geçirmişsin aklından. boyle dusunmek icin zorlasan düşünemezdin dedim yani ben de. Anlattigin kadarina bakinca genel olarak bu dusuncede bir insansan memnuniyetsiz ve sorun cikarmaya meyilli bir insan cikiyor ortaya. Tabi bu bu olay icin boyle. normalde nasil biri oldugunu yorumlamadık.
0
aquarium
(05.10.17)
okudukça cidden şok oldum. Babaya teşkkür edeceğinize birde kurmuşsunuz zavallı adam o kadar ince düşünemez yani sizin minnak kalbiniz kırılmasın diye. Elinize para vermekle kendinize hiç iyi bakmıyorsunuz biraz et yollayayım yemek yapın yiyin demesi çok farklı şeyler. Kendi annenize de yollatmayın o zaman ben arada bir fark göremedim. Ayrıca benimle aynı muhabbeti yapıyor olsaydınız ben de size et yollardım her gün tost mu yenir allah aşkına patates gibi olucaksınız, adam doğru olanı yapmış.

Ne güzel sizi kızı olarak görmüş bazen cidden hayret ediyorum iyilik yapsan bir dert yapmasan bir dert.
0
powerpufgirl
(05.10.17)
yersiz ve abartılı bi tepki olmus bence kızmak. ben olsam nazikce tesekkur ederdim dusundugu icin. boyle bi sey sizi rahatsiz ettiyse bile tekrarlanmamasi icin yapmaniz gereken kizmak ya da tepki gostermek degil.
0
theworldismine
(05.10.17)
yersiz kızman
0
binder dandet
(05.10.17)
Ben adamda kötü niyet görmüyorum.
Kızılacak bir şey yok bence.
0
kayranin kedisi
(05.10.17)
Bana da et alan olsa da yesem +1

Şu aşamada kızılacak bir şey yok +14278
0
skooma
(05.10.17)
seni sanirim bir tek ben anladim. ayni sey benim basima gelse ben de garip karsilarim ama bunu kizmak olarak nitelendirmem.
ilk önce bi cok mahcup olurum. sonra da senin gibi ne gerek vardi diye aklimdan gecer. ögrenci falan olsam belki bunu hic dert etmeyebilirim ama ikimiz de calisiyoruz demenden yasini basini almis yetiskin ve kendi ayaklari üzeürnde durabilen insanlar oldugunuzu anliyorum.

ailenin ccouklarina pismis yemek ya da memleketten/köyden yiyecek getirmesini ayri kefeye koyuyorum, o benim icin baska bir konu. ama böyle market alisverisini yapmak bence de garip. kayinpederim elinde iki migros posetiyle gelse garipserim valla.
0
pilav
(05.10.17)
@want2die

yarım saattir gülüyorum hacı.

"keşke bana da et alsalar." ne demektir ya qwueqwhequwehqweıu
0
kosun lan mevzu var
(05.10.17)
öff pöfff, daha ne istiyosunuz bilmem ki :/
0
kendi kendine yasayan yavrucak
(05.10.17)
maksi güncelleme! - isteyenler çizgi çektiğim bölümden sonrasına devam edebilir. babasının asıl derdi meğer neymiş, orada anlattım.

hepinize teşekkür ederim. sağlığıma benden çok dikkat etmişsiniz, böyle yemeye devam edersem sağlıksız olacağımı falan söylemişsiniz ama buna pek katılamayacağım. burada yazan çoğu insandan çok daha sağlıklı beslendiğimi düşünüyorum. işlenmiş şekeri, çikolata-cips tarzı marketten alınan herhangi bir abur cuburu, kızartmaları yemiyorum. kola içerdim geçen seneye kadar, onu da bu duyurudakilerin gazıyla bıraktım (eksiduyu.ru) aylardır aklıma bile gelmiyor. zaten dışarıdan da yemek söylemem. hamburger-pizza tarzı şeyler de böylece eleniyor. işyerinde ev yemeği yiyorum, eh işten gelince bir tost yemişim ya da 2 dilim ekmek, peynir, domates, tereyağı gömmüşüm ne zararı var ki? çoğu akşam yemeğinden çok daha hafif ve sağlıklı bence.

tamam, akşamları sebzeli kıymalı yemekler yesek bu kahvaltıya göre daha sağlıklı olabilir ama biz boş vaktimizi başka şekillerde değerlendirmeyi seviyoruz. "akşamları işten eve gelirsin, yemek yapıp yersin, dizi izleyip yatarsın." gibi bir evli hayatımız yok yani. sosyal hayatımız yoğun. sahile iniyoruz, spora/yogaya gidiyoruz, arkadaşlarla buluşuyoruz, erkek arkadaşım ukulele çalmayı öğreniyor her akşam bir süre ona çalışıyor ^^ yemek yapmak ise bunların yanında sıkıcı kalıyor tabi. işe gitmiyor olsak yapardık ama şu hayat tarzımızla buna vakit yok. kahvaltı o yüzden bana ideal geliyor. hem maliyetli değil, hem kızartmalı, şekerli, kalorili falan değil, hem de çok kısa sürüyor.

ama gelin görün ki şimdi eve erzaklar da gelecek, mecburen bozulmasınlar diye oturup yemek yapacağız. çoğu insan bu yazdıklarımı şımarıklık olarak algılamış, nankörlük ediyorsun, bana da alsalar ben pişirsem falan denilmiş de, herkesin boş zamanlarını değerlendirme tarzı bir olmak zorunda değil ki. benim bir düzenim var ve yıllardır böyle beslenmişim. canım yemek yemek isterse zaten gidip kendime kadar kıyma, sebze alıp yapıyorum (ayda yılda bir) ama babası getirdi diye şimdi bir süre evde yemek yapacağız. zamanımızı bu sevmediğimiz işe ayıracağız. oysa başka hobilerimiz var. onlara daha az zaman ayıracağız. canımı asıl sıkan bu aslında.

----

sadede geleyim.

erkek arkadaşım dün babasını aramış, "sen bize alacaklarını al, yarın gelir evden alırız poşetleri" demiş. babası da "neden istanbul kanatlarımın altında (ben) gelmiyor, ben onunla birlikte alışverişe çıkacaktım" demiş. erkek arkadaşım da iş güç vs bahaneler söylemiş ben alışverişe çıkmayı istemem nasıl olsa diye.

ben de "niye özellikle benimle birlikte alışverişe çıkmak istiyor ki?" diye sordum. o da "babam işte, şimdi seni alışverişe çıkaracak; soğanın nasıl seçileceğini, eti ne kadar süre ateşte tutacağını, neyin yanına hangi yemeğin yakışacağını, püf noktalarını falan anlatacak uzun uzun. çünkü seviyor adam onun da hobisi o. eskiden benimle çıkardı, bana çok anlattı hepsini. şimdi de sana anlatacaktı işte." dedi. o öyle diyince de ben tabi çok üzüldüm. kaç yaşında adamın bir keyfi var onu da kaçırdık diye. bugün arayıp "akşam geleyim alışveriş yapalım" diyeceğim. hem düşününce mantıklı da geldi, vedat milor gibi adam babası baya bir şey öğrenebilirim :D

benim babam da böyle; bu yaşlardaki insanlar bildiklerini anlatmayı ve onları dinleyecek birilerinin olmasını seviyorlar. adamın gönlü olsun.

neyse. anlayacağınız babasının derdi biz habire tost yiyoruz diye bize sağlıklı şeyler yedirmek değilmiş, sadece yemekler hakkındaki bildiklerini anlatası gelmiş.

herkese teşekkürler. en çılgın sorular bile bu kadar uzamamıştı herhalde :p
0
🌸istanbul kanatlarimin altinda
(06.10.17)
(2)

HP teknik servis sorusu

niye ama
Elimizde 1 adet, 5 yıllık (garanti ölmüş) HP 520 all-in-one var, kocaman bir bilgisayar.bilmeyenlere: bu alet 10 kilo filanHPnin kendi tamir olayı şöyleymiş: 100 TL hata tespit bedeli yatırıyorsun. kutuya koyup kargoya verip istanbula yolluyorsun, bakıyorlar, sorun şu diyorlar. gerisine bakıyoruz. e
Elimizde 1 adet, 5 yıllık (garanti ölmüş) HP 520 all-in-one var, kocaman bir bilgisayar.
bilmeyenlere: bu alet 10 kilo filan
HPnin kendi tamir olayı şöyleymiş: 100 TL hata tespit bedeli yatırıyorsun. kutuya koyup kargoya verip istanbula yolluyorsun, bakıyorlar, sorun şu diyorlar. gerisine bakıyoruz. ekşide baktım son dönem yorumlar korkunç...
arıza muhtemelen ana kart veya adaptörden bilgisayara giden güçle ilgili bir sıkıntı. hiç açamıyorum bilgisayarı. akşam kapattım sabah açılmadı.
şimdi: ben muğlanın bir beldesindeyim
buraya kargo haftada 1 filan geliyor. buradan göndermek bir dert almak ayrı dert, buralarda bilgisayarcı bulmak ayrı dert.
yine de HPye göndereyim mi? yoksa ailem ankarada orada soruşturup bir bilgisayarcıya Allah büyük emanet edeyim mi, ki onlar alır -verir? ne diyonuz?
0
niye ama
(25.09.17)
bence hp ye gönderme , 5 yıllık makinanın yedek parçasını bulundurmuyorsa size makinanın bedelinden daha yüksek bir rakam söylerler, boşu boşuna 100tl ve kargo ücreti vermiş olursunuz yedek parça varsa bile dışarıya göre 3x 4x fazla mesarfa çıkrarılar, besleme ilgili bir sıkıntı olduğundan eminseniz bilgisayarcı olmasa bile bir tv tamircisinide gösterebilirsiniz.
0
Sir Anthony Hopkins
(25.09.17)
not: başka bir iş için ankaraya zaten gidecektim, orası net olmamış. ama ankarada bildiğim bir yer de yok.
0
🌸niye ama
(25.09.17)
(13)

mutlu eden küçük, ufak, şirin eşyalar söylesenize?

mehmed resad
ben çok mutlu oluyorum böyle şeylerden, ben size söyleyeyim siz de bana söyleyin.
ben çok mutlu oluyorum böyle şeylerden, ben size söyleyeyim siz de bana söyleyin.
0
mehmed resad
(24.09.17)
ufak kar küreleri <3
0
tabirimekruh
(24.09.17)
Masa lambası <3 Bütün ambiyansı değiştiriyor bence, insanın okuyası yazası geliyo. Genel olarak hoş ışıllar yaratıcak objeler güzel aslında, mum falan. Sarı ışık çok güzel bence.
0
snape i başından beri tanırım
(24.09.17)
Şirinler çizgi romanları.
0
ms brownstone
(24.09.17)
merdiven altı olmayan kırtasiye malzemeleri
kırtasiye dükkanı benim için büyülü bahçe
0
niye ama
(24.09.17)
Kalem. Bol bol renkli kalem ama yumuşak ve kalınımsı yazan jel kalemlerden. Kırtasiye manyağıyım. Şunlar mesela, yumuşacık yazıyor, kağıdın üzerinden akıp gidiyor.
static2.jetpens.com
0
aychovsky
(24.09.17)
eğğğy kırtasiye manyakları!! bi whatsapp grubu kuralım mı ya? canımı çektirdiniz!!!
0
🌸mehmed resad
(24.09.17)
kum saati :')
0
olabilir ya da olmayabilir
(24.09.17)
ipod nano 6th generation. İki soruya da cevap olarak.
0
bartman
(24.09.17)
küçük tablolar
0
elma
(24.09.17)
Yalnız senin o çanta benim kabusum oldu. Ucuz ve ebadı iyi ama bence çok kullanışsız, her kullanışta küfür ediyorum.

Benim için işlevini kusursuz yapan, üstüne de tasarımı şekilli olan herşey bahsettiğin kapsama giriyor; örneğin tabletim, üzerinde sevdiğim baskı olan bardak altlığım, kozmetik ürünlerini koyduğum bambu kase vd. Sadece çok estetik bişeyin fazla şansı yok. Farkettim ki saydığım şeylerin hepsi normalden pahalı, belli bi değerlendirme sürecinden geçirerek aldığım şeyler. Belki “paraya kıydık ama değdi, meh meh” hissi de tatmini arttıran bir unsurdur :)
0
manuel mandalina
(24.09.17)
Her türlü boyda kuruya bayılıyorum. Hasır olanları da ahşap olanları da metal olanları da
0
fosforlu cevriye
(24.09.17)
Atlı karınca müzik çalanından amA
0
hernezıkkımsa
(25.09.17)
Kaktüsler, peluş oyuncaklar, renkli minik yastıklar.
0
muslugubozukhayrat
(25.09.17)
(2)

Ameliyathanede yumurtlama videosu

fallopian
Bir tane video görmüştüm. Ameliyat esnasında pırt diye yumurta çıkıyordu hastanın yumurtalığından. İngilizce de arattım, bulamadım. Bulduruverseniz çok hora geçer
Bir tane video görmüştüm. Ameliyat esnasında pırt diye yumurta çıkıyordu hastanın yumurtalığından. İngilizce de arattım, bulamadım.

Bulduruverseniz çok hora geçer
0
fallopian
(23.09.17)
şu adamların yaptığı mı? Stephan Gordts and Ivo Brosens
0
niye ama
(23.09.17)
taa 6600 zamanından kalma bi video.
0
Delay Fuze
(24.09.17)
(11)

kronik hastalığınız var mı?

centrolenidae
cevap evet ise,1- ne kadar süredir?2- tanı aldığınızda ne hissettiniz?3- hayatınızı ne ölçüde etkilediğini düşünüyorsunuz?4- yapmak istediğiniz şeylere engel olduğunu/olacağını düşünüyor musunuz?5- bu durum için ne kadar sıklıkta canınız sıkılıyor, üzülüyorsunuz?not: ne olduğunu belirtmek isterseni
cevap evet ise,

1- ne kadar süredir?
2- tanı aldığınızda ne hissettiniz?
3- hayatınızı ne ölçüde etkilediğini düşünüyorsunuz?
4- yapmak istediğiniz şeylere engel olduğunu/olacağını düşünüyor musunuz?
5- bu durum için ne kadar sıklıkta canınız sıkılıyor, üzülüyorsunuz?

not: ne olduğunu belirtmek isterseniz cevabınızda ya da özel mesajla iletebilirsiniz.
0
centrolenidae
(23.09.17)
1- sanırım doğduğumdan beri
2- %30
3- bazen çok bazen az
4- 3'ün aynısı
5- haftada bir iki kere
0
deadwampir
(23.09.17)
1- iki yil :(
2- bu kadar ciddi olacagini bilmedigimden meh dedim
3- tahmin ettigimden cok
4- basket-futbol-kosu yapamiyorum, bisiklet de cok az :(
5- haftada bir
0
fakyoras
(23.09.17)
1- 2 senesi teşhis koyulmadan 9 yıl
2- tanı alabildiğime şükrettim, ölümcül değil. tanı almadan hayatım daha zordu
3- hayatımın zaten alt üst olduğu bir dönemdi :) bunun tek müsebbibi değil. şu anda etkisi sınırlı. ama ben de hayatımı zaten etkisi sınırlı olcak şekilde düzenledim.
4- kısmen. gidip güney amerikada ya da kutuplarda bir yerde 6 ay kalamam. kariyerimde bazı istediklerimi yapamam -biraz daha garantici ve az stresli yaşamaya çalışmam lazım yapamasam da. bilmediğim şeyi yiyemem. doktora ulaşımım olmayacak uzun seyahatler planlayamam. ateşim yükseldiğinde iptal oluyorum en büyük olaylardan birisi de bu.
5- çok değil. zaten 35'e yaklaşıyorum. kronik hastalığım olmasa da çoluk çocuk meşguliyetinden ya da masa başı 9-6 iş yüzünden veya yaşın ilerlemesinden giderek stabilleşirdim herhalde. hastalığımın aktif dönemlerinde üzülüyorum. bazen kolumu kaldıramayacak kadar halsiz kalıyorum...o zaman sıkılıyorum biraz.
0
niye ama
(23.09.17)
1) 8 ayı geçti
2)çok korktum ağladım ilaca başlamak istemedim, beni zorla mezara mı koyacaksınız diye doktorlara bağırdım, eve gelince tüm gün hopladım zıpladım çok sağlıklıyım diye. namaza başladım, geceleri kalkıp lütfen ölmeyim diye dua ettim.
3)her gün ilaç kullanmak çok zor ama olsun şükretmeyi öğrendim. oda arkadaşım kalp hastasıydı, ömür boyu çocuk doğurması yasaktı ve 13 tane ilacı vardı. daha duyarlı oldum. ağrısı olan insanları daha çok bağrıma bastım.
4)engel değil hiçbir şeye.
5)her akşam saat 8'de ilacımı alırken üzülüyorum.
0
for day to break
(23.09.17)
1. 8 aydır falan.
2. Tanı henüz yok. Şu ana kadar göründüğüm doktorların hiçbiri bir şey bulamadı. Strestendir kafaya takma falan gibi sikko tavsiyeler alıyorum çoğundan. En boktan kısmı da bu. En azından geçmeyecek bile olsa adını koyabildiğim bir rahatsızlık olsa baş etmesi daha kolay olurdu gibi geliyor.
3. Hayat kalitemi ciddi ölçüde etkiliyor. Sanırım ciddi bir depresyona girdim bu yüzden.
4. Genel olarak olmuyor aslında. Sadece çok sevdiğim ağırlık çalışmalarıma engel oluyor çünkü eğer psikolojik değilse antrenman sonrası durumum biraz kötüleşiyor.
5. Canımı çok sıkıyor. Ruh halimi çok kötü etkiliyor. Özellikle ilk 1-2 ay çok korkunç durumdaydım, şimdi biraz daha kabullendim gibi. Arada sırada baş edeyim, mücadele edeyim diye motivasyonla doluyorum. Bazen de niye çekiyorum, intihar edip kurtulayum diye düşünüyorum. İkincisi daha ağır basıyor. Ruh halimi mahvetti ama.
0
bugunku antremanda goz dolduran futbolcu
(23.09.17)
evet
5 sene olacak
ataklarla giden bişey o yüzden çok etkilemiyor
gebelikte sıkıntılı olabilir
pek sıkmıyorum açıkçası
0
shotgunwoman
(23.09.17)
7 senedir
bununla nasıl başa çıkacagımı düşündüm
%50
evet engel oluyor, olacak
su sıralar haddinden fazla üzülüyorum
0
en_birinci
(23.09.17)
1- 16 sene
2- hiç birşey
3- çok fazla etkiledi ve etkiliyor.
4- engel olduğunu düşünüyorum ve engel oluyor zaten.
5- sıklıkla.

juvenil romatoid artrit var.
0
sutlu nescafe
(23.09.17)
1- Yaklaşık 15 yıldır.
2- Kahroldum. Yatağa kendimi yüz üstü atıp saatlerce ağladım. Hastalığın geçme umudu kronik olduğunu öğrendiğimde tamamen yok oldu zira.
3- Tahmin edebileceğin en üst şiddette etkiliyor hayatımı.
4- Evet. Bu hastalık benim hayatımı güzel ve kaliteli bir biçimde geçirmemdeki en büyük engel.
5- Her saniyem üzülmekle geçiyor. Bu şekilde yaşamaktansa hiç doğmamış olmayı dilerdim. Biraz cesaretim olsa intihar edip kurtulurdum tümden.
0
i m cool with that
(23.09.17)
1- doğuştan
2- küçüktüm çok anlamamıştım
3- küçükken günlük hayatımı oldukça etkiliyordu özellikle belirli dönemlerde. tedavi olduktan sonra ciddi bir sorun yaşamadım.
4- alacağım kararlarda etkisi olmuyor, olacağını da sanmam.
5- tedavi sürecinde canımı sıkıyordu. başarılı bir tedaviden sonra boşuna üzülmüşüm dedim.
0
derdi dertsizlik olan adam
(24.09.17)
2 yıl olacak nerdeyse
Derecesiz üzüldüm. Kendimi mutant bir süpergüç olarak görüyordum. Yıkıldı.
Büyük kararlarımı etkiledi. Mesleğimde alan seçimimi buna göre yaptım. Evlilik iyice zorlaştı. Sigara gibi küçük ayrıntıların yasak olmasını önemsemiyorum.

İyi yönleri: alanımdan çok memnunum. Stressiz bir yaşantıyı önermeselerdi nick uyumlu yaşantım olacaktı. Arada tek bir sızı şeklinde üzülsem de anlık bir şey. Karşı cinse güvensizliğim vardı. Hastalık bana bir turnusol oldu. Ak göt kara göt hastalığımı söyledikten sonra ortaya çıkar en azından.

Stressiz yaşantı, içimde bir şey tutmamamı sağladı. Bam bam bam. Bazen şükredesim geliyor, ilahi bir el beni sarsmış da kendime getirmiş gibi.

Yapmak istediğim bir şey yok. Varsa da ya yukarıda dediklerimdir, başka varsa unuttum. 2 yıldır hayalim yok. Hayat ne getiriyorsa onu yaşıyorum. Kalender bir insan oldum biraz.

Sadece şu iğneler olmasaydı. Bir de umarım kimseye muhtaç olmadan ölür giderim.
0
fallopian
(24.09.17)
(14)

araştırma görevlisi alımında torpil/kanaat var mı?

lampetia
merhaba, istanbul'da bir vakıf üniversitesine araştırma görevlisi olarak başvurmayı düşünüyorum. önceki yıllara baktığımda değerlendirme ales, yds, not ortalaması bir de bilim sınavının ortalaması alınarak gerçekleştirilmiş. yine önceki yıllara baktığımda bilim sınavından düşük puan alsam bile çok
merhaba, istanbul'da bir vakıf üniversitesine araştırma görevlisi olarak başvurmayı düşünüyorum. önceki yıllara baktığımda değerlendirme ales, yds, not ortalaması bir de bilim sınavının ortalaması alınarak gerçekleştirilmiş. yine önceki yıllara baktığımda bilim sınavından düşük puan alsam bile çok rahat girebilirmişim gibi geliyor.

şimdi benim sorum şu; ben basvurduğum alandan farklı bir alanda y.l yapıyorum ama y.l şartı aramadıkları için basvurmamda sıkıntı yok. lisans alanım tam olarak uyuyor çünkü. diyelim ki aynı kadroya doktora yapan biri basvurdu, y.l. da aynı alandan yani kağıt üstünde benden daha uygun bir aday ama ales'i yds'si düşük.

bu durumda istemeseler de beni almak zorundalar mı? mülakat olmadığı için çok zor geliyor ama kişisel bi kanaat durumu yaratıp beni eleyebilirler mi? süreci bilenler aydınlatırsa çok sevinirim.
0
lampetia
(21.09.17)
torpil olabilir de olmayabilir de.
Tamamen o hocanın insiyatifine bağlı sana "0" verip başkasını da alabilirler yada gerçekten tarafsız davranıp hak edeni de alabilirler.

O gün sadece sen gelip seni almak zorunda da kalabilirler.

Kısaca başvur ve sınava git.
0
basond
(21.09.17)
2017 akademisinde çoğu kadro kişiye özel açılıyor.
0
goodz
(21.09.17)
@basond açık açık böyle bişey yapabilirler mi ki :(
0
🌸lampetia
(21.09.17)
@lampetia yakın çevrem akademisyen dolayısı ile açık açık bu işler yapılıyor, bazende yapılmıyor hocaya bağlı işte.
0
basond
(21.09.17)
vakıf üniversiteleri, rektörün babasının çiftliği değilse (mesela bkz. THK üniversitesi) genelde işine yarayacak adam alır, en azından almaya çalışır az buçuk şirket mantığı var. devlet üniversitesinde kişiye özel ilansa unut, değilse ihtimal olabilir.
0
niye ama
(21.09.17)
bir mülakat durumu yoksa istenen puan türlerinden ortalama alınıyor. sıralama belirleniyor. ilk sıradaki alınıyor.
aksi bir durum yaşanması ihtimal dahilinde değil.
0
brakgn
(21.09.17)
soruya tam cevap olmayacak ama bakış açısı katması bakımından bir değeri olabilir; şimdi adını net anımsamıyorum ama sanırım recep tayyip erdoğan üniversitesiydi; öğretim elemanı ilanında bile ilana alınacak kişilerin ismini yazmışlardı galiba.

yani üniversitede siyaset aktif olduğu için torpilin kralı var. özel sektörde daha az torpil vardır üniversiteden.

bu arada olayın haberini buldum;
www.ensonhaber.com
0
mete kudur
(21.09.17)
Devlet ise kimi alacağı bellidir. Vakıfsa da oraya ne yazarsa yazsın, zira herşeyi yazamıyorlar, aradığı profil ve ayrıntılar bellidir. Bu nedenle projeye, çalışma konusuna uyan ve proje oluşturup para getirebilecek birisi var ise direk alırlar net.
0
cursor
(21.09.17)
kişiye özel ilan öğretim görevlisi ilanında olabilir. araştırma görevlisi alımlarında ales, yds ve not yüksekse, bilim sınavını da iyi geçmişse engelleyemezsin. Şahsen 90 lık bilim sınavı kağıdıma 40 verilse hakkımı aramak için her türlü hukuki yola başvururum. Kısaca çok iyisen engelleyemezler.
0
empedokles
(21.09.17)
abim bu bahsettiğin durumlardan devlet üniversitelerinde elendi, belgede sahtecilik yapılarak önüne engel kondu. vakıf konusunu bilmiyorum.
0
Apocalypse
(21.09.17)
Bir de kastedilen kişiye özellik nedir ? yayın, tez konusu vb şartlar ekleyemiyorsun. İş deneyimi ekleyemiyorsun. Şu alanda yüksek lisans, şu alanda doktora yapıyor olmak tarzı şartlar oluyor. Bunlar herkese aynı.
0
empedokles
(21.09.17)
@empedokles, nasıl herkese aynı? alım şartı olarak belirttikleri şey alınacak adamın tezinin başlığı oluyor neredeyse. örnekleri araştırırsan ne demek istediğimizi anlarsın.
0
zgrydn
(21.09.17)
dostum git, bölüm başkanı ile konuş. az buçuk sana sinyal verecektir kafalarında biri mi var yoksa herkese açık bir sınav mı yapıyorlar. bir de zaten ben ar gör olacam diyen adamın bence önceden gidip bölüm başkanı ile tanışmasında fayda vardır. hiç tanımayıp sadece kağıdını gördüğüm birindense, 5 dakikalığına bile olsa az buçuk oturmasını kalkmasını konuşmasını tipini bildiğim birini almayı tercih ederim ben. hele kendini iyi ifade edersen, amacını, çalışma prensiplerini ve çalışma konunu iyi anlatırsan torpilli biri yoksa öne bile geçebilirsin.

sana 3 örnek vereyim:
1. benim de başvurduğum sınava, şu alınacak diye isim veriliyor. ama adamın niyeti kadroyu alıp kapağı yurt dışına atmak. her şeyi ayarlamışlar ve açık açık söylemişler de zaten dekanlığa. sınava 2 aday olarak giriyoruz. o adamı almamak için benim 100lük kağıdımı yakıp ikimizi de başarısız ilan ettiler. eleman gitti başka bir okula girdi, bir kaç ay sonra sınav yeniden yapıldı.

2. arkadaşım vakıfa başvurdu. kızın ales, yds, not ortalaması vs her şeyi 90 üstü. diğer başvuran aday ortalama, barajı anca geçiyor. bizim kıza mülakatta 05 puan verip, diğer kıza 100 verdiler ve o kız küsürat farkıyla birinci olup işe girdi. (gerçi iyi ki de öyle olmuş, o üniversite malum sebeplerden kapandı ve kız da ihraç edildi şimdi sürünüyor)

3. dandikten bir yar doç aldırmak için aklına gelebilecek en en en en büyük isim bizzat rektörü arayıp o kişiye özel ilan çıkarttı.

sen ağzınla kuş tutsan kafalarında birisi varsa kılıfını bulur onu alırlar. ve maalesef bu sadece ar görlük için değil, yard doçluktan, doçentlik jürisinden kimlerin geçeceğine kadar akademinin her aşamasında bu böyle.

umudunu kırma, başvur sınava gir, kazanamazsan bile sınav ortamını görmüş olursun.
0
halanne
(21.09.17)
İçeriden bildiriyorum; evet.
0
kayranin kedisi
(21.09.17)
(8)

2006 öncesi lise okumuş hatta anadolu-öğretmen ve fen lisesi okumuş olanlar

blue eyes white dragon
malum bu zamanlarda en popüler okullar bunlardı. hatta o zamanların anadolu liseleri bile şimdiki teog kılavuzlarında fark ediliyor. kalitelisi zaten belli oluyor ama en düşük puanlıları bile hala popüler gibi.ben kazanamadım lgs'yi yalan yok, gittim ilçemdeki-ilçemin adıyla anılan lisede okudum- k
malum bu zamanlarda en popüler okullar bunlardı. hatta o zamanların anadolu liseleri bile şimdiki teog kılavuzlarında fark ediliyor. kalitelisi zaten belli oluyor ama en düşük puanlıları bile hala popüler gibi.

ben kazanamadım lgs'yi yalan yok, gittim ilçemdeki-ilçemin adıyla anılan lisede okudum- kimse bize oğlum hayatını değiştirecek bir sınav bu demedi. ben de o zamanın en popüler kitabı olan kırmızı renkli tüm dersler kitabından sorular çözerdim. neyse işte. malum artık teog anneleri falan diye bir şeyler var. baya dert ediyor insanlar.

ben dert etmediğimden/ edemediğimden sizlere soruyorum. kazanan insanlar bilinçli olanlardır belki bilinçli olup kazanamayanlar da olabilir diye okumuş olanları soruyorum.
0
blue eyes white dragon
(20.09.17)
soru ne pampa ?

bilinçli olup olmamak mı ? ben 94 ilkokul 5. sınıf sonrası anadolu lisesine girdim o zamanlar sadece il merkezlerinde 1 tane anadolu lisesi vardı ve her şehirde yoktu . ben anadolunun küçük bir ilçesinde okuyordum .. mahrumiyet bölgesi hala da.

ankara istanbul izmir veya kendi şehrinde varsa orayı seçebiliyordun . bana sınavdan bir gün önce yarın sınava gireceksin dediler , sınav günü erken kalkıp 3.5 saat yol giderek sınava gittim girdim bunun dışında bir şey yapmadım .

fen lisesi için yalan yok son yıl bizi ücretsiz dersaneye aldılar . o zaman çalıştık dersane sınavları ile herkes kadar. bunun dışında öyle 3 5 yıl öncesi çalışma filan yoktu .. son yıl bile gidilirse sadece dersaneye gidilirdi ki onunda yarısından fazlası kahvede okey batak bilardo oynamakla geçmiştir. aylık sınavlara girip çıkardık..

hatta şöyle söyleyeyim yaşadığım şehirdeki fen lisesini değil de farklı bir şehirdeki fen lisesi kazandığım için gitmek istemedim okuduğum anadolu lisesi daha iyiydi ordan . sonra yaşadığım şehirdekine yedekten girmiştim .

stress filan hak getire , nerde itlik pustluk var onun peşinde koşuyorduk ..

okuduğum anadolu lisesinde 100 kişilik dönemin 60'i benimle birlikte aynı fen lisesine geldi . bu işler öyle çok süprizlerle olabilecek şeyler değil , anne babalar çok anlam yüklüyor günümüzde çocuklara . çocuk neyse zaten belli ediyor kendisini.

bahsettiğimiz şeyler türkçesi 5 çok zeki oğlumuz , ingilizceden hep pekiyi alıyo olayları değil .. bu kapasitedeki çocuklar için stres yada süprizlere pek yer yok .

o yüzden her yıl öss birincisi ile konuşma yapıldığında öyle çok çalışmadım günde 3 saat filan diye cevap veriyorlar..
0
kennym
(20.09.17)
soru ne anlayamadım.
0
sta
(20.09.17)
bu kadar stres altında mıydınız? günümüzde malum baya stres altında oldukları dile getiriliyor.

özür dilerim soruyu unutmuşum.
0
🌸blue eyes white dragon
(20.09.17)
1996-2000 anadolu, 2000-02 arası da fen lisesi okudum. açıkcası hiç öyle stres altında olmadım, belki de benim rahatlığımdan diyelim. ama o dönemde de öyle stres yapanlar vardı tabi ki
0
re noreno
(20.09.17)
ailemin bana kurduğu bir baskı yoktu, ben de rahat bir tip olduğum için stresten ölmedim ama ortada kazanılması gereken bir sınav olduğunun bilincindeydim. ama üniversite dönemindeki kadar bilinçli olduğumu söyleyemem, o kadar kassaydım daha iyi bir okulda okurdum. 8. sınıfta dershaneye gittim sadece, 7. sınıfta deneme testlerine başlamıştım. hiçbir zaman çok çalışkan olmadım ama yapmam gerekenleri yapan bir öğrenciydim, bu sebeple anadolu lisesi kazandım ama potansiyelimin altında kaldığımı söyleyebilirim. bunu nereden biliyorum, daha bilinçli bir halde hazırlandığım öss'de daha büyük bir atılım yaptım, lgs'ye hazırlanırken bu bilinçte olsaydım muhtemelen daha başarılı bir lisede okuyabilirdim.

burada ince bir çizgi var; çocuğu o yaşta strese sokmak vs. sınavın önemini iyice kavramasını sağlamak. bence çocuğun o yaşta bu kadar "farkında" olması, bunun için strese girmesi insani bir şey değil. tabii kimse keyfinden bu strese sokmuyor çocuğunu, zorunluluk hali var. belki de bunu çözmek lazım, yani liseler arasındaki farkları minimum düzeye indirmek lazım ki o çocuğun geleceğinin şekillenmesi bu kadar erken bir zamanda gerçekleşmesin. bu açıdan düz liselerin kaldırılıp hepsinin anadolu lisesi yapılmasını olumlu karşılamıştım(en basitinden haftalık ingilizce ders saatinin artması açısından faydalı) ama o standartların hepsi yeterince oturtulamadı.
0
Bruce
(20.09.17)
ben ondan biraz daha önce anadolu lisesini okudum ki, benim okuduğum dönemi de iyi dönemlerden sayamayız esasında; anadolu lisesi efsanelerinin son dönemiydi. dersler artık türkçe mi verilsin öss de türkçe soruluyor tartışmaları başlamıştı benim dönemimde.

Eskiden anadolu-fen liselerinde öğretmen olmak için sınav yapılıyormuş biz öyle duymuştuk ve en az 5 yıllık da öğretmen olmak gerekiyormuş. yani yeni öğretmen atamaları gerçekleşmez bu yüzden de tecrübeli eğitimcilerle çalışma fırsatınız olurdu. keza dersler ingilizce anlatıldığı için de ingilizce bilen öğretmenlerden (-ki tamamı öğretmenlik mezunu değildi, aksine odtü gibi okulların fizik bölümünü bitirmiş adam formasyonla öğretmen olup o anlatırdı fizik dersini misalen) oldukları için ufukları da biraz daha geniş oluyordu (dilin bakış açısına çok büyük bir katkısı var)

Ancak anadolu lisesi stresi ilkokul 3'de başlardı o zamanlar ailelerde. çünkü anadolu lisesi demek yekten iyi bir üniversite demekti. Bizim hocamızın anlattığı kendi hayatı misalen şöyleydi (bize o hatayı yapmayın diye anlattı)

demişti ki kendileri; ben okurken inşaat mühendisi olmak istiyordum, ancak bizim sınıf karar aldı hepimiz elektrik-elektronik mühendisi olalım ayrılmayalım diye, çocukluktan salaklık ettik bütün sınıf elektrik elektronik mühendisliğinde birleştik neredeyse, bizim için üniversite de lise gibi geçti (yani şöyle düşünün bu adam 12 yaşından itibaren sürekli bu heriflerle okumuş üniversite dahil; en az 13 yıl demek oluyor bu da; arkadaşlığı düşünün.)
sonra mezun olunca mesleğin bana göre olmadığını farkettim ve yapamadım beceremedim başarılı olamadım ve sevdiğim, seveceğimi düşündüğüm bu işi yapıyorum. siz de seveceğiniz işi yapın bu hayatta aileden bile daha önemli olan tek şey yapacağınız iş...

derdi, kendisinin bahsini ettiği elektrik elektronik mühendisliği odtü bu arada, keza ankara anadolu lisesi o zamanki mezun olduğu okul da. ve başarılı olamadığım iş dediği işten aldığı cep numarası bile ''lan acaba böyle bir numara var mıdır?'' diye aranan bir cep numarasıydı. yani başarılı olamadığı doğru değildi ancak mutlu olamadığı doğruydu.

bunu anlatma sebebin anadolu liselerinin eğitimleri benden daha önce yani bu senin bahsini ettiğin tarihten çok daha önce çok çok çok iyiymiş, sonra sözlük misali günden güne nesille birlikte bozmuş.

Ama bu iyilik fikri büyüklerimizden bize öyle empoze edildi ki; ben 3. sınıfta dershane denemesine girdiğimi çok net hatırlıyorum. ankara arı dershanesi. o zamanlar 3. sınıfta bile dershaneye gitmek için paranızın olması yetmez üstüne bir de dershane sınavını kazanmanız gerekiyordu. şimdinin robert koleji mantığı gibi.
0
mete kudur
(20.09.17)
Güzel bir ilimizin küçük bir ilçesinin parlak çocuklarındandım ortaokulda. Benim gibi olan kişilerin üstüne çok düşerlerdi. Annelerimiz bizden çok hırs yapıyorlardı. Benimki x bin soru çözdü, şu kadar net yapıyor filan. Çıldırmışlardı.

Ben hırs yapmazdım, ders dinleyip ödevleri yapardım. Buna rağmen hala bile o LGS'nin son 15 dakikası kadar stresli bir sınav anı yaşamadım. Önümde açık 2 sayfadaki bütün boşları aynı anda yapmaya çalıştım. İyice elim ayağıma dolaştı. Çok kötüydü benim için. Sonra o ilin fen lisesini kazandım. Meğer son 15 dakikaya kadar yaptıklarım yetiyormuş. Bir daha da sınavlarda stres yapmadım.

Bu arada o fen lisesine gitmedim. Liseye gitmişim ama fen lisesinde sadece sayısal alan olduğundan haberim yok. Bu kadar da şuursuzdum. Sayısal seçmemek için iyi bi Anadolu lisesine gittim. Sonra anamlar orda da sayısal seçtirdiler.
0
fallopian
(20.09.17)
94 anadolu lisesi
98 fen lisesi
stres faktörleri değişik. benim için burslu kazanmak dışında okuma seçeneği olmadığı için bende belli bir sorumluluk ve bi derece stres vardı. ilkokuldan itibaren bütün sınavlarda derece yaptım -giderek iyileşti derecem ama ilk 3e giremedim ÖSSde.
ama mesela ne özel ders aldım, (hep burslu okuduğum için dersanelere de hep ücretsiz gittim zaten değilse gidemezdim), ne yazın oturup ders çalıştım. 2 ayrı dersaneye gidenler filan vardı, çünkü birinin matematikçisi birinin fizikçisi iyiydi filan. ben o kadar sistemli bir öğrenci değildim (hatta bilkentin COPE sınavı için hazırlık kursu olduğunu sınava 15 gün kala öğrendim, zaten param yoktu ve cenazemiz vardı, hiç hazırlanamadan girdim- geçtim gerçi - ama baya hazırlanan vardı gel gelelim şimdiki gibi abartı replikler sanki sınava bir kendisi giriyormuş tripleri yoktu kimsede). annem ilkokul mezunu bir kadın, dua eder yemek yapardı :) hırs yapacak bir şeysi yoktu. çok şükür illa tıp/hukuk okuyacaksın demedi. istediğim bölümü okudum. şimdi veliler 7/24 çocuğun hayatında. annem benim okulumun önünden geçmemiştir ilkokuldan sonra. ilkokulda da aynı sokaktaydı okul, beslenmeyi evden getiriyordu küçük kardeşimle gezerekten yoksa yine ne yapsın kadın okulda? "mutlaka okunacak" mottosu vardı ama annem 1 gün olsun "kaç soru çözdün" dememiştir. zaten çalışkandım. annem kapı kapı gezmezdi, hep evdeydi, evde ne yaptığımızdan cam gibi %100 haberi vardı. sormasına gerek yoktu bal gibi her şeyi biliyordu zaten. babam annemden daha stresliydi o da maddi konulardan.
şimdiki gibi anksiyete bozuluğuyla ilaç yazdırıp mala bağlamış tipler de değildik. şımarık çocuk da azdı. vardı ama azdı- ve genelde daha yüksek sosyo ekonomik düzeylerden çocuklardı, fakirin çocuğunun depresyona girecek vakti olmuyordu zaar. eğitimim için tüm öğretmenlerine tekrar teşekkür ediyorum. çocuğum olsa da senede 50 bin lira versem benim aldığım eğitimi alamaz artık bu ülkede.
anadolu lisemiz baya güzeldi bizim, dereceli çok öğrenci vardı, bilinçli de çok kişi vardı ama stres yönetimi iyiydi kimse b.kunu çıkarmıyordu. ankarada fen lisesi ortamı stres bakımından daha kötüydü.
0
niye ama
(20.09.17)
(11)

millet parayı nerden buluyor

black mamba
herkes mi zengin? sosyal medyayla daha da görünür oluyor. geçende de başlık vardı sözlükte aylardır tatil yapanlar diye. gerçekten böyle bir kitle var. adam 6 aydır tatilde. ya da böyle sanatla falan uğraşan ama pek para kazanmayan insanlar var. böyle alternatif müzik yapıyorlar ama para kazanmaları
herkes mi zengin? sosyal medyayla daha da görünür oluyor. geçende de başlık vardı sözlükte aylardır tatil yapanlar diye. gerçekten böyle bir kitle var. adam 6 aydır tatilde. ya da böyle sanatla falan uğraşan ama pek para kazanmayan insanlar var. böyle alternatif müzik yapıyorlar ama para kazanmaları zor. 30 yaşındalar ve gayet ortalama üstü hayat sürüyorlar. böyle alakasız bir iş yapıyorlar ama yaşadıkları hayat bambaşka. genel konuştum tabii. gayrimenkul zengini başka şirket sahibi başka. ancak millet nasıl zengin oluyor böyle?
0
black mamba
(15.09.17)
parayla imanın kimde olduğu belli olmaz demiş eskiler. o görüntülere itibar etme.
0
Frederick Co
(15.09.17)
Çoğu kira yiyen tipler onların. 150 bin kira geliri olan insan tanıyorum, bütün gün sporda, alışverişte.Yazın zaten full alaçatıdaydı.Abisinin orda dükkanı var,hobi olarak gider bazen kasada durur. Bu tarz insanlar genelde onlar.Alternatif müzik, sanatla uğraşma vs tamamen hobilere yönelik, para kaygıları yok.
0
maria puder
(15.09.17)
Benim aylardır tatilde olan arkadaşlarım genelde işsiz. Onun bunun yanında, aile yazlığında falan takılıyorlar. Bence tatil paradan çok vakit meselesi.
0
manuel mandalina
(15.09.17)
Eş parası yiyen de çok var. Onların da en büyük aktivitesi kombin bakım instagram, snapchat.
0
mobydick
(15.09.17)
Sadece makarna, pilav yeyip, 5 kişi aynı evde kalıp bunu yapanları tanıyorum. Hayatım ne kadar mükkemmel diye gösteriş yapıp bok gibi bir hayat yaşıyorlar.

Aile, koca parası yiyenleri de var.
0
empedokles
(15.09.17)
zengin degil yasamasini biliyor
0
lithu
(15.09.17)
işsiz olup 6 ay tatil yapan epey çok
ama tabi adamın aman işe gireyim gibi bir derdi de yok zira babası zamanında evini almış, bi tane de kiraya vermiş (en kötü) veya buna benzer bi garanti geliri var, ufak tefek işler de yapıyor, misal komisyon alıyor, organizasyon yapıyor filan. gidip maaşlı çalışıp 5-5.5 gün çalışacağıma (ki süper okul mezunu da değil bunlar genelde) 3-5 bin bi maaş alacağıma onu da senede 2 hafta tatil yapmaya harcayacağıma diyor, haftada 3-5 saat çalışırım, bana kalan 1-2 bin lira para olur, mis gibi de yerim. yeri geliyor daha büyük işler bağlıyor daha büyük paralar kalıyor onunla zaten araba filan değiştiriyor :)
diyeceksin şimdi o adam bir nevi ticaret yapıyor zaten...tam olarak öyle de değil. bu hayat tarzının bir getirisi tamamen. tüm gün gezen, ortamlarda takılan adam, acayip de çevre ediniyor. tüm gün muhabbet edince biri diyor ki "ya bana şöyle bir şey/hizmet vs" lazım. Ya da yine bu ortamların adamları genelde zora gelemedikleri, uğraşmadıkları için biraz bilen ve ağzı laf yapan adam bunlardan güzel para kazanıyor.
Bunun dışında çeşitli alternatifler var.Sanatçıyım diye takılanların da garanti gelirleri oluyor genelde. Babasından kalan emekli maaşını yemek için sevgilisiyle evlenmeyen kızlar var, ev de birinin babasından kalma, 42 yaşında emekli olmuş babası, 30 sene maaş almış, ölmüş, kız da 30 yaşında şimdi mesela 40 sene böyle maaş yemeyi düşünüyor gibi.
bi de bunların sosyal medyada öyle cool takıldıklarına bakma, 3 kuruşun hesabını yapanları da çok. yılın belli dönemi muğlada yaşıyorum ben de geziyorum vakit buldukça (ama hiç sosyal medya paylaşımım yok) saatte 1500 paylaşım yapıp otostoptan başka ulaşım kullanmayan, mecbur kalıp dolmuşa binince, cüzdanının el değmemiş dehlizlerinden 40 kere katlanmış bir 10 lirayı güç bela eli titreyerek veren arkadaşlar var. yahut öyle kızlar var ki hangi gece hangi adama yıksa hesabı diye hafta başı çetele çıkarıyor, plan program yapıyor.
0
niye ama
(15.09.17)
gördğün sadece bir kare fotoğraf müdür.
çok da şeetmemek lazım bence. onların da amacı zaten bunu konuşturmak. adam naapsın, bir yıl boyunca yapamadığını bir kare fotoğraf ile yıl boyunca anlattırıyor.
üstelik şu da var: gerçekte o karede görünen şeyleri yapıp yapmadığını da bilemiyoruz. yani oradan geçiyor mu? veya birine rica mı etti içkinlen bi poz verebilir miyim diye? vs.
0
fempusay
(15.09.17)
yok sadece tatil değil. az paraya da gezilir sonuçta. ama belli bir yaşı geçip hala öğrenci gibi takılıp zengin gibi yaşayan insanları kastediyorum. adamın tek işi müzik mesela. böyle az ünlü müzisyen çok. adam müzikten para kazanıyor olamaz. ama rahat rahat yaşıyor. ya da şu belli başlı youtuberlar falan. adam/kadın kaç yaşında takılıyor öyle ama para nerden geliyor? bir de sadece gezen bir kitle var. bunlar maaşlı çalışan birinin yapabileceği şeyler değil. adam mesela tüm festivallere gidiyor. bordrolu insanın toplam tatili belli. işsiz olsa parası yetmez, çalışıyor olsa zamanı olmaz. sadece sosyal medyaya bakmıyorum. kimini uzaktan tanıyorum ama ayıp olmasın diye soramıyorum da :D


tabii biraz genel bir soru oldu. yani şeyma subaşı da bu kategoriye girer 3 bin lira kira geliri olan adam da. ama bambaşka hayatlar.
0
🌸black mamba
(15.09.17)
Senin dediğin kira geliriyle bu işi döndüren adamla bordrolunun temel farkı, ilkinin rahat bi tip olması. Gelecek kaygın yoksa ya da garantici bi tip değilsen ve de raadsan, cebinde kuruş olmasa bile gayet güzel gezip tozarsın millete yancı ola ola. Garantici tipsen, cebindeki paranla bile gezmek kaygılandırır insanı.

Bi de tik at ya, bu nedir?
0
manuel mandalina
(15.09.17)
aynen maaşlı çalışan olamaz bu insanlar. işi bıraksa geri dönemezler. ki zaten çalışmıyorlar :D ifşa etmek olmasa söylerdim de ayıp olur. mesela bir arkadaş vardı uzaktan. geçenlerde bir tatil yöresinden ev kiralamış. amaç da şu arada kafasını dinlemek için kaçmak istiyor. lüks bak. kiraladığı evi birçok insan oturmak için bile kiralayamaz. ama ailesinin şirketi vs. falan var sanırım. 35 yaşında sürekli goy goy yapıyor.
0
🌸black mamba
(15.09.17)
(12)

Doğu veya Güneydoğu'da en yaşanılası şehir

her seye atarlanan adam
Artık İstanbul'dan bıktığım için seneye Doğu veya Güneydoğu'ya tayinimi isteyeceğim. Sizce hangi şehre tayinimi isteyebilirim? Gece hayatı falan olmayan biriyim. İnsanları iyi olsun yeterli.(Cinsiyet erkek, yaş 23, medeni durum bekar)
Artık İstanbul'dan bıktığım için seneye Doğu veya Güneydoğu'ya tayinimi isteyeceğim. Sizce hangi şehre tayinimi isteyebilirim? Gece hayatı falan olmayan biriyim. İnsanları iyi olsun yeterli.
(Cinsiyet erkek, yaş 23, medeni durum bekar)
0
her seye atarlanan adam
(08.09.17)
elazığ için hiç iyi şeyler duymuyorum. tunceli için de iyi şeyler duyuyorum. ikisi hakkında da sadece başkalarının yalancısıyım.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(08.09.17)
Kars. 15 gün kadar kaldım. Çok sakin bir şehir. Kafanı dinlersin. Erzurum'a da yakın, Artvin'e de.
0
dissendium
(08.09.17)
Gaziantep derdim ama suriyeliler berbat etti. Kars diyorum kafanı dinlersin.
0
komando kani var bende
(08.09.17)
elazığ doğuda olup en milliyetçi yobaz takılan şehirlerden biridir (bildiğimiz türk milliyetçiliği) zazası ayrı, türkü ayrı enterasan şehirlerden birisi :) elazığa gideceğime ben erzincana giderdim. erzincan insanı elazığa bin filan basar. iklim olarak: elazığ- erzincan malatya ve ığdır bölgenin genelinden ayrılır buralar ılımandır etraflarına göre.
tunceli okuma yazma oranı yüksek, medeni insanların olduğu bir yer ama bildiğin terör bölgesi ne gerek var? ayrıca alevi (yanlış anlama önleme giris: en yakın arkdaşlarım alevi, krallar gibi de ağırlarlar) ama bilmeyene ters gelebilir.
Kars için şu kadarını söyleyeyim, örtülü, muhafazakar, öğretmen (yılın yarısında yatmaya alışkın) kuzenim kars selimden antep oğuzeline tayin istedi. zira o bile sıkılmış.
merkezlerde olacaksa
devam: merkezlerde olamayacaksa ilçe dağ başı mıdır merkeze 5-10 km midir, askeri bölge midir, sürekli operasyon mu olur, yoksa mesire yeri midir filan gibi şeylere bakmak lazım.
0
niye ama
(08.09.17)
doğu ve güneydoğu'da yaşadın mı, yani istediğin yerin orası olduğundan emin misin? nerede doğup büyüdün mesela? istanbul'da yaşarken "basıp gitmek" fikri benim de çok hoşuma gidiyordu ama batı'da büyüdüysen anadolu'da kolay kolay tutunamazsın. gece hayatı mesele değil. o insanların kafa yapıları, eğitim düzeyleri vs. büyük ölçüde seninkinden farklı olacak. bunu anadolu, doğu insanını küçümsemek için söylemiyorum. sadece başka bir dünyaya gideceğin aklında bulunsun.

ben senin gibi düşünüyordum, ankara'ya yerleştim. değerlendirecek kadar çok yaşamadım ama şu an için gayet mutluyum, iş-okul için istanbul denen sikindirik yere dönmek zorunda olmamak süper bir his. büyük şehir olmasın diyorsan da bence ege'ye tayin iste. aydın, manisa ya da ne bileyim hatta marmara'da çanakkale falan.

illa doğu diyorsan o tarafta bir şehrin diğerinden olumlu ya da olumsuz anlamda ayrılacağını zannetmiyorum, hepsi aşağı yukarı aynı kafada.
0
der meister
(08.09.17)
Erzincan
0
motley crue
(08.09.17)
Diyarbakır
0
rojhat
(08.09.17)
Gaziantep derdim aslında da senin aradığın antep'te yok bence. Hem suriyeliler bozdu hadi bunu kenara koyalım, antep'lilerle kaynaşayım desen yerlisinin eşi dostu çok oluyor, çevre zor edinirsin. Yerliler dışındakiler de çok gıcık valla zaten 1 milyon 600 bin nüfus içinde 200 bin gerçek antepli varmış. Gerisi baya görgüsüz aşırı doğudan gelmiş insanlar ve suriyeliler. :/

Yok tek tabanca takılayım bana yeter yemek yer, evde otururum dersen o zaman olur.

Mesela samsun falan düşün bence hem deniz var, hem büyük şehir ama çok da büyük değil, hem de insanları hoş diyorlar (duyum). Samsun'lu 2 tane çok sevdiğim arkadaşım var ama insanları iyi diye başkasından duydum, onlar üstünden demiyorum, o bir kriter olamaz tabii :D
0
ekaterina
(08.09.17)
@der meister hiç doğuda yaşamadım. İstanbul'da doğup düyüdüm. Mecburen Doğu veya Güneydoğu'ya gitmek zorundayım. Başka bölgeye tayin isteyemiyorum.

@ekaterina malesef Samsun'a gidemiyorum. Sadece Doğu veya Güneydoğu'da bir il olabilir.
0
🌸her seye atarlanan adam
(08.09.17)
insanları iyidir. selam vermeden geçmezler. yardım ederler. ama içki sevmezler. otobüse bir yaşlı binse o yerine oturana kadar otobüs hareket etmez. gençler orta yaşlılar kalkar yer verir. havalimanı uçak seferleri vardır. fırına tepsi gönderip müthiş yemekler yersin. fırına balcan gönderirsin. müthiş dürümler yersin. gaziantep 1,5 saat, adıyaman 1,5 saat, diyarbakır 2 saat. geniş bilgi için ulaşabilirsin.

ve o şehir... Şanlıurfa...
0
iddaaci
(08.09.17)
elazığ güzeldir, memleketim. evet koyu muhafazakar bir toplum. bir kadıköy gibi düşünmeyeceksin, tabii ki sosyal yaşamı farklı, gece hayatı yok.

indiğimde toprağını öperim. bir haftadan fazlası sıkar. milliyetçidir; kürdü, zazası da. okuma oranı yüksektir ama öyle bir özgür düşünce, eleştiri filan bekleme. adın solcuya, komüniste, ateiste, aleviye çıkar. evet sıfatlar bunlar!

insanı sıcakkanlıdır. malatya'da da yaşadım, memleketim diye söylemiyorum, elazığ daha bir tatlıdır havasıyla insanıyla. malatya daha gelişmiş ve görece çağdaş.

daha doğuda erzincan ve diyarbakır'a birer kez gittim. urfa ve antep'e de. memleketimi tek geçerim, memleketim olmasaydı da öyle.
0
runagain
(09.09.17)
mardin
tam bir turizm şehri gezmeye doyamazsın
0
devilone
(09.09.17)
(22)

Bence abartmıyorum ama var mı burda bi hatam?

ekaterina
Kuzenim evleniyor da kuaförde saç provası varmış, saat 1'de randevu almış. saat 1'de de geldik. Geldiğimizde tamam birazdan alıcaz dediler, bir sürü de işimiz vardı burdan çıkıp yapacaktık ve 16:30'da olmamız gereken bi yer vardı. 16:20'ye kadar bekledik, 20 geçe gelip sen 4 bucukta bi yerde olucam
Kuzenim evleniyor da kuaförde saç provası varmış, saat 1'de randevu almış. saat 1'de de geldik. Geldiğimizde tamam birazdan alıcaz dediler, bir sürü de işimiz vardı burdan çıkıp yapacaktık ve 16:30'da olmamız gereken bi yer vardı. 16:20'ye kadar bekledik, 20 geçe gelip sen 4 bucukta bi yerde olucam diyordun, git istersen, düğün günü yarım saat önce gel dedi.

Ya bir kusura bakma yok, 3 bucuk saat bekletmişsin ve kusura bakma bile demiyorsun. Ben de sinirlendim madem böyle yetişmesi zordu, randevu vermişiz ama şöyle yapalım diye önceden deseydiniz dedim. Efenim sinirlenmeme ne gerek varmış, insanlık haliymiş, niye sinirleniyormuşum. Bakın dedim bir kusura bakma demediğinize sinirlendim, evet böyle şeyler önemli çünkü. Ben bir sürü işimi erteledim burda beklemek için ve elime bir şey de geçmedi. Olamaz mıymış, sanki provaymış, çok mu önemliymiş. Yarın 12 gelin başı varmış çok yoğunlarmış, sus eka dedim kendime kolay gelsin dedim kapansın diye. Ay demesin mi hepsi sizin gibi olursa işimiz var diye, yani adam hatalı ve ona göre nolcak ki, birisi hatasına tepki de gösteremez çünkü insanlık hali.

Bu ne ya, insanlar neden böyle, bu aralar çok fazla böyle şeylerle karşılaşıyorum ve sürekli kavga ediyormuşum gibi, ben kavgacıymışım gibi davranıyorlar. Abartıyor muyum? Teşekkürler.
0
ekaterina
(08.09.17)
haklısın.

3,5 saat beklemeniz bile hata aslında. hadi olsun da bi saat bekle.
0
elorelia
(08.09.17)
Haklısın.

Milletin nezaketini, iyi niyetini suistimal ediyorlar böyle böyle.
0
secrexv2
(08.09.17)
Bu anlatıma göre siz haklısınız ancak bir de karşı tarafı dinlemek gerek.
0
nedendir bilinmez
(08.09.17)
haklısın. adam üste çıkmaya çalışmış bir de. ben olsam beklemezdim o kadar.
0
orange coffee
(08.09.17)
haklısın, işgüzarlık.
0
veritaslibertas
(08.09.17)
1 saat boş bekledik sonra manikür pedikür işini bitirelim dediler, ondan sonra da 1 bucuk saat bekledik işte. Kuzenim için bekledim ben, adam sinirlenmesin saçımı kötü yapar dedi. Ama gidin demesiyle bi sinirlendim susamadım hele her gelin iyi ki senin gibi değil demesiyle kan beynime sıçradı.
0
🌸ekaterina
(08.09.17)
Kesinlikle haklısın, Ben olsam değiştiririm kuaförü.
0
canbonomobenseno
(08.09.17)
haksız olduğun konu 3,5 saat beklemeniz. işin en büyük ustası değillerse, çekip başka yerde yaptırsaydınız bence. tek yaptıkları gelin başı denen taç/duvak olayını saça takmaktan başka bir işe yaramayan gereksiz şey için 100lerce lira alıp, iş yaptım diye gezinmek olan tip egosu resmen. profesyonellik 0.
0
nawar
(08.09.17)
Haklısın ama çok pasif davranmışsın. Hepsi sizin gibi olursa işimiz var dediğinde o zaman işini yap at kafası, 3,5 saattir ben burada niye oturuyorum demen gerekiyordu.
0
dissendium
(08.09.17)
onu diycek adamin agzini yuzunu kirardim da iyi ki bana dememis.
0
safepassage
(08.09.17)
@dissendium randevu niçin var dedim de işte, işler sarkıyormuş insanlık haliymiş. Madem prova bu kadar önemsiz neden çağırıyorsun, neden başından bugün çok yoğun yetişemez demiyorsun da dedim, saçma sapan şeyler söyleyen bi ego işte.

@nawar kuzenime başka bi kuaföre gidelim parayı ödemediyseniz dedim, yakında iyi kuaför yokmuş... kendisi bilir, ben adım atmam oraya bi daha.
0
🌸ekaterina
(08.09.17)
abartmıyorsun, ben olsam benzer tepkiyi çok daha öncesinde gösterirdim.

insanlar kendi fikirlerini beyan etmek konusunda başarılı olmadıkları için birisi konuştuğunda, şikayet ettiğinde ya da beğendiğini dile getirdiğinde olması gerekenin bu olduğunu kabullenemiyorlar.
0
yaraticinick
(08.09.17)
@ekaterina 3,5 saat içinde İstanbul'da istediğin yere gidebilirsin. Yakın olmasına gerek yok bence. Düğün zamanı paniği olmuş kuzenin. İkna etseydin keşke.
0
nawar
(08.09.17)
Bu ülkede nezaketin, kibarlığın, sevecenliğin, saygının, dürüstlüğün yaşama şansı yok. Malesef böyle naif davranmakla sadece kendi canınızı sıkarsınız.

Halbuki daha 15 dakika sonra yüksek sesle söylenmeye başlayıp, vitesi bir anda arttırsaydınız, sağa sola avazınız çıktığı kadar bağırıp şarlasaydınız, çirkefleşseydiniz, görecektiniz ki sizi bir anda en öne alacaklar, sakinleştirmek için kahveler söylenecek, ağam paşam çekilecekti. Bu ülke bir orman, ve bu ormanda bilimum hayvanat mevcut. Malesef bir işin yapılmasını istiyorsanız, elinize bir sopa alıp, tıpkı davar güder gibi gütmeniz gerekiyor.
0
thracia
(08.09.17)
Yok düğün yerine yakın olması önemli olanmış, bilmiyorum vazgeçmiyor. Benim kendi kuaförüm florya'da dünyalar tatlısı bi insandır, oraya gidelim dedim yoksa. Bu da avcılar pelican mall'de mali kuaför. Ucuz falan da değil gelin başı 600 tl, napıyor sanki topuz yapıp duvak tutturacak dediğin gibi. Hadi bu fixed gelin başı için fiyata bi şey demiyorum da, paranla rezil olduktan sonra ne önemi var ki. Ay iyi ki varsınız tepkisini dile getirebilen insanları hor görmeyen insanlar <3
0
🌸ekaterina
(08.09.17)
amirim izin ver yumruğumla öldüreyim. tabii ki haklısın, hatta bu bir tarafın haklı diğerinin haksız olduğu basit bir tartışma değil; karşı tarafın yaptığı düpedüz hayvanlık. rezillik. okurken sinirlendim resmen. keşke beklemeseydin o kadar. karşılarında insan görünce iyice zıvanadan çıkıyor yamyamlar, kafa atsaydın keşke. tamam sakinim.
0
der meister
(08.09.17)
Ödeme yapmasıysanız başka yer ayarlayın bence bu sorumsuzlarla düğğn günü de boşuna gerilmeyin. İnsanın en mutlu gününün içine edıyolar
0
hernezıkkımsa
(08.09.17)
Haklısın. Beklemeseydin +1 Instagram sayfasına, Facebook sayfasına yaz. Gelmez gelinler. Neyine güvenip de düğüne yarım saat kala gelecekmiş? Beceriksizin biri belki. Ben mezuniyetimde bilmediğim bir yere gitmiştim de boru gibi maşalarım olmuştu. Evlerden ırak.
0
Lim5
(08.09.17)
Yuh , ben olsam cok once ceker giderdim. Hele de randevu verecek o kadar bekletecek, hic isim olmaz. Hayattada o kuafore adimimi atmam bir daha, memlekette kuaforden bol bir sey yok.
0
kassiopeia
(08.09.17)
@lim5 normalde gideceği saatten yarım saat önce gitmeliymiş de haklısın tabii belki o gün beğenmedi, hiçbir türlü olmadı.
0
🌸ekaterina
(08.09.17)
kusura bakma da senin kuzen mal. :)
0
isott
(08.09.17)
valla ben de olsam deliririm, büyük de cıngar çıkar- nasılsa düğün günü değil :P

gelin ben olsam da iptal ederim o randevuyu 3.5 saat bekletmek ne demek, beyin ameliyatına bile dedikleri saatte alıyorlar yahu. kuzenin gibi işte genelde kızlar, aman illa burası alacak derler oranın da g.tü kalkar tabi. 600 lira zaten normal bi fiyat (ankarada 500 lira) nereye gitsen yaparlar o fiyata.
0
niye ama
(08.09.17)
(6)

"Türkiye'nin 99%'u müslümandır" zırvasını kim çıkardı

neil manke
var mı bunu çıkaran belli bir kişi? hangi yavşak uydurdu ve böyle bir sansasyon yarattı merak ediyorum
var mı bunu çıkaran belli bir kişi? hangi yavşak uydurdu ve böyle bir sansasyon yarattı merak ediyorum
0
neil manke
(08.09.17)
ilk uc gun ben de katildim. sonra deist oldum.
0
pgup
(08.09.17)
Mikropları yüzde 99 öldürür gibi bir şey bu. Yüzde 1 içindeyim deyi geç.
0
secrexv2
(08.09.17)
Nüfus müdürlüklerinde, din hanesinde islam yazanların istatistiğini alıp bunu söylüyorlar. Benim önerim şu; Diyanetin yıllık bütçesini nüfusa bölsünler ve kişi başı düşen parayı tespit etsinler (80 tl gibi bir rakamdı sanırım) Ardından da desinler ki; bu para sadece nüfus cüzdanlarının din hanesinde islam yazanlardan kesilecek. Eğer islam yazmıyorsa para iade edilecek. Sonra görelim bakalım bu ülkenin yüzde kaçı müslümanmış.
0
thracia
(08.09.17)
Maalesef @thracia'nın dediği din hanesi ile ilgisi yok. Öyle olsa hristiyanlar, yahudiler ve boş bırakanlar sayesinde rahat geçerdi %1'i. Olay şu bütün Türkiye müslüman demek istiyorlar ama o zaman "ama ben değilim" ya da "ama şu değil" denir diye %1 diyerek güya hesap düzeltiyorlar. Bir başlangıcı yoktur onun. Yav he he de geç.
0
nawar
(08.09.17)
niye zırva olsun ki. istatistik denen bir şey var. sırf bu işle ilgilenen bir kurum da var (tüik). kuruma bile gerek yok. din, nüfus kayıtlarında bile yer alan bir bilgi. yani sadece nüfus idaresi kayıtlarına bakıp müslüman sayısı/toplam nüfus işlemiyle bile elde edilebilir ki bence %99 gerçekçi bir rakam. siz "müslüman değilim, atesitim, deistim, agnostikim" deseniz bile nüfus kayıtlarında "islam" diye yer alıyorsanız o %99'un içindesiniz demektir. gayrimüslimlerin nüfus cüzdanlarında kendi dinleri yazıyor zira. yeni nüfus cüzdanlarında yazmıyor olması, kayıtlarda da yazmıyor olduğu anlamına gelmiyor.

bir ülkenin %99 müslüman olması da anormal bir şey değil. yavşaklıkla ne ilgisi var? anormal olan o %99'un, kalan %1'in de kendi inancına uyması için dayatmaları.

örneklem metoduyla yoldan 100 kişi çevirip nüfus cüzdanlarına baksam en az 99 tanesinde islam yazıyordur. 100 az derseniz 1000 bakalım, 990 tanesinde yine islam yazıyordur. o zaman bu bilgiye zırva diyemeyiz.
0
kibritsuyu
(08.09.17)
bu %99 lafı edilirken din hanesi boş bırakılamıyordu--ki öyle bile olsa arkadaşlar yapmayın etmeyin binde 1 değildir boş bıraktıran.
türkiyede en büyük dini azınlıklar museviler ve ermeniler değeil mi?
kaç ermeni var: (ermenistan vatandaşı olup burada kaçak çalışanlar filan hariç) : 40 ila 76 bin diyor wiki
kaç yahudi var: 150 -200 bin diyor wiki
süryani olsun 20 bin tane, emekli olmuş yerleşmiş ve vatandaşlığa geçmiş avrupalı filan da olsun 100 bin tane, müslümanlığa geçmemiş vatandaş yabancı gelinler de olsun 100 bin tane (çünkü gnnelde müslüman deiyorlar).
bu söylem varken nüfus 60-65 milyondu. %1 600-650 bin kişi yapıyor. yukarıdaki yoplam 450 bile etmedi.
ha evet 2 bin kişi belki sonradan hristiyanlığa geçmiş, din hanesini de değiştirmiştir, belki 5-10 bin kişi hataydaki hristiyan araplar filan vardır. hala göçmemiş ezidiler var. ama bunlar minnacık rakamlar. toplasak işte ancak buluruz 600-650 bini.
neresi zırva?
0
niye ama
(08.09.17)
(5)

Zarrab meselesi- hafıza tazelemece

niye ama
Meseleyi çok ayrıntılı takip ettiğim söylenemez, para miktarların filan hakim değilim.Şunu soracağım- madde madde yazıyorum ki hem sorular açık olsun hem maddelerden birinde yanlışım varsa bilen düzeltsin:1- ABD iran'a amborgo uyguluyordu buna göre altın satmak yasaktı ama gıda filan satılabiliyordu
Meseleyi çok ayrıntılı takip ettiğim söylenemez, para miktarların filan hakim değilim.
Şunu soracağım- madde madde yazıyorum ki hem sorular açık olsun hem maddelerden birinde yanlışım varsa bilen düzeltsin:
1- ABD iran'a amborgo uyguluyordu buna göre altın satmak yasaktı ama gıda filan satılabiliyordu sanırım (ben tıp ürünü satan bir firmada çalışıyodum o zamanlar bize bile ABDli üreticiler irana satmadığımıza dair belge imzalatıyordu ama satıyorduk :P böyle küçük kalemlerde bir yolu bulunuyordu, onu biliyorum. nasıl amborgo bu bilmiyorum)
2- biz doğalgazı iran'dan alıyoruz. senelerdir alıyoruz açık net bu alem biliyor. amborga dışı mıydı doğalgaz? olay neydi doğalgaz satabilir ama karşılığında ancak gıda alabilir gibi bir şart mı vardı? ayrıca iranda doğalgazı satan devlet değil mi yoksa bu aramco gazprom filan gibi şirket oluşumları mı var? doğalgaz parası nasıl olup da şahıs hesaplarına yatabiliyor? yatıyormuş -bugün okuduğuma göre.

3- yine bugün okuduğum kadarıyla doğalgaz parasıyla gıda alınmış gibi göstermişler bir kısım yolsuzluk böyle yapılmış mesela (altın olayı haricinde).şimdi: en büyük sorum şu: doğalgaz petrol vs. en büyük ithal/ihraç kalemleri arasında değil mi? bizim senelik kaç m3 aldığımız buna mukabil ne ödediğimiz devlet sırrı filan mı (bir ara çarşaf çarşaf haberleri oluyordu yok şu kadar fiyat da pahalı anlaşma yapıldı da filan gibi) ki bunu bir şekilde dolaylı dolambaçlı cebe atabileceklerini düşünmüşler. ben mi salağım? yani bir savcı sadece 1 tane soru soracak kaç m3 doğalgaz aldın karşılığında hangi hesaba ne ödedin? buradan bile her şey ortaya çıkmaz mı?
0
niye ama
(08.09.17)
Bakanlığa bağlı şirketler var. Bakanlığın adı: Ministry of Petroleum (MoP)

National Iranian Gas Company (NIGC)

National Iranian Oil Company (NIOC)

Gazprom direkt devlete bağlı değil diye biliyorum.

Şirket varsa zaten tüzel kişilik ortaya çıkıyor. Para aktarma olayları iki kişi arasında olmuyor. Buradaki yolsuzluk dünya çapında. Bir haber sitesi tüm örgütün ilişkilerini bir görselle açıklamıştı. Zarrab bu planın sadece Türkiye ayağı.
0
dissendium
(08.09.17)
Parisin metro ağı gibi bir görsel vardı, biliyorum da ondan bir şey anlamamıştım :)
çok ilkokul düzeyi bir soru aslında
İrandan doğalgaz alıyorsan parasını bu National Iranian Gas Company (NIGC)'ye vermen zorunlu değil mi?
yani 1000 m3 gaz aldın fiyatı da 3000 USD (atıyorum) trink diye o hesaba yatması gerek..amborgo varsa bu işlerin böyle olması gerekmiyor mu en azından? kaç m3 aldığın belli fiyatı belli -doğalgaz bu domates değil ki.
0
🌸niye ama
(08.09.17)
Teorik olarak öyle ama gerçekte öyle değil.

www.ntv.com.tr

Örneğin bu haberde Fransa, İran ile 4,8 milyar dolarlık anlaşma imzalamış. Yani, gazı göndermeden önce şirketler kendi aralarında ödeme planı yapıyorlar. Gazı alırken ya da gazı aldıktan sonra "Ne kadar tuttu?" gibi bir hesaplaşma yapılmıyor. Anlaşmalar üzerinden işler yürüyor çünkü muazzam boyutta bir tüketim var. Ambargo varsa da tamamen gaz almanı engelleyemezler. Sadece kısıtlama getirebilirler. Yoksa zaten coğrafi olarak Türkiye'nin İran ve Rusya haricinde doğalgaz alabileceği bir yer yok. Bu durumda bütün ülkede hayat duramayacağına göre ambargolar delinebiliyor.
0
dissendium
(08.09.17)
e o zaman bu adama niye sövüyor millet? sırf akp ile yakın olduğu için mi? reza'dan bağımsız söylüyorum adam ambargoyu delerek iyi yapmış. iran mı abd mi derseniz ben iran derim.
0
black mamba
(08.09.17)
çok ilgi alanım değil ama benim anladıklarım şunlar:
ambargo şöyle işliyordur: iran doğalgazı türkiyeye belli bir fiyattan ve miktarda satıyordur, bunun parası direkt irana gönderilmiyordur. belirli bir havuzda toplanıp, sadece gıda ve ilaç almak üzere (o da kotalı) bir şekilde kullanılabiliyordur.

bizimkiler irandan doğalgaz ve altın alıp parayı havuza aktarmak yerine direkt irana göndermişler. bunun için de devlet bankalarını kullanmışlar. tabi aradan komisyonlarını da almışlar.

peki bunun nesi kötü? birleşmiş milletler (abd :) ) ambargosunu gizli gizli delip, suçüstü yakalanan gayri ciddi ülke konumuna düşüyorsun. dünyanın en güçlü devletini de kandırmış oluyorsun.
0
herhaltibiliyoring
(08.09.17)
(4)

Türban ile Tesettür arasındaki fark tam olarak ne?

denizaya
Bi muhabbet sırasında adamın biri türban değil tesettür diyceksiniz diye bize çıkıştı...türban ile tesettür arasında fark tam olarak ne?ve neden türban yerine tesettür denmeli?türban kötü bir anlama mı geliyor?
Bi muhabbet sırasında adamın biri türban değil tesettür diyceksiniz diye bize çıkıştı...

türban ile tesettür arasında fark tam olarak ne?
ve neden türban yerine tesettür denmeli?
türban kötü bir anlama mı geliyor?
0
denizaya
(06.09.17)
yoo
ama türban -bizde farklı bir biçime karşılık gelmekle birlikte- başa örtülen örtü demek
tesettür ise tüm vücudun, hatlar belli olamayacak ve içi görünmeyecek şekilde örtülmesi yani kapsamı geniş.
0
niye ama
(06.09.17)
Yanlışları hortlatmanın bir manası yok çevremdeki kapalı kızlara ister türbanlı de ister tesettüerlü umurlarında olmaz
O kişi gereksiz çıkış yapmış geçmişte kaldı ayrıştırılmak bunlara takılmayalım önümüze bakalım.
0
esmeralda
(06.09.17)
türban/başörtüsü farkı:

başörtüsü: kadınlarımızın yüzyıllardır kullandığı geleneksel örtü.
türban: önce rahibelerin kullandığı, fetö tarafından daha kapalı ve ayrıştırıcı olduğu için tercih ettiği, fetöcü ablalar sayesinde moda edilip yayılan örtü.
0
herhaltibiliyoring
(06.09.17)
tesettür genel adı. türban ise baş örtüsünün modernleşmiş haline verilen isim. günümüzdeki bazı insanlar böyle ayrımcılık falan yapıyorlar.

düşün şimdi, genç kızımız vakko'ya gitmiş 100 küsür lira para verip bir eşarp almış. bunu boynuna bağlamış bunun adı eşarp kalmış, bunu eski usul kafasına bağlamış baş örtüsü olmuş, yeni usul bağlamış türban olmuş. işte bu kadar saçma bu olay.
0
blue eyes white dragon
(06.09.17)
(6)

Tıp okuyanların ne kadarı 6 yılda bitirebiliyor?

hadi ya la
Çok zor olduğunu duyuyorum ama mezun olma oranı nasıl merak ediyorum.
Çok zor olduğunu duyuyorum ama mezun olma oranı nasıl merak ediyorum.
0
hadi ya la
(06.09.17)
tıp okuyan adam zaten çalışma konusunda aşmıştır. çok yüksek olduğunu sanmıyorum.
0
bohr atom modeli
(06.09.17)
benim tanıdıklarımın hepsi 6 senede bitirdiler, hatta okurken hobi olarak da illa birşeyle uğraştılar.

dansla, resimle, fotoğrafçılıkla.


dersleri biraz sanayi ustası gibi ilerliyor. algoritmik olarak bol tekrarla. Şimdi benim söylemem ayıp kaçar ama; afganistanlı öğrenciler onların memleketinde tıp'dan daha iyi para kazandırdığı için bazı mühendislik dallarını seçiyorlardı ülkemizde ve tıp seçenler sizin bölümler daha zor diyordu.
0
mete kudur
(06.09.17)
Yuzde 80-90 diyebilirim cevremden (doktorum)

Tip zor, ancak sinav gecmek sanildigi kadar zor degil
0
gibicibicis
(06.09.17)
fen lisesi mezunuyum sınıfın yarısı tıpçı, dersanenin filan da çoğu tıp okudu, benim iş hayatım da tıp fakültesinde geçiyor çoğunlukla
bildiğim herkes zamanında bitirdi
tek bi kız vardı psikolojik sıkıntılar yaşadı filan (bana kalırsa ciddi ciddi sıyırmıştı) o uzattı mı emin değilim -psikiyatrist şu anda :)
0
niye ama
(06.09.17)
%70-80 gibi. benim dönemim genel olarak 6 senede bitirdi uzatmadan ama üst dönemimden uzatan çok olmuştu.
0
shotgunwoman
(06.09.17)
Benim arkadaşlarımın çoğu tıp okuyor. 6 yılda bitirdi hepsi. Hazırlık okuyanlar da intern şimdi ama onlar da 6 yılda bitirecek muhtemelen.
0
ms brownstone
(06.09.17)
(6)

İphone fatura yok

filipis
Appstore dan aldığım iphone un faturası icloud mail hesabına mail geliyor malumunuz. Telefonu ilk aldığımda fatura mail geldi evet, fakat bunu iade edip farklı rengini aldığımda mail gelmedi. Yani fatura ortada yok. 1 sene garantisi olan bu telefonun başına bir şey gelse, faturan yok bir şey yapamay
Appstore dan aldığım iphone un faturası icloud mail hesabına mail geliyor malumunuz. Telefonu ilk aldığımda fatura mail geldi evet, fakat bunu iade edip farklı rengini aldığımda mail gelmedi. Yani fatura ortada yok. 1 sene garantisi olan bu telefonun başına bir şey gelse, faturan yok bir şey yapamayız mı derler şimdi?

Not: kartla aldığım için kredi kartı slibi duruyor.
0
filipis
(01.09.17)
iphone kullanıcısı değilim ama 1 sene garanti filan dediğinize göre tr'den alınmadı herhalde bu y.dışı
okuduklarıma göre telefonun bir numarasını (imei mi apple'a özgü bir numara mı her neyse) girip bakıyorlarmış appstorelarda
telefonu arkadaşıyla filan tamire gönderen, değiştirten vs. çok insan var kimse fatura sormuyor galiba
edit: en sonunda ben de alacam sanırım epey okuyorum bu sıra, okuduklarım böyle
0
niye ama
(01.09.17)
Appleda fatura kagit parcasi sadece. Seri numarasindan gozukuyor her sey.
0
eksi sozlukte eksiyen adam
(01.09.17)
@niye ama Telefon türkiyeden alındı. 1 sene garantisi kaldı demek istedim aslında.

@ eksi ben de öyle biliyordum taki iade için bana "fatura lazım yoksa olmaz" diyen appstore akasya avm elemanına kadar. Eski renkte aldığımın faturası vardı sorun olmadı.
0
🌸filipis
(01.09.17)
y.dışı olanlarda yukarıda dediğim gibiymiş
tr ise bizdeki fatura ibrazı mecburi uygulaması bunları da mı bağlıyor acaba onu bilmiyorum.
0
niye ama
(01.09.17)
5 kereden fazla garanti kapsamında ve garanti dışında iphone ipad tamir ettirdim, hiçbirinde fatura sormadılar. bence başka bir yerden deneyin şansınızı.
0
ocanal
(01.09.17)
Apple Store'da onarım için faturaya gerek yok. Hele ordan aldıysanız...

Apple Destek'ten satış sonrası departmanına ulaşırsanız mail atarlar diye düşünüyorum. Ya da enkötü eski faturra iş görür. Kısacası Apple Store'dan aldıysanız sıkıntı olmaz.
0
supergirl
(03.09.17)
(12)

İstanbul Dışında Yaşanabilecek Yer

soufigay
Freelance grafik tasarımcı olarak çalışıyorum, İstanbul'da bulunmam mutlaka gerekmiyor, genelde çalıştığım kişilerle e-mail ve whatsapp üzerinden iletişim kuruyorum. Ayda 1-2 kez toplantım oluyor bu durumda da İstanbul'a gelebilirim diye düşünüyorum.İstanbul dışında yaşayabileceğim, sakin, ucuz, hem
Freelance grafik tasarımcı olarak çalışıyorum, İstanbul'da bulunmam mutlaka gerekmiyor, genelde çalıştığım kişilerle e-mail ve whatsapp üzerinden iletişim kuruyorum. Ayda 1-2 kez toplantım oluyor bu durumda da İstanbul'a gelebilirim diye düşünüyorum.

İstanbul dışında yaşayabileceğim, sakin, ucuz, hemen her yere yürüyerek gidilebilecek, çok soğuk olmayan, havaalanı bulunan ve en önemlisi fiber interneti olan şehirler nereleri?
0
soufigay
(30.08.17)
trafiği sıkıntılı olsa da İzmir diyebilirim.
0
xiii
(30.08.17)
yalova olabilir. sabiha gökçen'e ulaşım 1 saat sürmüyor. pendik deniz otobüsüyle 40 dk, yenikapı 1 saat 15 dk.
0
straight from the heart
(30.08.17)
@kobuzchu kiz Eskişehir'de havaalanı da yok. Gerçi hızlı tren var ama yine de uzun bir süre günübirlik toplantı seyahati için.
0
🌸soufigay
(30.08.17)
aydın
0
neyleyim
(30.08.17)
Antalya, bodrum, marmaris (havalimanina cok uzak degil)
0
kuehles blondes
(30.08.17)
Mugla'da yasayabilirsiniz. Gocek, dalaman, ortaca falan. Koy hayati istiyorsaniz inlice koyu cok guzel.
0
loveisallaround
(30.08.17)
Gönderdiğim ve aldığım dosyalarda ötürü hızlı interneti olan bi yer olması şart. O yüzden Göcek, Dalaman'dan emin olamadım.
0
🌸soufigay
(30.08.17)
Bir de kışın terkedilmiş gibi olan bi yazlık beldesi istemiyorum. İlçe değil, şehir merkezi olursa daha iyi.
0
🌸soufigay
(30.08.17)
Fiber internetinden emin olamasam da bursa. Hem istanbul'a da yakın.
0
manuelka
(30.08.17)
bodruma marmarise ucuz diyen arkadaş hiç dayak yememiş herhalde.

Yalova eskiden olurmuş şimdi arap istilası altında diyorlar. arap olmayan merkezi semt filan varsa olabilir belki.

Muğlanın turistik olmayan yerleri olabilir Dalaman filan yeni yapılaşmanın çok olduğu yerler, internet olayı sorun olmayacaktır yalnız sivrisine çokmuş orada çaydan dolayı :). ben Akyaka'da yaşıyorum interneti bu sene fiber yaptılar -ki burası eski yerleşim ama ucuz değil kesinlikle buralarda hayat. . illa şehir merkezi diyosanız Muğlanın şehir merkezinde hiçbir nane yok.
0
niye ama
(30.08.17)
Edirne.
Havaalanı yok ama kendi aracımızla 2 saat sürüyor (avcılar edirne arası). Sabah erken trafiğe kalmadan çıkarsınız, mis.
Otobüsle sıkıntı gerçi, aracınız yoksa/düşünmüyorsanız olmaz.
0
bir nick var benden iceri
(30.08.17)
Aynen senin durumunda olup adabük, doktorlar sitesinde yaşayan tanıdığım vardı.Bodrum havalimanına yakın ve süper bir yer.
0
turkuaz
(30.08.17)
(4)

Kanal tedavisi

dafuq
kanal tedavisi oldum hiç acımadı. millet niye bu kadar abartıyor bu şeyi. ödüm kopacak gibiydi yazılanları okuyunca, bu muydu lan oldum bitince. iğne vurdu tabi dişçi.
kanal tedavisi oldum hiç acımadı. millet niye bu kadar abartıyor bu şeyi. ödüm kopacak gibiydi yazılanları okuyunca, bu muydu lan oldum bitince. iğne vurdu tabi dişçi.
0
dafuq
(29.08.17)
benim de hiç acımamıştı ama herkesin ağrı eşiği aynı değildir
ayrıca ben ağrıdan korkmuyorum ama çok fazla öğürüyorum (gag refleksi) dişçi koltuğunda hiç bir zaman korktuğum şey ağrı olmadı (10 yaşndayken de) herkesin derdi başka.
belki fiziksel ağrı çekmiyordur ama psikolojik olarak katlanamıyordur
0
niye ama
(29.08.17)
Benim seanslar arasında çok ağrım olmuştu. Baskıyla bıçak gibi bir anda saplanıyordu. Bu nedenle korkutucu bence.
0
auroraaurora
(29.08.17)
O iş aslında öyle değil. Sinirler iltihaplı olduğu zaman uyuşturucu etki etmiyor. Yeterli uyuşma olmadığı için acı hissediyorsun. Sinirler tam iltihaplı değilse o zaman uyuşma sağlanabiliyor ve çok bir şey hissetmiyorsun. Bana diş hekimim böyle anlatmıştı. Acı hissetmediysen büyük olasılıkla erken müdahale edilmiştir.
0
dissendium
(29.08.17)
yeterli uyuşma olmadığı zaman abarttıkları kadar var tabi ki. bi de eskiden uyuştırmadna yapıyolarmış rivayetlere göre.
0
elorelia
(29.08.17)
(1)

Hangi Bankalarin ATM lerinde V-Pay isareti var ?

samiabi19
Almanyada Bankakartim var Türkiyede kulanmak istiyorum, burdaki Bankam bana dediki Visa nin V-pay işareti varsa ATM nin üzerinde ozaman o ATM yi kulanabiliyormusum. Bildiniz bir Banka varmi Atmlerin üzerinde bu işareti olan ?https://de.m.wikipedia.org/wiki/V_Pay#/media/Datei%3AVPay_logo_2015.svg
Almanyada Bankakartim var Türkiyede kulanmak istiyorum, burdaki Bankam bana dediki Visa nin V-pay işareti varsa ATM nin üzerinde ozaman o ATM yi kulanabiliyormusum.
Bildiniz bir Banka varmi Atmlerin üzerinde bu işareti olan ?


de.m.wikipedia.org
0
samiabi19
(29.08.17)
bu v-pay olayını bilmiyorum ama deutche bank ise anlaşmalı bankası TEB, TEB'in büyükşehirlerdeki ve merkezi yerlerdeki ATMlerinden EURO çekebilirsin (teknik olarak her ATMsinden çekebilirsin ama her ATMye euro koymuyorlar, yoksa komisyonu ücreti zaten yok sıkıntı ATMDe fiziksle olarak EURO bulunmaması, belli yerle koyuyorlar) haftalık 3bin euro filan gibi bir limiti var.günlük de 800 limit varmış ama ATMde para varsa fazlasını da veriyor.
diğer bankalar ise anlaşmalı bankasını bulmak lazım.
0
niye ama
(29.08.17)
(53)

Nişanlım ve annem arasında kaldım imdat 2 - bir perde hikayesi

anladım
Merhabalar, geçen olaydan sonra bir şekilde annemin gönlünü aldım, nişanlıma da yeni bir set alarak meseleyi çözdüm ki yeni bir sorun çıktı gene allah kahretsin. Sorunumun adı, perde arkadaşlar, bi skimsonik perde hayatımı mahvediyor şu an. Zeynep gitmiş perde beğenmiş, 5700 tl fiyat çıkmış, yatak o
Merhabalar, geçen olaydan sonra bir şekilde annemin gönlünü aldım, nişanlıma da yeni bir set alarak meseleyi çözdüm ki yeni bir sorun çıktı gene allah kahretsin. Sorunumun adı, perde arkadaşlar, bi skimsonik perde hayatımı mahvediyor şu an. Zeynep gitmiş perde beğenmiş, 5700 tl fiyat çıkmış, yatak odasının ve salonun perdelerini kendisi ödeyecekmiş, kalanı da sen öder misin dedi olur dedim. Annem 3000 tl'yi duyunca sinirlendi, iki oda bir mutfağa bu kadar para verilir mi diye çıkıştı. Ben de mantıklı buldum 3000 çok geldi, annemin perdecisi varmış, Zeynep'e söyle oraya gelsin ordan beğensin dedi bana. Söyledim bunu kabul etti sağolsun, annesi, ablası ve teyzesiyle geldiler perdeciye. Ben de annemi ve ablamı götürdüm.

Perdeler bakılırken, Zeynep pek beğenmedi sadece mutfağa buldu bi tane. Oturma odası için kendi beğendiği yerdekini çok beğenmiş, onun üstüne bir şey bulamadım dedi. Bunun üstüne annem bi kaç model gösterdi şu çok güzel, bu çok güzel diye, ablam da mutfağa başka perdeler buldu, ordan Zeynep'in ablası da mutfağınızın rengine uymaz o dedi, ablam seslenmedi. Zeynep, şu nasıl diye ablasına başka perde gösterince, benim ablam da dayanamayıp bi de kayınvalidene sorsana Zeynep'cim dedi. Bunun üstüne ablası uzaklaştı yanımızdan, ben anladım biraz bozulduğunu ama pek bir şey demek istemedim, annem de dışlanıyor gibiydi çünkü bu müdaheleden önce.

Bu arada güneşlik meselesi çıktı, annem stor yap diye ısrar ediyo, zeynep de temizliği zor diye kabul etmiyor. Annem ben 5 senedir yıkamıyorum hala tertemiz deyince, ablası yıkasanız ne kadar kirlendiğini görürsünüz. Biz de temiz sanıyorduk, yıkayınca gri sular aktı dedi. İşte olay burda koptu arkadaşlar, benim annem aşırı titiz ve temiz bi insandır, her yerde temizliğiyle övünür. Benden iyi mi bileceksin sen, evli bile değilsin karışma istersen dediler bu kıza ablamla ikisi. Kız 30 yaşında ve bekar hala, ben içimden dua etmeye başladım allam nolur bitsin artık yeter diye ama olmadı tabii. Ablası da evli olmama gerek yok annemle temizliği ben yapıyorum dedi, sen karışma canım deyip gülümsedi ablam. (of ne çok abla dedim.)

Sen karışma denilince, Zeynep'in annesi kızına laf edilmesine mi bozuldu yoksa sinirlendi mi bilmiyorum, sen karışma o karışmasın. Çok biliyorsanız siz yapın dedi, kız da yürü anne ya dedi çıktılar dükkandan. Böyle bakakaldım. Annecim nolur gelin diyorum, kadın başladı ağlamaya annen hep böyle, bizi bir şey bilmez sanıyor dedi başka bi şey demedi. Meğer dükkana ilk girdiklerinde annem, sen kızına nasıl perde seçtirirsin, genç perdeden ne anlar, neden karışmadın falan demiş bunlar zaten sinirlenmişler ne bileyim ben ya. Ben onlarla konuşurken, annemle ablam da Zeynep'i araya almışlar, ablan anneme pis diyemez, işi bozmaya gelmiş, haddini bildir falan demişler. Kız susmuş, o öyle demek istemedi demiş. Yani bence de çok karıştı, karışmasa olurdu, sonuçta gerçekten evli değil, anneme hak veriyorum da karışma derken söyleyiş tarzı yanlış oldu biraz.

Neyse olay böyle, şimdi annem diyor ki eğer o perdeleri al evladım değilsin, Zeynep de beğenemedim napim nasıl istiyorsanız yapın ben param olunca değiştiririm diyor ama surat beş karış. Napayım? Okuyanlara teşekkürler, yine dev bir destan oldu kusura bakmayın.
0
anladım
(25.08.17)
Evlenen siz olduğunuz için sizin beğendiğiniz perdeleri almanız lazım. Niye bu kadar tartışma çıkıyor anlamak çok güç gerçekten, alt tarafı bir perde değil mi yahu? Aynı sorunu evlenirken büyük ihtimalle ben de erkek tarafı olarak yaşarım herhalde.

Abla gri su konusunda haklı yalnız.
0
hayirsiz
(25.08.17)
Hikaye nerede geçiyor ben onu anlamadım. Bildiğim kadarıyla ülkemizde hala iki kadın evlenemiyor?
Hanımefendi, siz çok mu seviyorsunuz bu zeynep hanımı şimdi?
0
0111000001101001011011000110111101110100
(25.08.17)
birader o kadar kadın tek yerde toplanır mı? canına susamışsın.

evli olup olmamanın perde seçmekle ne alakası var? 25 yaşında evli 40 yaşında bekarla nasıl karşılaştırılır mesela? bu çok saçma.

karınla inatlaşmanın alemi yok her gece aynı yatağa giriyorsun. anne anneliğini bilecek. karının istediğini al gitsin. bir perdeden evlatlık bozuluyorsa zaten fayda gelmez o evlatlıktan.
0
m4deniz
(25.08.17)
abi evli değilim de bişey diyeceğim. bana fenalık geldi. çok sabırlıymışsın.

ama asıl hata ikinizde. işin içine ne kadar çok insan karıştırmışsınız. o evde kim oturacak, siz. ee?

sen zeynebini alacaktın, hangi perdeyi hangi halıyı efendim hangi zigon sehpayı istiyorsanız beraber karar verecektiniz. bak beraber diyorum, "zeynep sen seç bana fark etmez" demeyeceksin yani. ikiniz beraber seçerken de hep bir tarafın dediği olmayacak, bir şekilde ortada buluşulacak.

anneler ablalar da çok hatalı gerçi. niye bu kadar karışıyorlar ki.

neyse. zeyneple konuş, ikiniz perdeci gezin, istediğinizi alın. ama 3bin çok. yani belki zenginsinizdir bilmiyorum ama o parayla ben kaç tatil yaparım düşününce. perde neymiş.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(25.08.17)
karınla sen beğeneceksiniz alacaksınız çıkacaksınız, parası da neyse ödeyeceksiniz.
senin annen, benim ablam, bekarı bilir evlisi bilmez, karışır karışmaz derseniz bu işte böyle cıngar çıkar.
0
niye ama
(25.08.17)
annen haksız. git zeynep'in gönlünü al. ayrıca annen neden sizin evin perdelerine karışıyor o kısmı anlamadım.
0
sta
(25.08.17)
Tüm perdeleri Zeynep seçmeli hepsini de o ödemeli. Akıl var mantık var.
0
glamdr1ng
(25.08.17)
Annen haksız. Fiyatını söylemeseydin, amma safmışsın. 1000 lira de geç. Storların da aşırı kirlendiğine eminim, mobilyayı bir ay silme üzeri bir parmak toz olur. Silmek süpürmek lazım en azından. Anneni bir şeye katmayın yoksa evlenemeyeceksin. Boş yere kızın beğenmediği şeye para harcamayın. Annen değil o oturacak. Sen bu işin içinden çıkabilecek kapasitede biri gibi durmuyorsun. Hiçbir rolün yok. Kız da seni seviyor ki hala sevmediğim perde olsun ben değiştiririm diyor.
0
Lim5
(25.08.17)
Okudum yazıyı da klasik gelin kaynana ilişkisi olmuş. Şahsen ben iki tarafı da azarlardım. Lan sıçtımın perdesi için çıkaracağınız kavgaya ediyim diye. Özellikle bu konuda annelerin karışması çok saçma, tamam parasal olarak ucuzunu al deme hakkı vardır ama oturmayacağı ev için kendi zevkine göre dizayn etmeye çalışan anne mantığını hala çözebilmiş değilim. Annenizi karınıza ezdirmeyin eyvallahta herşeye karışınca bi dur demeyi de bilin bence. Zaten nişanlınız müdahaleyi azaltıcı girşimde bulunduğunuzu görünce onu frenlemek için söylediklerinizi yadırgamaz.

Sözün özü iki tarafı da haddini bilmeye davet edin ve siz yönlendirin
0
filipis
(25.08.17)
zeynepi döv, kardeşini sat, anneni öldür. çözüm bu.
veya ikinci bir çözüm; bir araya pek fazla gelmemeleri için çabala. perde seçilecekse bunu zeynep ve sen kendi aranızda halledin. bazen her şeyi söylememek gerekiyor.
0
Tears of Devil
(25.08.17)
Evleniyorsanız anneniz ile eşiniz arasındaki dengeyi kurmayı bileceksiniz.
Başta annenizi karıştırmanız da annenizin nişanlınızı ve ailesini gömmesine müsaade etmeniz de hatalıyken hala annem haklı diyorsunuz. Şu şartlar altında evlenmeyin zaten, sevgili ananız eşinize o evliliği dar eder çünkü siz annenize benim evim benim karım benim param sana ne (kibar ama bu alt metinde) diyemiyorsunuz.

Nişanlınızla beğenin, iki tarafın ailesini de çok karıştırmayın.
Bu arada anneniz tam bir cadı kaynana. Allah Zeynep'e sabır versin.
0
bir nick var benden iceri
(25.08.17)
olayı sen anlatınca bile annen ve ablan bu kadar şirret görünüyorsa bir de zeynepten dinlesek kesin linç edilirler. o anne ve ablanın üzerine senin pasif tutumun eklenince sizin evlilik işinin çok sıkıntılı olacağı kesin, şimdiden geçmiş olsun.

çözüm: (iki taraftan da) anneyi ablayı falan def edip zeyneple istediğiniz perdeleri almak
0
nrmnm
(25.08.17)
abicim o evde zeyneple sen oturacaksınız. perde, mobilya, buzdolabı alışverişinde ailelerin ne işi var allah aşkına. ikiniz çıkın kimseyi almayın yanınıza. ne onun anası ablası ne senin ananla ablan. kendi keyfinize göre, kendi bütçenize göre alın döşeyin. paranız yok da bişey alamıyorsanız niye evleniyorsunuz, hadi evleniyorsunuz parayı aileler verecek diyelim. o zaman diyin ki ailelere herkes 10 bin tl koysun, kimsenin hakkı kimseye hakkı geçmesin. masraflar eşit paylaşılsın benim paramla perde alındı, senin paranla koltuk alındı çekişmesi olmasın.

yoksa sen daha çok açarsın imdat 3-5-10 diye gider bu. dahası o evde daha şimdiden taht oyunları dönerse dünürler arasında evlendikten sonra da çok kavga çıkar söyleyeyim. biz beğendik siz almadınız, siz beğendiniz diye biz zorla aldık, kızımın evi oğlumun evi diye birbirinize gireceksiniz sonra gelip karımla annemin arasında kaldım imdat versiyonlarını okuyacağız.
0
halanne
(25.08.17)
En büyük suçlu sensin. Sen basiretli olamadığın için iş buraya geliyor.
0
danton
(25.08.17)
@bir nick...
annesi cadı da
arkadaş da anasının oğlu -zaten sorun orada
"30 yaşında ve hala bekar"
"sonuçta gerçekten evli değil, anneme hak veriyorum"
sen annene hak ver ablacım (bana abla dersin, 30 yaşında koooca kadınlara hala bekar dediğine göre) hep annene hak ver, saç kurutma makinenizi annen, tost makinenizi teyzen seçsin, teyzen evli çünkü o bilir, sonra her akşam annene çay içmeye gideceğinizi ve annen olmadan tatile gidemeyeceğinizi de Zeynep'e söyle, bir de karnıyarığı annen gibi yapmadığını da söyle
kız kaçsın kurtulsun sizden
0
niye ama
(25.08.17)
Bilmiyorum maddi olarak gobek baginiz cok mu fazla ama kendi evinize alacaginiz seylerin alisverisinde annenizin isi yok. Ama nisanliniz da her seyin en iyisi olmali triplerinde gibi. Gidip annenize anlatmadan su kadar butce yapalim filan deyip alisverise oyle gitseniz iyi olurdu.
Ama isin kotusu hala annenizin hakli oldugunu dusundugunuz yanlar var. Belli ki sizi vicdan azabiyla yonetmeye cok alismislar. Bence babalar hayattaysa herkesi bi aksam yemegine toplayin ve bu islerin cok sikinti verici hale geldigini, bu noktadan sonra tartisma istemediginizi, evinizi de kendi zevkinize gore doseyeceginizi anlatin. Annenizin evladim degilsin lafina da kulak asmayin.
0
red g
(25.08.17)
digerlerinin de dedigi gibi en buyuk suclu sensin. annesinin biricik kuzusu asdfasdf

bu zamana kadar tasman annenin elindeymis; simdi de nisanlinin eline gecmis, ikisi de tasmani farkli yonlerden cekistirince arada kalmissin.

annen, nisanlin ve diger karakterler de birbirinden betermis; birbirinizi bulmussunuz adeta, aferin.

ben olsam, gider bambaska bir perde alip, "bu takilacak, begenmeyen evime gelmesin" diyerek olayi sonlandiririm.

ayrica: 30 yasinda ve hala bekar olmak ne buyuk ayipmis ya; sayende ogrendik.
0
scars dont fade
(25.08.17)
12 yıllık evli bir kadın olarak söylüyorum. Sakın ama sakın anneni, ablanı evliliğine karıştırma. Ne münasebet cümbür cemaat perde almaya gidiliyor. Ay bana fenalık geldi burdan. (Ha parasını ailelere ödetirseniz karışırlar )

Biz evlenirken ne perdelerimi ne eşyalarımı ne gelinliğimi kimsecikler görmedi nikah gününe kadar.Eşim o zamanlar çok yoğun çalışıyordu, ben gittim hepsini seçtim ayarladım, parasını da birlikte ödedik. Beş kuruş ailelerimizden almadık. Mütevazı eşyalar, bir nikah, akşam da bir resepsiyon yaptık bitti gitti.

Diyeceğim o ki, aileleri bu işlere çok karıştırmayın iki taraf için de söylüyorum bunu. Siz yaşayacaksınız o evde ya, anneler, ablalar ne diye perde seçiyor.
0
old possum
(25.08.17)
Ilk duyuruda size de hak verdigim bi iki nokta olmuştu ama bu duyuru ile beraber artik o noktalar yok. Maalesef annen ve ablan korkunç insanlar ve kullandıkları ifadeler seviyesizce.
Hem bes sene stor yikama ama temizlikle ovun, hem de iyi niyetle tecrubesini paylaşan insana, sen nerden bileceksin diye saldir. Gerekce de evli olmamasi filan. Facia.
0
a perfect lie
(25.08.17)
pembe dizi gibi resmen. bazen bazı ailelere bakıyorum, özeniyorum resmen, ben de evleneyim diyorum. bazen de bazı ailelere bakınca hafakanlar basıyor. ikincisinden oldu bu duyuru.

daha bunun çerezliği var, ketılı var, çay kaşığı var, paspası var. daha çoook kavgalar edilir. senin evin, senin kararın. zeyneple kafanıza ve bütçenize göre alın eşyanızı. gerekirse gazete yapıştırın pencerelere, kime ne!
0
runagain
(25.08.17)
başka hatun bul.
0
Delay Fuze
(26.08.17)
Yine annen haksiz.
0
baldur2
(26.08.17)
Oha bütün sülale perde bakmaya mi gittiniz? Ikiniz evleneceksiniz, ödeyecek olan da sizsiniz. Bir zahmet yalnız halledin bu işleri.
0
rusyalı kozmonot
(26.08.17)
Geçen seferki olayı da hatırladım şimdi.
Yorum yapmamıştım ama iş yerinde anlatmış bayağı irdelemiştik bu mevzuyu :)
Ailene sözünü geçir biraz rica ederim. Bu ne böyle. Valla ben bunaldım.
Kimseyi karıştırmayın kendiniz halledin her şeyi.
Siz yaşayacaksınız o evde neyi istiyorsanız neyi beğeniyorsanız o olacak.
Annenle ablan gerçekten tam bir tipik kaynana ve görümce modeli.
Önce evlen evlen diye başınızın etini yer sonra da ciddiye binen işi nasıl huzursuz edeceğiz acaba diye ne yapacaklarını şaşırırlar.
Karıştırmayın her şeye.
0
mutekebbir
(26.08.17)
Ananla ablan senin mutluluğunu düşünmüyor. Sen ise çok yanlışlardasın, anlatmaya üşendim, yukarıda yazmışlardır nasılsa. Zeynep'e sabır ve kolaylıklar diliyorum.
0
manuel mandalina
(26.08.17)
Hala annenle ablani nasil karistirabiliyorsun anlamadim. Bravo yani.

Zeynep hangi perdeyi isterse o olur. Bu kadar basit yani. Ayrica perde ucuz bir sey degil, ben de fiyatlari ogrenince sasirmistim baya.
0
kuehles blondes
(26.08.17)
Bi iş çıktı bakamadım duyuruya pardon, cevaplar için teşekkür ederim öncelikle. Şimdi zeynep'le de konuştum, ben ona ben perdeden anlamam sen beğen demiştim ve direkt o beğenmiş, annesi, ablası falan hiç karışmamış nasıl istersen demişler. Ablası zaten uzakta oturuyor gelmemiş bile. O gün tesadüfen birliktelermiş ve öylesine gelmişler karışmak niyetinde değillermiş, ben annemler gitti demiştim de perdecideyken ama annemler perdecinin yanında döner yiyolarmış bunları görünce geldiler. Onlar orda desen biz gelmezdik dedi, ablamla annem ona baskı yapmışlar onların istediği perdeler alınsın diye. Ablası da o yüzden dayanamamış, ezilsin istememiş.

Zeynep'in ablası akademisyen, daha önce kız istemede ablam, neden mühendislik yapmadın akademisyenlik bana biraz çalışmak istemeyen insan işi gibi geliyor, rahat mı geldi demiş. Hiç duymadım, hatırlamıyorum, benim ablam buna bile seslenmedi güldü geçti, sen nasıl annenleri haklı bulursun dedi :/. seninkilerin ağzından çıkanı kulağı duymuyor pek dedi. Off bunalıyorum arkadaşlar, tamam dedim onun istediği perdeleri yaptırcam. Anneme de bi fiyat al bakalım ne diyecekler diyeyim diyorum yine de, sonra çok fark yok ya boşver falan demeyi planlıyorum nasıl böyle?
0
🌸anladım
(26.08.17)
geçen olayı bilmiyorum.

alt tarafı bir kumaş parçası için yaşanan kriZe, dökülen paralara bak?!

zeynep'i birakin; benimle evlenin. istediginiz perdeyibalin, ses etmem.
konu kapansın.
0
playasongforthelovers
(26.08.17)
Allah herkese böyle dertler versin ne diyim
0
bugunolmadiamayarinkesinolacak
(26.08.17)
Annene fiyat aldırıp umut filan verme. O perde olmaz, çünkü Zeynep istemiyor. Annenin beğendiği daha pahalı olsa, 10 bin tutsa bile olmaz. Hala daha yumuşak davranıyorsun. Kestirip atman lazım. Burada yazılan hiçbir şey kafana girmiyor gerçekten. Sorun perde değil, annenle kardeşin cins. Zeynep kaç kurtar kendini. Kendine hesap al gel bir de senden dinleyelim. Bence hala geç değil. Yine de evlenirsen Allah sabır versin.
0
Lim5
(26.08.17)
Sen kafayı değişmedikçe bu iş olmayacak kardeş. Bi perdeden milletin iş seçimi kritiğine gelmiş konu, hala anama da fiyat al dicem diyosun.. anneciğine dieceksin ki, zeynep seçtiğinden vazgeçti, uygun bi yer bulmuş, oradan yaptıracak. Zeyneb'e de diceksin ki, yaptır gülüm istediğini, ama bütçeye dikkat edelim pls, kaç para olduğu da aramızda kalsın, bu arızalarla uğraşmayalım bi de. Bitti.
0
manuel mandalina
(26.08.17)
Tam kadınlar kulübü forum'a konu açmalık bir olay bu. :)

Alınma ama senin ailen biraz şirret gibi geldi bana. Zeynep her iki konuda da haklı.Zaten bizim milletin şu düğün adetlerinden oldum olası nefret ederim.
0
altin gol atan stoper
(26.08.17)
zeynep hakli, annen haksiz.
0
elbar
(26.08.17)
Sana geçen olayda da herkes zeynep haklı, anneni karıstırma artık demişti. Bravo yani yine ortalığı batırıp annem haklı diye dusunmeyi seçebilmişsin. Azıcık özeleştiri yap yahu. Okurken ben sinirleniyorum. Allah zeynep'e sabır versin.
0
turk kizi
(26.08.17)
yukarda da dendiği gibi, annenle ablanı iyi niyetli görmüyorum. bundan sonrasına karıştırma bence hiç. zira zeyneple zaten çok yüz göz olmuşlar ve bu iyi değil. saygılı değiller. zeynep in ailesi iyi gibi onları da üzme.
0
prodeq
(26.08.17)
zavallı zeynep.
0
almost headless
(26.08.17)
abi senin duyuruları okuyunca böyle 170 boylarında, sürekli polo yaka tişört giyen, top sakallı, çerçevesiz gözlüklü biri canlanıyor zihnimde.

en büyük haksız sensin. senden sonra annen.
0
embermane
(26.08.17)
Nasıl insanlar evlenip de ürüyor... Bin yıl geçse de bu ülkeden bir cacık olmaz.
0
i m cool with that
(26.08.17)
Renkli bir okuma için : Ctrl+F "abla"
0
güneyli çocuk
(26.08.17)
hala diyosun ki anneme şöyle diyim anneme böyle diyim. nickin anladım ama anlamıyorsun ya da anlamak istemiyorsun. annene de ablana da diyeceğin şu, ayda yılda bir geleceğiniz evi, kendi zevkinize göre şekillendiremezsiniz. o evde oturacak olan biziz, bundan sonra herşeyi zeyneple biz alacağız siz de onun ailesi de alışverişe gelmeyecekseniz karışmayacaksınız. ayda yılda bir geleceksiniz kısmını da özellikle belirtmen lazım ki, her fırsatta burası benim oğlumun evi, akşama sizdeyiz, oğlumun en sevdiği yemeği yaptım bir kap getirdim bahanesiyle zırt pırt soluğu sizde alacak bir tipe benzyor. evlendikten sonrasını da şimdiden söyleyeyim sana, o koltuk oraya konmaz, bu biblo yakışmamış, niye ben verdiğim dantelleri sermedin de bunları serdin kavgaları.

zeynep'e de diyeceksiniz ki, parayı veren yuları tutar, ya kendi paramızın yettiği kadarıyla alacağız, elimize geçtikçe daha iyisini alırız ya da parayı kim verecekse mecburen onların da keyfine uyacağız. o da klasik gelin sendromu herşeyin en güzelini olsun her şeyi tamam olsun istiyor ama böyle istediği sürece de anana ablana muhtaç kalacağınızı bilsin.

ablası 30 yaşındaysa zeynep de 25 yaşlarında falandır. kız şimdiye kadar bu yaşına ve toyluğuna rağmen iyi sabır gösterip alttan almış. ama bi kere gıcık kaparsa ondan sonra annenle ablan melek olsalar da her laflarından her hareketlerinden kıllanacak sana da kendine de onlara da zehir edecek hayatı. senin de ikili oynamayı bırakıp net bir şekilde tavrını belli etmen, ağırlığını koyman lazım. zeynebe ayrı annenlere ayrı mavi boncuk veriyorsun hala. bence biraz ana kuzusu olduğunu farkedip anneni ve kendini frenlemen lazım.

33 yaşında evlendiğim için ayrı, akademisyen olduğum için de ayrı gıcık oldum annenle ablana zaten.
0
halanne
(26.08.17)
@halanne parayı veren benim ya, annem benim parama kıyamıyor sadece. Kendim kazanıp biriktirdim zaten, annemin parası değil ki o sadece beni düşündüğü için böyle yapıyor.

Teşekkür ederim hepinize, @lim5 anladım tamam :) anneme söyledim ne yapacağımızı, bi tanıdığımın dükkanı var oraya götürücem sizin gelmenize gerek yok, biz beğenir yaptırırız dedim. Biraz rahatladı ortam.
0
🌸anladım
(26.08.17)
Yol yakınken vazgeçin. Bu evlilik yürümez. Şimdi yürüse bile sonra biter. Normalde iki kişi evlenirken iki kişi karar verir. Sizin kişi sayısı çok artmış. Nerde çokluk orada bokluk.

evlilik öncesinde ve sonrasında ailelerin görülme sıklığı arttıkça evliliğin süresi kısalır. şu an sana basit bir mevzu gibi gelen bu perde meselesi aslında yıllarca sürecek bir laf sokma yarışına sebep olacak. hangi perde alınırsa alınsın, şu saatten itibaren bu perde sorunu bilinçaltına atılır ve gerektiğinde hem sizin tarafınızdan hem de aile bireyleri tarafından malzeme olarak kullanılır. bu ve benzeri ufak olaylar gerektiğinde kullanmak üzere hep hafızaya kaydedilir.
0
humat
(26.08.17)
yazık zeynep' e bir yerine iki kaynanası varmış. bir kadına "sen ne anlarsın evli bile değilsin" ne demek? biri benim ablama böyle konuşsa kıyameti koparırım. kusura bakma ama annen sırf erkek çocuğu var diye kendini üstün gören türk annesine benziyor. sen de iki taraf arasında denge tutturamayan tipik türk damadı.
0
bana bir nick verin
(26.08.17)
Abi üzülerek takip ediyorum. Senin ne bitmez çilen varmış?
Bak yakın zamanda kuzenim evlendi, her şeyi karı koca beğendiler, gelinin kızkardeşi yanlarında gitti ama sadece sorulduğunda fikir vermek için. Dışardan bir göz gerekli çünkü. Müdahale etmedi, o olsun bu olsun demedi. Bence ne sizden ne Zeyneplerden kimse gelmesin. Kendiniz halledin mümkün olduğunca. Ayrıca Allah sana sabır versin.
0
hrvl
(27.08.17)
Dostum kusura bakma tam bir gerizekalisin. Oyle anadan anca boyle "oglus" cikar.
0
piremses
(27.08.17)
Annen seni kontrol etmeyi o kadar seviyo ki su an kendi otoritesi ustune bi rakip cikti onun lafi gecmiyo diye cildirmis. Anneni karsina alıp konusman gerekiyor. Karsi cikmak zor geliyorsa bi terapistten yardim almak mantikli olabilir. Ya da kitap onereyim: zor bir ailede buyumek. Kontrolcu ebeveynlere karsi yetişkinlikte bagimsizligini ifade edebilmek konusunda guzel yöntemler var işe yarayabilir.
0
passive aggressive
(27.08.17)
diğer duyurunu da hatırlıyorum o kadar bile yorum yapamayacağım zeynep'in aklı varsa bu kadınlara gelin olmaz. yol yakınken dönsün. kızın başını yakmayın. düşman başına bir kaynana-görümce ikilisi. sen de orta yolu bulamayan nişanlısına laf söyleten ve ezdiren bir insansın. kız sabır taşıymış resmen. seni çok seviyor sanırım yoksa defalarca atılmıştı o yüzük. şu kıza gereken değeri ver ve annene-ablana da verdirt, pasif durma beni bile sinir ettin yahu. ananın ablanın ağzının içine bakma her şeyi ikiniz yapın bu kızı kaybedersin sen bu gidişle bizden söylemesi.
0
sanguine mcqaer
(27.08.17)
önceki mevzuyu da okumuştum. kusura bakma ama annen ve ablanın ciddi problemleri var. zeynep ve sen kendi evinizin perdelerini kendiniz seçeceksiniz. annesine de annene de laf düşmez. koca koca insanlarsınız bunun mevzusunun bile olmaması gerek. önceki mevzudan da anladığım kadarıyla sen çok pasif kalıyorsun konularda. biz perde seçtik perde alıcaz diyeceksin ve bitti.
0
alaimisema
(28.08.17)
önceki duyurunuzuda hatırlıyorum. siz bu dengeleri kuramayacaksanız şimdiden kızdan ayrılın, yazık kıza.

bir kadın olarak diyorum ki;

zeynep'e annemlere saygısızlık etmeyeceksin ama kendini de ezdirmeyeceksin, beni de arada bırakmayacaksın, yoksa restimi çekerim diyeceksiniz.

anneniz ve ablanıza da ben bu kadını eşim olarak seçtim, saygıda kusur etmeyeceksiniz, baskı kurmaya çalışmayacaksınız ve beni karıştırmadan dengeyi sağlayacaksınız yoksa restimi çekerim diyeceksiniz.

hepsinin kulvarı ayrı sizin hayatınızda, herkes kendi kulvarında koşsun, kimse kimseden rol çalmaya kalkışmasın.

ayrıca o alışverişlerin tamamını yalnız yapmanız gerekiyor. stor istemiyorsa istemiyordur. bana ne, annene ne, kime ne yani?
0
Phoebe
(28.08.17)
olay annenizin sizi dusunup dusunmemesi degil zaten, olay sizin basiretsizliginiz, surekli 3. kisileri iliskinize ve sizin oturacaginiz evin icine sokmaniz. daha iki mobilya alma sirasinda bunu yapan/ya da hicbir sey yapamayan, mantikli dusunemeyen ve dusundugunun arkasinda duramayan insan, yarin bir gun cocuk oldugunda vs. neler yapar. zeynep arkadas umarim bir sekilde buralari okur ve yol yakinken ayrilir. sizin gibi biriyle hayat gecmez. o kadar merakliysaniz, anneniz ve ablaniza sectirin herseyi, her dediklerini yapmaya devam edin, anneniz ablaniz siz ucunuz birlikte oturun.
0
kassiopeia
(28.08.17)
1) Perde ve esya bakmaya cümbür cemaat gitmeyin. Sadece nisanlinizin ve sizin begenmesi önemli. Evde oturacak olan, perdeyse perde storsa stor bunun temizligi vs.den sorumlu olacak olan sizsiniz.

2) "Zeynep, şu nasıl diye ablasına başka perde gösterince, benim ablam da dayanamayıp bi de kayınvalidene sorsana Zeynep'cim dedi."
Sebep? Zeynep'in kayinvalidesi bilirkisi mi?

3) Stor'un temizligi zor olur, annen bir daha insanlara temizligiyle ilgili övünmeden önce o perdelere bir su tutsun.

4) "Benden iyi mi bileceksin sen, evli bile değilsin karışma istersen dediler bu kıza ablamla ikisi." Kezban detected :O
"Kız 30 yaşında ve bekar hala!" So what? Temiz, titiz olmak evlilikle birlikte default olarak gelen seyler de biz mi bilmiyoruz :O

5) "Ablası da evli olmama gerek yok annemle temizliği ben yapıyorum dedi, sen karışma canım deyip gülümsedi ablam." Ablan ad hominem'in kralicesi, önde kosani, bayrak sallayani olmus.

6) "Sonuçta gerçekten evli değil, anneme hak veriyorum da karışma derken söyleyiş tarzı yanlış oldu biraz." Sana hersey müstehak kardes.

7) Ablanla annen korkunc insanlarmis. Yazik garibim Zeynep'e ki böyle insanlara denk gelmis. Sen yat kalk nisanlinin kiymetini bil.

Not: Klavye Türkce degil, yazim hatalari icin kusura bakmayin.
0
chitosan
(28.08.17)
manuel mandalina +1, pratik bir cözüm önermis
0
rn
(28.08.17)
dugun alisverisine esi disinda baskalarini da goturen insan net dunyanin en salak insanidir. baska da bi yorumum yok konuyla ilgili.
0
brkylmz
(29.08.17)
(7)

Küçük erkek büyük kadın ilişkisi filmleri

Vse budet horosho
Aklınıza gelen var mı? Öğrenci erkek öğretmen kadın olabilir, genç erkek mature ilişkisi olabilir :) yaş olarak kastediyorum tabii. Bekliyorum önerilerinizi.
Aklınıza gelen var mı? Öğrenci erkek öğretmen kadın olabilir, genç erkek mature ilişkisi olabilir :) yaş olarak kastediyorum tabii.

Bekliyorum önerilerinizi.
0
Vse budet horosho
(24.08.17)
avseq01 xD
kucuk latifemden sonra the reader diyorum.
0
pide
(24.08.17)
okuyucu -der vorleser
0
niye ama
(24.08.17)
(bkz: Sultan Gelin)
0
blue eyes white dragon
(24.08.17)
the graduate

bi de bi film vardı. kadın çok yaşlı, çocuk da çok çok gençti. adını hatırlayamadım ya mutlaka bilen vardır. bağımsız sinemaydı sanırım dili de ingilizce değildi. kadının saçlar iki yandan örülü tam tepede topluydu. 70ler filan galiba.

bulamadım ama onu ararken şöyle bi listeye denk geldim;
mubi.com
0
elorelia
(24.08.17)
In Love and War

www.imdb.com
0
hair freak
(24.08.17)
egreti gelin
0
in vino veritas
(24.08.17)
superb
(24.08.17)
(2)

Doktor olup Avrupa'ya yerleşen var mı?

pastörizesüt
Sb
Sb
0
pastörizesüt
(17.08.17)
fayfim vardı, yazıyor mu buraya hala bilmiyorum.
0
niye ama
(17.08.17)
Buyrun benim
0
fayfim
(18.08.17)
(18)

17 ağustos 1999 depremini yaşayanlar... unutanlar?

runagain
sb
sb
0
runagain
(17.08.17)
küçüktüm. bir anda uyandırdı koşmaya başladık. 6. kattayız. Her yerdenbaırıyorlar inin aşağı diye. elektrik de kesildi galiba ilk 30 saniyede, tam hatırlamıyorum.

BUnda uykuluydum o kadar hafızalarımda değil ama eylüldeki fenaydı ya da ekimdi galiba. Ya da her ikisinde de oldu. DOlaptan şangır şangır sesler geliyordu. Gittik dedim. Bİr şey olmadı.
0
Cursed Chico
(17.08.17)
evin vitrininde bardakların kırıldığını hatırlıyorum. apartmanca aşağı inmiştik. bir süre sokakta yatmıştık, ananemlere gitmiştik sonra. ertesi sabah odama girmeye korkmuştum, sanki tekrar deprem olacakmış gibi gelmişti bana. 6 yaşındaydım o zamanlar.
0
nothing in my way
(17.08.17)
Ben unutmuştum.hatta dun gece 12 de instagramdan biri paylaşmış ilk anlamadım sonra jeton düştü
0
all girls dream
(17.08.17)
depremi böyle bi felaketle öğrenmek büyük bi travmaydı. deprem sırasında kabus mu gerçek mi gerçekse ne diye düşünüp durmuştum. hareket etmek bile gelmedi aklıma.
0
sttc
(17.08.17)
Asla unutmadım, konusu geçince anlatırken halâ ürperirim. 8. Katta asla tarif edemeyeceğim bir sallantıyla annem babam ben birbirimize sarıldık ve sadece dua ettik. Deprem durduğunda hissettiğim korktuğum tek şuydu, "galiba sadece bizim binamız yıkılmadı." Öyle bir şiddetli ve yönsüz, her yönlü bir sallantıydı. Allahım bir daha yaşatmasın.
0
mslny
(17.08.17)
depremi yaşamadım tee Konyada bozkırın ortasında köydeydim
ama uyanıktım
elektrik gitti.
gitmeyen bir şey değil, hep gider bizim oralarda, koca trafoyu bile çalıp götürmüşlüğü olduğu için insanların gitti mi gelmez.
yattık uyuduk zaten serili olan yün yer yataklarımıza, hiçbir şeyden haberimiz yok.
sabah annem uyandırdı, "istanbulda deprem olmuş"
bi kalktım. bütün köyün ağzı yüzü uçuklamıştı. herkes iptal, herkes ruh.
herkesin istanbulda ya hastası var, ya çocuğu okulda, ya memur, ya asker. kimsen olmasa bile ülke ölmüş zaten ruha dönüyorsun.
cep telefonu köyde 1 tane var, dayımda. çalışmıyor çünkü baz istasyonu bilmem kaç km ötede. zaten ilçenin bile elektirği gitmiş gelememiş. normal telefon yok veya çalışmıyor. interneti henüz bilmiyoruz. zaten internetle çalışan bir şeyimiz yok.
sadece 55 ekran TV'ler var, çalışan. akşama kadar yıkıntı gösteriyor, ölü sayıyor, herkes ağlıyor. ağlaya ağlaya tulumba basıp su çekiyoruz ağlaya ağlaya hayvan sağıyoruz, dua ediyoruz. birileri yola çıkıyor kocaeline gidiyor çünkü başka türlü haber alınamıyor. ameliyat olmuş kuzenim cerrahpaşadan başka kentteki bir diğer kardeşini arıyor o bize haber getiriyor hayatta diye, bayram ediyoruz. bu insanlar 9ar 10ar kardeş, herkes birbirine ulaşana kadar gün bitiyor, gece bitiyor, ama saatler geçmiyor.
adapazarında, kocaelinde yahut istanbulda kimseye bir şey olmadı- bizim tanıdığımız. ama öyle gün Allah bir daha göstermesin.
0
niye ama
(17.08.17)
@Cursed Chico
kasımdı.12 kasım 99 düzce depremi
iyi hatırlıyorum 13 kasım doğumgünüm benim
yurttan evci izniyle eve gelmiştim.
yazık yurttaki kızlar mahvolmuşlar. çok arkdaş vardı bolulu, sakaryalı filan. o deprem de başka bir trajediydi.
0
niye ama
(17.08.17)
Hiç unutmadım. 11 yaşındaydım. Yıllarca her 17 Ağustos 03:02'yi bekleyip o dakikada mum yaktım.

Orada değildim. Orada olan hiçbir tanıdığım, yakınım da yoktu. Yaklaşık 500 km mesafe bir yerdeydik ama bulunduğumuz yer mesafeye rağmen deli gibi sallanmıştı. Yakınımızda bir park vardı, oraya inmiştik. Salıncaklar dakikalarca durmadı.

Yaz tatiliydi. Evdeydim. Günlerce televizyonda o manzaraları izledim. Sanırım ilk kez o zaman "Çok acı var" demiştim. çocuk aklımla. Jeneratörleri susturup "Sesimi duyan var mı?" diye bir umut bağıran akut, birbirini bulamayan aile fertleri, organ mafyası, toplu mezarlar, birkaç günden sonra açılmadan kireçlenen enkazlar...

İstanbul'da benzer şiddette bir deprem olursa bu ülkede çok uzun yıllar bir daha hiçbir sey eskisi gibi olamayacak.
0
la lykia
(17.08.17)
merkezinde yaşadım. sorun varsa sor
0
bana her yer cehennem
(17.08.17)
anne tarafı adapazarı'nda yaşıyor, annemle oradaydık depremde. hatırladığım şeylerden birisi anneannemin beş yaşındaki beni bile almadan direkt kendini dışarı atması eheh, bir de çevredeki apartmanların nerdeyse hepsinin yerle bir olması.

travmatik bir etkisi olmadı bende. anma günlerinde falan aklıma geliyor bir tek. deprem olduğunda evden çıkma gereği bile duymuyorum hatta.
0
embermane
(17.08.17)
@bana her yer cehennem, o geceyi yaşayanların, o geceyle ilgili hatıralarını öğrenmek istedim. ve 18. yıl dönümünde o günü hatırladılar mı, neler düşünüyorlar...

üniversitedeydim. 3 arkadaş evdeydik. istanbul, mecidiyeköy'deyiz. uyanıktım. mutfakta atıştırmalık bir şeyler hazırlamaya çalışırken yakalandım. salona koştum. bir anda "ne yapıyorduk böyle bir durumda" diye afalladım. kapı pervazının altında hafif eğilmiş beklerken, kaç kaç yıkılıyor" diye gelen arkadaşın peşine takıldım, yalın ayak dışarı attık kendimizi. üst katta oturan arkadaşı, sarsıntı bitince eve girip uyandırdık falan.

sonraki bir hafta boyunca mum yakarak uyudum. saçma aslında, devrilse yangın çıkar falan.

sürekli bir sallantı hissi. aklıma geldiğinde de sallanıyormuş gibi hissediyorum halâ.

demirel'in (cumhurbaşkanı mıydı o zaman?) hafızalarıma kazınan sözü: "Allah beterinden ve tekrarından saklasın.
0
🌸runagain
(17.08.17)
6 yaşındaydım. İzmitliyim. Merkez üssünün tam karşısı. 18 yıl oldu. Biz unutmadık ama devlet çoktan unuttu.
0
dissendium
(17.08.17)
muhtemelen bi 15-20 saniye daha yatağımdan kalkmasam ölecektim, deprem sabahında odaya girdiklerinde benim yatağımın üzerinde büyük bir duvar parçası varmış.

deprem benim ve etrafımdakilerin hayatını tamamen değiştirdi; göçük altında kalanlar, psikolojik açıdan etkilenenler ayrı; çadırkentlerde, derme çatma evlerde, prefabrik yapılarda sürünenler ayrı. kişiliğimin oluştuğu tüm o yılları, yaşadığım çevreyi etkileyen, sürekli okul ve arkadaş çevresi değiştirmek zorunda olmamın, belki de kendini herhangi bir yere ait hissetmiyor olmamın yegane sebebi.

yine de duygusal yaklaşmıyorum deprem mevzusuna, çok doğal ve beklenen bir şey. unutmamak tekrardan aynı sıkıntılar yaşanmasın diye önemli ama ders çıkarılmış değil ne yazık ki.
0
Bruce
(17.08.17)
Pendik'te yaşıyorduk o sıralar, pendikte mi çok hissedilmedi benim mi uykum ağırdı bilmiyorum ama ben uyanmasını depreme. Annemler uyandırdı aşağı indik. Araba dobloya benzer bir arabaydı reno express miydi neydi onda uyudulk birkaç gece.

Ben zihinsel olarak kolay atlattım o günleri fakat kuzenim Gölcük'teydi sağ çıktı depremden ama baya bir süre psikiyatra gitti. Genel olarak zor günlerdi bizim için fakat daha zorlarını yaşadı o bölgeye yakın olanlar. Hala da yaşıyorlardır tahminimce. Allah yardımcıları olsun
0
Fusha
(18.08.17)
ankara'ya yeni taşınmıştık. elektrikler kesilmişti. istanbul'da büyük deprem olduğu haber falan duyulunca, sabah kıyametin geleceğini düşünmüştüm.
0
baal
(18.08.17)
o geceyi aklı erecek yaşta olduğu halde yaşayıp unutabilecek biri olduğunu sanmıyorum. 15 yaşındaydım. ne o kimseden haber alamadan korku içinde dışarda oturup çaresizce beklenen dakikalar, ne o gökyüzündeki yıldızların bolluğu, ne de sabaha karşı açılan televizyondaki enkaz görüntüleri. hiçbirini unutamam.
0
lily briscoe
(18.08.17)
Adapazarındaydım deprem sırasında. Hava aydınlandığında gördüğüm manzarayı, ceset kokusunu, arkadaşlık yaptığım çocukların binalarının yıkıldığını falan hiç unutmuyorum. Ölene kadar unutmayacağım. Bizim bina sapasağlam duruyordu ama keşke herkesin sapasağlam dursaydı.

Ben bina sallanırken rüya görüyorum sanıp, kafamı yastığın altına sokup geçmesini beklemiştim. Sonra sirenler çaldı, üst komşu sabiha teyze indi ve ''savaş çıktı'' dedi. Deprem olduğunu sonradan öğrendim. Çok ses duymuştum abartmıyorum 1-2 sene kamyon seslerinden, yüksek ses çıkartan motorlardan falan korkar olmuştum.

şu hayatta sadece depremden çok korkuyorum. Bazen ekşi'de bilmemne tarihli istanbul depremi başlıkları açılınca o gece uyuyamıyorum. Kafama çok takıyorum depremi.
0
eazy
(18.08.17)
Show tvde man with a gun diye bi film henüz bitmişti. Başroldeki aktris Jennifer tilly ve onun geniş balkonlarını düşünerek mutlu mesut uyumayı planlıyordum. Yaş 16, tabiatıyla.. Zıplatmaya başladığında hemen elektrik gitmedi. Kapı eşiğine kadar ilerleyebildim yarım dakikada, dört adım. Evdekiler uyanıp allahla pazarlığa girişmişti o sırada. Yakarışlar, besmeleler falan. Deprem durdu, millet sokağa iniyor, apartman yine sallanıyor, korku ve dehşet o biçim. Gözlüğümü bulamadım karanlıkta. İndim neyse. Millet göğe bakıyor. Yıldızlar parlak, anlam veremiyorlar. Deprem göğü nasıl parlattı diyen ilkel ve cahil mahalle halkına ışık kirliliğini anlatamıyorum. Gözlüğümü ertesi gün de bulamadığımdan o mükemmel gözlem koşullarını kaçırıyorum. Bilim her şeyi izah edemez, inanç ihtiyaçtır, insan yüce bir yaradana sığınmak ister bik bik diyen tiplerle arama mesafe koyup mantığa, deneye, hakemli bilimsel dergilere sarmamla sonuçlanıyor. Bugünkü benliğimi yaratan doğa olayı. Belki hayatımın en değerli 45 saniyesi.
O ana zina yaparken denk gelsem şimdi hacca gitmiş dönmüş de olabilirdim lakin.
0
kargn
(18.08.17)
(18)

İş beğenmeme olayı

patos64
İşsizlik var, sistemin bokluğundan dolayı zaten üni mezunu işsiz yığını var. Yani bunlar sabit, işsizlik iş beğenmeme yüzünden var demiyorum. Başka bir konu, ama birde iş beğenmeme olayı var onu da gördüm. Bir iş var araştırıyorsun mesela, cevaplar şöyle, saatleri belli değil bıraktım, mal taşıyorsu
İşsizlik var, sistemin bokluğundan dolayı zaten üni mezunu işsiz yığını var. Yani bunlar sabit, işsizlik iş beğenmeme yüzünden var demiyorum. Başka bir konu, ama birde iş beğenmeme olayı var onu da gördüm.
Bir iş var araştırıyorsun mesela, cevaplar şöyle, saatleri belli değil bıraktım, mal taşıyorsun üni mezunu musun belli değil, çok stresli yorucu bıraktım uzak durun, adı var içine girince başka, aklınıza ne gelirse... yalan söylüyorlar ya da hepsi abartıyor demiyorum. mesela banka diyorsun, o bankada şunlar rezalet, satışçı için aramışlar mesela adamı, işsiz sonuçta, artık isyan da ediyor ama kıç rahatı öncelikli geliyor ki bir yerden başlamak yerine sallıyor onları. Ne kadar kötü de olsa adamı öldürmüyorlar ya, gir dene, adım olarak kullan, tecrübelen, üni sana sadece bakış açısı geliştirmene faydalı olur eğer sen üstüne bir şey katmazsan. Kırmızı halı serilmeyecek önüne. Ekmek aslanın ağzında.

Yani elbette şu anlaşılmasın, bunlar önemsiz şeyler demiyorum, elbette her şey düzenli olsa ne güzel de, çok mu nazlı bizim insanlar? İnanın bu yorumları okuyan insanları da kötü etkiliyorlar. Tamam kimisi donanımlı olduğundan ya da işi gereği tamamen masa başı veya kağıt kalemle uğraşabilir ama çok az çevremde. Büyüklere bakıyorum, üni mezunu olup iyi yerlere gelmiş herkes gençliğinde boka çamura bulaşmış kişiler.

Nereden bunu anlatmak geldi derseniz, rahat bir işim vardı, saatlerim belli memur gibiydim. Ama içerdeki sistemsizlik ve maaş çıkmam gerektiğini söylüyordu, maaş düşüktü ama birkaç sene sonra iyileştiren firmalardan değil. Bir şeyler yapamadığımı görünce körelmemek için çıkmak istedim. Bir iş ayarladım ve çıktım, yakın zamanda başlayacağım yeni işe. Evet yeni işimde koşturacağımı, elim belimde emir yağdırmak değil de bazen her boka bulaşacağım da. Saatlerim de biraz kötü olabilir bazen illallah ettirebilir, ama neresi her şey mükemmel ki burası da olsun? Maaş olarak daha iyi, maaşım ne alsıysam onun üstünden yatacak, daha kurumsal, sorumluluğun insana kattığı şeyler, aktiflik... bir hedef için anamın ağlayacağı 2 sene falan. Ki belki seveceğim de belirttiğim sorunlar belki olmayacak bile.


Ben mi yanlış düşünüyorum bilmiyorum. Tekrar söyliyim, herkes temelde haklıdır, her şey düzgün olsun kıçım koltukta olsun, saatim az iznim bol maaşım iyi olsun ister. Ama bizim gençlerde hiçbir bok yapmak istemiyor sanki. Tabi o üni yıllarında okulda değil de podyumdaymışız gibi takılırsak, mezun olduğumuzda hayatın o tarzda geçmediğini bir şeylere ulaşmak için bazı fedakarlıklar yapılması gerektiğini görüyoruz. Ama bu insanlarda o şaşalı bar disko arabalı eğlenceler kendini olduğundan farklı gösterme çabası ve üni bitince kendini bazı işlere yakıştırmaması.

edit: buradan bir düzeltme yapayım, şimdi eğer bu anlattıklarımı patron davranışları, ülkenin çalışana verdiği değer üzerinden gidersek o zaman bizim insanımız bu gençlik dört dörtlük tüm sorun onlardaymış gibi olacak. o konuları hep konuşuyoruz, verilmeyen mesailer şunlar bunlar. anlatmakla bitmez. ben gençlerin iş ararken reaksiyonlarını konuşmak için açtım bu duyuruyu. insanlar iyiyi arıyor dersek de iyi kaç tane var?
0
patos64
(17.08.17)
Elektronik mühendisiyim turkcell ikidir çağrı merkezi elemanı için mülakat smsi gönderiyo. Mezun enflasyonunu sen düşün. Maaşlar düşük. Asgari ücret düşük. O yüzden beğenmiyor insanlar. Polislik de maaşı yüzünden rağbet görüyor.
0
Batuhanolabilir
(17.08.17)
Soru sormamışsınız ki adeta ben bunu yaptım insanlar niye yapamıyor diye homurdanmışsınız.

Metinde bulabildiğim soru şu oldu, çok mu Nazlı bizim insanlar?
Daha önce istifa etmiş bi insan olarak kaybettiğim sağlığımı kazandım işten çıkınca.

İnsani şartlarda çalıştırılmıyoruz çoğu zaman, yeterli ücreti de almıyoruz. Naz yapan varsa da ilk birkaç ay sonra çalışılacak gibi olsa çalışmak istiyor zaten insanlar.
0
kullanıcıadımbuolsun
(17.08.17)
@batuhanolabilir
bahsettiğin şey tamamen ne yazık ki sistemin vasatlığı. yani bazı kafalar var ki sana eğer işsizken ee ne güzel işte gidip çalış diyebilir, zaten sen mezun enflasyonundan bahsetmek için dedin ama başkaları şunu anlamasın açtığım duyurudan ''iş var elektronik mezunu çağrı merkezine gitsin çalışsın' demiyorum yani. bahsettiğim şey kendi işiyle alakalı veya yarı alakalı işlerde bile insanlar çalışmıyor. her yerin artısı eksisi var ama bir yerden başlamak gerekiyor gibime geliyor.

@kullanıcıadımbuolsun
haklısın. ülkede şartlar kötü. mesela sen istifa etmişsin, bir şey denemişsin ve etmişsin. ama denemişsin... bunların hepsini biliyor ve 7/24 sövüyorum ama olayın bu yönü de var. avrupa ile bizim farklarımızdan biri de şu, bizde aklınca üst sınıf göstergesi sayılan şeyleri avrupa'da temizlik işçisi de yapıyor. akşam barına diskosuna gidiyor sabah işine gidiyor ama bizde o bara diskoya gidip instagramdan o hayatları gören insanlar masabaşı iş istiyor.
0
🌸patos64
(17.08.17)
abi soru ne olarak tam anlayamadım, herhalde biraz iç dökmüşsün. fakat onuruyla yaşamak isteyen insanların kendilerine yapılan muameleye eyvallah dememe hakkı olmalı diye düşünüyorum. tabi ki emek olmadan kazanç olmaz, ama bu o kadar yanlış aktarılan ve yanlış anlanan bir şey ki günümüzde doğru tahlil edebilen çok kişiyle tanışmadım açıkçası.

verdiğin örneklerden gidiyorum; mal taşımak için dört sene okul okumadıysa arkadaşın haklı bence, çünkü mal taşımak için ilkokuldan bile mezun olmak gerekmiyor mesela. bedenen yapabileceğin bir iş için neden diploma istenmiş ki, tabi ki isyan edecek. ya da satış yapmak gibi bir ideali yoksa, hayatı boyunca bunu amaçlamamışsa ve mutsuz olacaksa neden yapsın ki bu işi? çok stresli çalışma ortamı var diyenler haklıdır bence, işle alakalı sıkıntı olsa ve o işin doğası gereği gerginlik oluyorsa mızmızlık fakat ben çalıştığım hiç bir yerde işle ilgili sıkıntı yaşamadığım gibi verilen iş yüzünden derde düşen insan da görmedim. insanlar yüzünden strese girdim, gerildim. işveren zannediyor ki sana maaş veriyor diye sana sahip oluyor. insan gururuna yediremiyor, mal gibi muamele görmeyi kendine yakıştıramıyor. tabi ki kendi daha önemli öyle bir durumda, para her türlü kazanılır. bulur yaparsın bir şey, üç kuruş az alırsın fakat kafan rahat olur.

neyse, herkes çizdiği yolda yürür derler. inşallah çalışır başarılı olursun fakat temelde yanlış olan herkes çamurlu yoldan yürüyecek aslaaaaannnn bu işler böyle anlayışından kurtulursun. çünkü bu işlerin böyle olması gerekmiyor.
0
evde liyakat kalmamis
(17.08.17)
söylerken vicdanınız elvermiyor ki, sürekli "ben mi abartıyorum, yanlış olmasın vs vs" diye bir sürü açıklama ihtiyacı yapmak zorunda kalmışsınız. yazının yarısından fazlası izahat...

dediğinde evet doğruluk payı var ama ilk görülecek şey bu olmamalı bence.

patronlar köle bulmanın derdinde genelde, bizatihi devletin kendisi de öyle. insanlar ücretli kölelelik düzeninin parçası olmak istemiyor diye onları suçlamak yanlış. suçlanması gereken bu düzen. ama bu düzeni de oylarıyla devam ettiren onlar. bu yönüyle, tercihlerinin sonuçları dolayısıyla, onları suçlamak lazım.

iş tanımı yok, mesai tanımı yok, ücret tanımı yok. insanımız cok mu rahat falan... yapmayın allah aşkına. hem kendi işin gibi çalışacaksın, hem her işe koşacaksın, esnek olacaksın mesai saatlerinde, ücret asgari, sigorta keyfe kalmış. genelde böyle...

ezilene vurmak her zaman daha kolaydır. işsize vurmak çok kolay, iş beğenmiyorlar! işvereni aman pamuklara saralım, devletimizi aman övelim yüceltelim.

avrupa'da çöpçülük işi versinler buradan ne beyaz yakalar kaçar gider biliyor musun?
0
runagain
(17.08.17)
@evde liyakat kalmamış

şimdi belki ben sizle anlaşamıyor gibi gözükebilirim ama ben size katılıyorum. şu var, kişi satışçılığa başvurduysa istiyor demektir, millet 2 eleştiri yapınca vazgeçiyorsa olay başkadır. laf olsun diye başvurduysa da ideali yoktur demektir. yani biz eğer salt olayı sizin yaklaşımınızla ele alırsak yanılırız. eğer olaya sizin yaklaşımınızdan gidersek siz haklısınız ve ben de sizle aynı şeyleri söylerim. %100 doğru söylüyorsunuz. birileri bir şeyleri yapmak istemeyebilir, herkesin hayatına kimse karışamaz:) benim kastım şu, bizim gençler bir yerden başlamaya ki bunu da gitsin çok alakasız şekilde yapsın demiyorum... bir yerden başlamaya bile çekiniyor gibi geliyor. olay bu.

eğer ülkenin şartlarından, iş yükünden, patron davranışlarından gidersek asla diğer sorunları ele alamayız.

iş şartı, patron ülke şartlarından bağımsız olarak biraz yorumlarsak daha iyi olur.
0
🌸patos64
(17.08.17)
iyi de ülkenin şartları, patron yaklaşımı, iş yükü filan bahsettiğiniz sorundan ayrı şeyler değil ki? bunlar bir bütünün parçası, soyutlayamayız. tabi ki şımarıklık yapan oluyordur, ekranda gördüğü hayatla yaşadığı hayat bir değildir fakat henüz bu gerçeğe ayamamıştır, olabilir. bunu yadsımıyorum. fakat tek tek bireyler için değişken şeyi koca bir bütüne yansıtıp bu da hep böyle ya insanlar şımarık diyemeyiz, yanlış olur bunu yapmamız.

özgün bireyler üzerinden gitsek bile sayısız iyi, istenilen, arzu edilen iş buluruz bulmasına fakat iyi patron ve iyi çalışma koşulları çok az buluruz bence. allah kahretsin keşke lisede çalışıp boğaziçine girseydim ve şu an bu konuşmaları yapmıyor olsaydım :(((
0
evde liyakat kalmamis
(17.08.17)
Tv'de bakanımız da iş var ama gençlerimiz iş beğenmiyor diyor, çok sinir oluyorum. Ne tarz işler var acaba? Ülkenin önde gelen üniversitelerinden mezun olup çaycılık,şoförlük mü yapsınlar? Yapanları kınamıyorum yanlış anlaşılmasın ama bu insanlar o pozisyonlarda çalışınca mutlu mu olacak? İşverenler böyle böyle insanları sömürüyor. Utanmadan bir de "bizim elemanız falanca üniversiteden falanca bölümünden mezun şu kadara çalışıyor" diye küçümsüyorlar.

Mesela ben yıllar önce az maaş alıyorum diye çalıştığım yerden istifa ettim. Adamlar üç çevirmene ayrı ayrı para vermek yerine diğerlerini çıkartıp beni tuttular, benim maaşım aynı kaldı,istifa ettim. Kimsenin benim kadar az paraya çalışacağını düşünmemiştim. Sonra öğrendim ki bunlar yabancı bir kız bulmuş 600 tl'ye sigortasız onu çalıştırıyorlarmış. Sonra bu kız da çıktı,ondan da az paraya başka biriyle anlaştılar. İşte herkes yeter ki iş olsun, iki kuruş para kazanayım diye düşünüyor ama bence doğru bir davranış değil.

Zaten çoğu şirket işini doğru düzgün yapan birinden çok yalaka ve itaatkar elemanı tercih ediyor onların da poposu zaten rahat.

Bir arkadaşım şoför çocuğu kalp hastası bir yıldır iş arıyor ve bulamadı. İş beğenmeme lüksü var mı sence? Her yere başvurdu ama yok. Bir iki iş buldu çalıştı, parasını alamadı.

edit:@dramadi, boğaziçi mezunu arkadaşım var, toplamda 4 üniversiteden diploması var. 5 Ay iş aradı. 1500 Tl'ye İstanbul gibi bir yerde işe başladı. Başka bir arkadaşım da Koç Üniversitesi Bilgisayar müh.(burslu) bölümünden mezun, erasmus da yaptı, zar zor iş bulduğunu, 1 yıl çalıştığı firmadan da parasını alamadığı için ayrıldığını söyledi. Gerçekten çok zeki bir çocuktu, 2000 tl'ye çalışıyordu. Şimdilik aklıma bunlar geldi.

Gazeteleri okursan bahsettiğin okullardan mezun, kpss'den çok iyi bir puan alıp da mülakatta 60 verilen atanamayan öğretmenleri görürsün.
0
geçerkenugradım
(17.08.17)
yeni mezun mühendisler iş beğenmiyor, ( mühendislik işinden bahsediyorum)
biraz çalışayım işi öğreneyim derdi yok adamın
insanlar sabah akşam dizi izlemeyi çalışmaya tercih ediyor saygı duyarım ama sigtir git derim

özetle iş beğenmeme durumu var
0
technicalte
(17.08.17)
Sol realiteyi görmeyle değil insanlar böyle olmasın şöyle olsun durun dünyayı çok güzel bi yer yapçam diyerek doğaya meydan okumayla alakalı bir düşünce biçimi bir pseudo-din olduğu için boşa nefes tüketiyorsun.
0
Batuhanolabilir
(17.08.17)
valla şu iş beğenmeme eleştirisi gelince deliriyorum. yahu açın bakın şirketlerin bilançolarına. her yıl ne kadar kar açıklıyorlar. müteahhitlet bmw'lerden inmiyor ama insanlar 3 kuruş para talep edince, rahat şartlar isteyince iş beğenmemiş oluyor. beğenmeyecek tabii ya. gören de lüks standartlar istiyor sanacak. 4 kişilik ailenin yoksulluk sınırı 5 bin lira.

onun dışında ülkedeki üniversite mezunları kalitesiz. adam mühendis oluyor matematik bilmiyor. üniversite mezunuyum diyor 2 kitap okumamış. ama bir insana önce sürüneceksin, bak ben süründüm bu yerlere geldim demek küfür etmekten beter.

bugün kro bir müteahhit işçisine 3 bin lira, mimara 3-4 bin lira verip 100 bin liraya mal ettiği evi 400 bin liraya atıyorsa burda byük bir sorun vardır. o ev o paraya satılıyorsa mimar gece 12'ye kadar çalışıyorsa tabii iş beğenmeyecek yahu. daha doğal ne olabilir? dua etsinler insanlar vahşi değil o evi müteahite sokmuyorlar.
0
black mamba
(17.08.17)
Dolu olduğum bir konu çok şey söylemicem ama. İş beğenmemek diye bişey yok insani çalışma ortamları yok. Bir bankada çalışıyorum evet fena olmayan bir para kazanıyorum ama ne şekilde çalıştığımı bir ben biliyorum burnumdan geliyor tazminat ödemek zorunda olmasam anında çıkarım. Bu iş beğenmemek değil ruh sağlığını korumak zorunda olmak.

Black mamba + 1
0
tuborg yesili
(17.08.17)
valla herkes haklı
bence 90lı nesil çok şımartılarak büyümüş/büyütülmüş bir nesil.
çocuk okurken özel derslerle okul kazanmış, ünide 1500-2 bin lira harçlık verilmiş,
haftada 3 gün okula gidip, kız kesip diploma sahibi olmuş
bi mezun oluyor haftada 6 gün çalış, 1500 lira maaş.
bu çocuk nasıl çalışsın?

keşke biz de AB ülkesi olsak, maaşlar iyi olsa ya da ABD gibi okuyup çalışsa herkes, tornacı olması gereken orman mühendisliği, boyacı olması gereken uluslararası ilişkiler okumasa filan ama hem o değiliz hem öbürü..herkesi aile okutuyor, herkese mezunuiyet sonrası maaşlar kuş kadar (genelliyorum elbette). ayrıca havam batsın- iyi okul mezunuyum, hiç de öyle boğaziçi bitirdiysen 20 binin garanti filan değil. her bölüm bir mi?

anne -baba ya köylü-taşralı aslında hiç üniversiteye yollamaması gereken kapasitede çocuğu prestij için, kendisi gidemediği için yollamak istiyor. istiyor memur olsun. 2658 kere KPSSye giriyor çocuklar. ideal memur olmak.

ya da misal bankacı anne-baba. ama o zamanlar banka memurları eşşek yüküyle para alır, şıkır şıkır giyinirmiş filan. yine anne baba sanıyor özel sektör 80lerdeki gibi eğitimli insanı havada kapıyor, imkanlar sunuyor. oğlu özelde hukuk okuyor, kadın sanıyor mezun olunca 10bin lira alacak, altına araba emrine sekreter verecekler...çocuğu bu beklentiyle yetiştirirsen o çocuk tabi ki çalışamaz şu ortamda.

böyle sanrıları olmayan ayakları yere basan ailelerin, ayakları yere basan çocukları kapasitesine göre, imkanlarına göre bir orta yol buluyor.
0
niye ama
(17.08.17)
Tartışmaya dönüşmüş olay...

üniversiteler 10 sene önce kontenjan arttırmaya başladı, patır patır üniversite açıldı ve şu an bu yapılan bkların acısı çıkıyor. Her yer vasıfsıza yakın mühendisle dolu.

Sanayini bir sürü mühendis mezun ederek geliştiremezsin. Daha 1 ay önce iş değiştirdim, 1 senelik mezun bir meslektaşım vardı, okulda o kadar sene ne okumuş çok merak ediyorum, bomboş bir teneke ! İşi bıraktı gitti, yds'ye çalışacakmış paşam...

Millet salla başını al maaşını derdinde, memurları gördükçe ben de özenmiyor değilim aslında. Büyük bir çoğunluk resmen boş vakit doldurup para kazanıyor, arada yaptıkları işler hobi gibi.
0
kimlanbu
(17.08.17)
buradaki arkadaş boşu boşuna yüklenmeyin
al ben dedim "fakirlerin yaşam şartlarının yükselmesi lazım"
ne oldu bir yükselme oldu mu?
olabilirliği var gibi duruyor mu?
yakın gelecekte yükselecek mi sence?

evet tüm bayburt giderse bü'ye gidemeyenlerin iyi maaşlı iş bulma şansı düşecek, bu sefer de onlar sürünecek, illa birileri sürünecek. sürekli daha fazla insan sürünecek çünkü hem eğitim b.ka sarıyor hem eğitimde fırsat eşitliği ve bunlar dü zel me ye cek

ben 5 çocuklu ,tek göz evde büyümüş, ömrünü burslu okuyarak geçirmiş (buna y.dışında doktora da dahil) insanım ama benim çocuğum annesi benimki gibi ilkokul mezunu değil yüksek eğitimli olmasına rağmen benim yaptıklarımı %99 yapamayacak çünkü sistem kalmadı.

sistem bittiyse, deniz tükendiyse, deniz tükendi diyen adama ne yükleniyorsunuz ki?
0
niye ama
(17.08.17)
deniz tükendi diyen adamlara yüklenmiyoruz. denizin tükenmesinin doğal olduğunu ve böyle olması gerektiğini söyleyenlere yükleniyoruz. "boğaziçi'ne giremiyorsan sürün, çalışsaydın da girseydin" demek başka "boğaziçine girerek iyi para kazanabilirsin ancak bu ülkede herkesin, işçilerin bile insani yaşam şartlarına ulaşması gerek" demek başka bir şey. 1.si kraldan çok kralcı olmaktır. karınca hikayesi gibi. evet bizim dememizle bir şey değişmeyecek ama safımız belli olsun.
0
black mamba
(17.08.17)
bütün cevapları okudum @dramadi ye laf anlatmak için cevap yazmayın bence ahahhaha hepsinde okusaydın yeaa diyor, geçiniz.

bir iki laf edecek olursak, ben iş beğenmemekten ziyade diğerlerinin de değindiği gibi aslında şartların boktan olmasından yakınan insanlar görüyorum. gerçekten her şey süper de insanlar beğenmiyor değil hakkını alamadığı için çıkıyor.

Avrupadaki temizlik işçisi muhtemelen kolayca araba alıyor, bara ya da sinemaya gidiyor ama barda içtiği 2 şişeye 40 tl bırakıp çıkmıyor. bir kişi 2000 tl maaş alsa evli olsa eşi de çalışsa 1500 tl alsa nasıl her istediğinde çıkıp barda içip eğlensin senin ülkende mümkün değil. insanlar da farklı yol arıyor olmayınca zaten ya tekrar dönüp ayrıldığı iş gibi işe dönüp çalışıyor ya da şansı yaver giderse aradığına yakın iş buluyor.
0
eksi sozlugun tatli insani
(17.08.17)
tartışma başlatıcı içerik" gerekçesiyle, verdiğim cevaplar silinmiş peşpeşe az önce.

"bok bok bok" diye yazanlar duruyor. küfürsüz, hakaretsiz yazanların cevapları siliniyor.

devletin kendi koyduğu kuralları kendi kurumlarında deldiği, eğitim-fırsat eşitliğinin olmadığı bir ülkede "iş beğenmiyorlar" cümlesi acınası bir bakış açısı.

her yerde işinin hakkını vermeden, o kapasitede olmayan birçok insanla karşılaşıyoruz. bu bir gerçek.
işini, deyim haline gelmiş olan "memur zihniyetiyle" yapan çok sayıda çalışan var doğru.
kendini yetiştirmeyen/geliştirmeyen çok insan iş bulamıyor ya da yaptığı işte yetersiz kalıp, aldığı ücreti hak etmiyor bu bu da doğru.

iyi bir eğitim, iş deneyimi, kendini geliştirme falan eyvallah da; ülkedeki işsizliği açıklamak için "iş beğenmiyorlar" lafı çok yetersiz. olayı açıklamaya yeter sebep değil.

mevcudu ideal gibi sunma yanlışına götürüyor bizi. mevcut şartların önce eleştirisi, sonra değişimi... yapılması gereken bu. sömürü çarkına methiyeler dizmek değil.
0
runagain
(17.08.17)
(37)

tüketmediğiniz gıdalar

xlero
sebebiyle beraber söyler misiniz? alerji, sağlıksız bulmak, tiksinmek, diyete uymaması vs.ben küçükken ailecek çok kola içiyorduk, abimin midesi bir ara epey kötü oldu. sanırım 12 yıldır kola içmiyorum
sebebiyle beraber söyler misiniz? alerji, sağlıksız bulmak, tiksinmek, diyete uymaması vs.

ben küçükken ailecek çok kola içiyorduk, abimin midesi bir ara epey kötü oldu. sanırım 12 yıldır kola içmiyorum
0
xlero
(16.08.17)
alkol sağlık
işkembe çorbası kokusu kötü
domuz haram + kokusu iğrenç
şalgam hiç sevemedim
yengeç ıstakoz kalamar karides vb deniz ürünleri görüntüleri iğrenç.
0
basond
(16.08.17)
enteresan anketmiş, işte cevaplarım!

ekmek: gerek yok.
pilav: gerek yok.
küp şeker: gerek yok.
tatlı/gazlı içecekler: gerek yok.
piliç/balık köfte salam jambon vb: daha sağlıksız bir alternatif olarak aklıma ayakkabı yalamak filan geliyor, dolayısıyla hayır dostum.
kuşüzümlü yemek: bunu icat edenler kafayı yemiş bence, tiksiniyorum.
pirinçli sebze yemeği: tiksiniyorum.
çok pişmiş herhangi bir yemek: kusucam.
0
evde liyakat kalmamis
(16.08.17)
şeker ve şekerli tüm ambalajlı gıdalar - sağlıksız
mısır - gdo suzu yok
kola - sağlıksız
meyve suyu, soğuk çay, meşrubatların alayı - şekerli ya da tatlandırıcılı
0
rentts
(16.08.17)
bamya, pırasa, ıspanak(bu son ikisini börekte araya kaynatıp yediriyo annem ama normalde yemem), lahana, taze fasulye, karnabahar ve aklıma gelmeyen daha birçok sebze ve otu (cibez, şevketibostan, ebegümeci vs. ne kadar gereksiz ege otu varsa) yemiyorum çünkü sevmem tatlarını iğrenç geliyo bana.

karpuz/kavun yemem. en son 4 5 yaşında annemin hadi bi dene falan demesiyle yemişimdir herhalde, ki o zaman yediğimde de damağımda böyle pütürlü his bırakmıştı alerjim bile olabilir hiç bilmediğim. yememe nedenim de karpuzun beni aşırı irite etmesi. böyle yapış yapış sulu şekerli olması falan insanların yerken ağzının burnunun karpuz olması aşırı tiksindiriyo beni, kavunu da tadını sevmediğim için yemiyorum.

kola çok çok nadir tüketirim hani dışarda topluca yemek yenirken bazen kola söylemek avantajlı olur başka içecekte kampanya olmaz falan o zaman içerim yoksa içmem.

kesin başka bi şeyler de vardır da aklıma gelmedi, çok yemek seçen biriyim. ha mesela kokoreç ve ciğer dışında sakatat yemem, bu kemik iliğini falan emiyolar bazen ondan tiksinirim. kelle paça da yemem gerçi o sakatat mı değil mi tam bilmiyorum bile.
0
nundu
(16.08.17)
taze biber; tadı saman gibi hoşuma gitmiyor.
geri kalan ne varsa kabulüm.
0
re noreno
(16.08.17)
Kola/gazlı içecekler/meyve suları/ice tea vs - şeker/sağlık
bitter çikolata harici çikolata - şeker/sağlık
şekerleme/bisküvi vs - şeker/sağlık

garip dokulu şeyler (chia pudding, noktalı vs şeyler) - trypophobia

meyve+ yemek karışımı şeyler (kuru erikli et falan) - çünkü deli değilim
0
sopiro
(16.08.17)
jelibon, marshmallow vb. tiksindiriyor kıvamı yüzünden, zaten sağlıksız.
Gazlı-gazsız şekerli-tatlandırıcılı içecekleri tüketmem, ekstra şekere hiçbirimizin ihtiyacı yok. Sade soda varsa içerim.
Ketçap mayonez vb. yemem, yağlı ve çok kimyasal. Ama acı sostan vazgeçemiyorum.
Naneli-meyveli-kahveli vs. şekerleri almam, ikram edilse yemem.
Yağlı etleri yemem, yağsızını da pek yediğim söylenemez. Deri görürsem kusarım. Sakatat yazarken ellerim titriyor, ağzıma sürmem.
Sigara-alkol kullanmam, zararını açıklamama gerek yok.

ayda veya 2 ayda 1 cips yerim, sağlıksız ama bazen çekiyor canım.
Genel olarak ambalajlı gıda tüketmemeye çalışıyorum.
0
megalomaniac
(16.08.17)
Evde liyakat kalmamis'ten alıyorum:

ekmek: gerek yok.
pilav: gerek yok.
küp şeker: gerek yok.
tatlı/gazlı içecekler: gerek yok.
piliç/balık köfte salam jambon vb: daha sağlıksız bir alternatif olarak aklıma ayakkabı yalamak filan geliyor, dolayısıyla hayır dostum.

Bunlara ek olarak patates.
0
yirmisantim
(16.08.17)
Her türlü abur cubur (zor oldu ama başardım, tüketmiyorum uzun süredir) - sağlık
Her türlü sakatat - tiksinmek
Tavuk but ve kanat - tiksinmek
Kırmızı etin yağ dokuları - tiksinmek
Tüm biber çeşitleri - tiksinmek
0
peggy
(16.08.17)
şu duyuruya bakınca kimsenin yediği ortak bişey yok
bi gün zirve olursa sadece çekirdek çitlenebilecek

insanların sağlıksız diye yemedikleri her şeyi yiyorum görünüşe göre ilk ben öleceğim.

ilk cevabıma ek olarak haşlanmış yumurta ve kaymak da yemiyorum alerji yapıyor.
0
basond
(16.08.17)
@basond kimse makarna dememiş, bence makarna yenilebilir ^^

ekleme yapıyorum: süt, gaz yapıyo :D
0
evde liyakat kalmamis
(16.08.17)
ciğer. kokusu, tadı, çiğnerken ağzımda yarattığı his... her şeyiyle korkunç.

çocukken yiyip kusmuştum. Bir daha da yemedim, ölsem de yemem. bulunduğu masadan da alelacele karnımı doyurup kalkarım.

not: edirne tava ciğeri çok daha başka bir şey, onu yiyebilmiştim (edirne'de). ama üç beş taneden sonra tadı normal ciğere dönmüştü benim için.
0
rahip janick
(16.08.17)
Etik nedenlerle hiçbir hayvansal gıdayı tüketmiyorum. Bamya ve pırasa yemem için açlıktan ölüyor olmam lazım. Tatları berbat. Bunlar dışında asla yemem veya içmem diyebileceğim bir şey yok.
0
auroraaurora
(16.08.17)
sağlık kaygısıyla glisemik indeksi yüksek çoğu şeyden ve hazır/rafine gıdalardan uzak duruyorum. zaten belli bir süre sonra gerçekten tatları berbat geliyor.
bakla dışında istisnasız tüm sebzeleri yerim.
0
lazpalle
(16.08.17)
her türlü meyve - içlerinde tahta (çekirdek) var diye yemiyorum. yediğim görülmemiştir.
zehtin - aynı şekilde çekirdekli olduğundan dolayı
enginar - te allam... yenicek şey değil kuran çarpsın.
beyin - zerre haz etmem. hatta kelle paça'nın içinde varsa içmem, söverim.
biber - acı eşiğim (yiyecek anlamında) çok düşük olduğu için tüketmiyorum.
dondurma - hem sağlık açısından hem de mevsim gözetmeksizin boğazlarımı anında şişirdiği için.
cips - bilmiyorum. çekici gelmiyor.
dalak - sebebi yok

benden bu kadar. bu liste dışında ne gelse yerim.
0
Tears of Devil
(16.08.17)
Kola- şeker
Çikolata ve türevleri- şeker
Her türlü ekmek- boş kalori neden tüketeyim
Pilav- kan şekerini hızlı yükseltiyor, besleyici değil
Makarna- aynı
Cips- midem kaldırmıyor sade bile olsa
Tuz- domates hariç her türlü gıdanın tadını bozduğunu düşünüyorum
Sakatat- kokusu hoşuma gitmiyor yemeyi düşüneniyorum
Sebzelerden sadece kereviz yemem kokusuna alışamadım bir türlü
Meyvelerden de muz ve çilek yiyebiliyorum diğerleri lezzetsiz geliyor
0
voyager 1
(16.08.17)
Kola: 15 yıldır içmiyorum.
Diğer asitli ve asitsiz olmak üzere hazır içecekler: çok mecbur kalırsam ayda yılda bir bardak onun haricinde içmem. Sağlık için.
Ekmek: Diyet için bıraktım yıllardır yemiyorum.
Bamya: İğreniyorum.
Meyve kremalı tatlılar: iğreniyorum.
0
mutekebbir
(16.08.17)
karpuz alerji
ananas alerji
salam sucuk sosis sağlık
sakatat sağlık/tiksinmek
ekmek ihtiyaç duymuyorum
0
shotgunwoman
(16.08.17)
Sebze, et, balik, meyve ve bazi kuruyemisler disinda hicbir sey yemiyorum. Resmen pastaya, çöreğe hasret kaldim. Yillardir boyle. Sporcu gibi antrenman yapiyorum, oyle besleniyorum (._.)
0
velvetmorning
(16.08.17)
Çay: Nefret ediyorum.
Mayonez: Sevmem.
Sakatat: Hepsi iğrenç, kokusuna dahi dayanamam.
Bezelye: Bunun da kokusuna bile tahammülüm yok. Bi yemeğin içinde olduğunda (misal tas kebabı falan) o yemeği yemem.
Acı: Yiyemiyorum, direncim yok. Ayrıca manasız geliyor acılı yemek.
Pişmiş havuç ve biber: Sevmiyorum.
Menemen: Kusmuğa benziyor.
Gazlı içecek, meşrubat: Ayda yılda bir canım çekerse içerim. Onun dışında aramam,sevmiyorum.
Tatlı, dondurma, çikolata vs.: Bunlar da ayda yılda bir canımın nadiren sapıtıp çektiği şeyler. Tatlıyı sevmiyorum genel olarak.
Sütlaç, muhallebi: Bunlar da tatlı başlığı altında aslında ama artı bir parantez açmak istiyorum. İkisi de bebek kusmuğuna benziyor. Annem de anasını satayım evde en çok bundan yapardı ve sürekli ye diye zorlardı. Resmen bebeklikten şu güne kadar travmam oldu sütlaç. Ağzıma sürmem.
Reçel, bal, pekmez, nutella vs.: Sevmiyorum.
Kaşar: Peynire hakaret resmen, ağzıma sürmem.
Siyah etli balıklar: Tatları acı geliyor.
Bamya: Sümük gibi, tüylü tüylü bi de.
Kayısı ve şeftali: Tüylü deyince aklıma geldi. Bu iki meyveyi çok sevmeme rağmen tüylerinden dolayı yiyemiyorum. Bir nevi tik gibi. Soyan olursa yerim ama.
0
buff
(16.08.17)
bamya yemem sümüklü pisnik şey.
0
Ufuk
(16.08.17)
Haslanmis yumurta - tiksiniyorum. Daha dogrusu yumurtanin sarisi katilasti mi tiksiniyorum.

Nutella - millet bayiliyo da bence cok gereksiz
0
kuehles blondes
(16.08.17)
kola, gazoz.vs - sağlık
şeker - sağlık
pişmiş yeşillikler - sebze bence pişmemeli zeytinyağlı meze falan gömerim.
0
prezarlatif
(16.08.17)
Ciğer işkembe kelle ve diğer sakatatlar

Mantar bunlar damak tadima uymuo

Eskiden bikaç kere dilli Kaşarlı sandwich yerdim dile benzedigi için dil dediklerini saniodum hani dil peyniri gibi meğersem hayvanın diliylmış boggg

Tavuk yemiyor alerjim var
0
all girls dream
(16.08.17)
Millet kola asitli içecek yazmış ben hergün 1 lt en assağı tuketirdim urologum kesin içme dedi onu hayatımdan çıkardım şekeri de tuketiorm ve sekerli içecekleri de
0
all girls dream
(16.08.17)
Biber, bamya, bakla, pırasa => Küçüklüğümden beri tadını sevemedim bunların, yemiyorum. Diğer her sebzeyi, bakliyatı yerim.
İşkembe, kelle, paça, vb => Görüntüsü, kokusu güzel gelmiyor.
Meyve suyu => Eskiden günde 1-1,5 litre içtiğim oluyordu, şimdi bıraktım. Arada limonata yapar, bir bardak içerim. Kola ve fantayı da çok içiyordum eskiden, artık arada sırada içiyorum. Dolapta devamlı açık meyve suyu, ice tea, kola, fanta ve gazozun olduğu bir dönemden geçtik, sonra ailecek azalttık, dediğim gibi meyve suyunu hiç içmiyorum örneğin :)
0
hayirsiz
(16.08.17)
pırasa leşşşşşşş kokuyor.
tavuk antibiyotik.
midye civa yuvası.
0
mikahakkinen
(16.08.17)
Kokoreç disinda sakatat yemem. Onu da cok nadir. Sanırım bamya pırasa, sakatat ve koyun eti/sütü/peyniri disinda yemedigim icmedigim sey yok.
0
aquarium
(16.08.17)
Ben yemek seçmem her şeyi yerim. Sakatat demişler ama ciger, kokorec bunlar nefis bence. Patates salatasini pek sevmem ama sicak cayla ekmek arasi yapinca severim.
0
for day to break
(16.08.17)
kola, gazoz : şeker ve asit sonuçta
alkol : sevmiyorum + sağlıksız
kırmızı et ve türevleri : denedim olmuyor
balık : kırmızı etle aynı sebep
0
yaraticinick
(16.08.17)
Yeşil biber ve kavrulmamış sarımsak midemi bozuyor.
Meyve parçaçıklı yoğurt/dondurma gibi şeyleri yiyemiyorum ağzımda büyüyor kusmak istiyorum.
Bamya karnabahar brokoli mecbur değilsem yemem.
Patlıcanı sadece közlenmişse yiyebilirim hatta taparım.
Annemin yaptığı yemekleri de genellikle yemem kendi yemeğimi kendim yaparım.
Alerjim olan gıda yok/bilmiyorum.

Bunların dışında diyette olduğum için yasaklar şöyle;
Kızartmalar
Et suları
Katı yağlar
Hazır gıdalar
Abur cubur
Hamur işleri
Gazlı içecekler
Kutu meyve suları
Hazır çorbalar
Salamura gıdalar
Turşu
Sakatatlar ve şarküteri ürünleri
Yağlı ve kremalı gıdalar, mayonez vs.
Fazla alkol, tuz, kafein.

Ekmek makarna meyve her zaman değil, ölçülü şekilde.
Ömür boyu böyle besleneceğim, arz ederim.
0
apartman teyze
(16.08.17)
sağlık :kola, ice tea, hazır meyve suyu filan içmem, hazır gıda sınırlıdır.ketçap hiç kullanmam. mayonez bazen.
pizza, sosis, salam tüketmiyorum, midye de korkumdan yemiyorum.
çaya kahveye şeker atmam, bisküvi, çikolata cips filan çok sınırlı, hindistan cevizi krokan ve sarı lebelebiyi sevmiyorum fark ettiysem yemem. krem şantiden çok hazzetmem. ekmeği normal ekmek olarak yemem ama simit, börek, pide filan yiyorum.
genel olarak dışarıda yediğim şeyler tuzlu geliyor -evde yemeğe tuz atmadığım için-
ama "aaay asla yemem, ağzıma sürmem"lik hiç bir şey yok, açsam yerim :)
0
niye ama
(16.08.17)
Tavuk. Degil tüketmek, yanına bile yaklasmam. Sebebi ise feci sekilde tiksinmem. Son 2 yildir boyle. Tadi, goruntusu ve en onemlisi o lanet kokusu beni igrendiriyor. En cok igrendigim kismi da but. Zaten asiri sagliksiz bir sey.

Salam. Bunu da igrenc buluyorum ama tavuk kadar igrenc degil.

Domuz. Kokusu hayata kusturdu beni.

Yengec ıstakoz vs. Goruntuleri igrendiriyor. Tadi istedigi kadar guzel, o goruntudeki bir seyi yemem.

Bezelye. Nefret ederim. Issiz bir adada sadece bezelye ile kalsam ve acliktan olecek duruma gelsem yemeden once yine de bir dusunurum "ulan acaba yemesem acliktan olsem mi?" diye.

McDonald's, burger King vs menuleri. Hepsi midemi bulandiriyor

Palamut baligi. Lezzetsiz ve agir geliyor.

Turk kahvesi. Sevemedim gitti. Aslinda hemen hemen hicbir kahve turunu sevmiyorum.

Salcali bulgur pilavi. Sade (salcasiz ve sari renkte olan hali) bukgur pilavini yerim ama salcalidan nefret ederim.

Pirasa yemegi. Sevmiyorum

Enginar. Sevmiyorum.

Elma. Hayatimjn hicbir döneminde sevmedim. Eksi elmayi yiyebilirim ama o da midemi yakiyor, o yuzden hic elma yemiyorum.

Patlican. Kozlemesi haric hicbir formunu sevmiyorum patlicanin.

Bamya, taze fasulye, turlu vs. sulu yemeklerin hemen hemen hepsi. Cunku sevmiyorum.

Pogaca. O kadar agir ki kamyon yemis gibi tikaniyorum. Ayrica midemi yakiyor tabii ki.

Tarhana, brokoli corbasi, gulas corbasi ve iskembe-kelle paca haric tum corbalar.

Sut. Cunku sindiremiyor midem. Laktozsuz alio icebilirim ama gerek yok cunku aradigim bir sey degil sut. Farkında olmadan bol sutlu bir sey tuketirsem mide allak bullak oluyor.

Cikolata. Sevmem pek. Bayiyor beni cikolata. Hele yaz sıcağının ortasında cikolatali dondurma yiyorlar, allahim allahim..

Recel. Yiyemiyorum, asiri tatli geliyor.

Raki. Kokusunu da tadini da sevmiyorum.

Daha cok sey var da aklaima gelmiyor hepsi simdi. Aslinda bastan sadece yediklerimi yazsam cok daha kolay olacakti.
0
stavro
(16.08.17)
Kola, fanta, gazoz gibi şeyler
Neskafe (granül kahve yani)
Kelle paça işkembe
Pırasa (malesef sevemiyorum)
0
mutlusismankedi2015
(17.08.17)
asitli içeceklerin hiçbiri, ice tea, meyve suları- sağlıksız ve onları tüketince inanılmaz rahatsız oluyorum. en son ne zaman içtim bilmem.

abur cubur vs asla

tavuk pek sevmem az tüketirim ya da tüketmem
0
ruh i tibbiye
(17.08.17)
Dörtten fazla bacağı olan cisimleri yemiyorum çünkü kültürel nedenler falan (kalamar istisna)

Koç yumurtası vb yemiyorum çünkü o ne birader öyle yaaa.. Beyin ve kelledeki göz falan da acaib hissettiriyor.

Çikolata-kakao ile karıştırılan meyveler, vişneli brovni mesela, portakallı çikolata, çikolatalı yaş pastadaki kiraz vs, icat edenin allah belasını versin, sindiremiyorum.

Sarı leblebi de zorluk seviyesi yüksek bir kuruyemiş. Yerken sıkılıyorum.
0
kargn
(17.08.17)
Domates agzima aldigim an direk kusma refleksi geliyor.
Kola, gazoz gibi gazli icecekler.
Kokorec yemem, sevmiyorum.
Maydonoz, tadini sevmiyorum, herhangi bir yemegin icinde maydonoz oldugu zaman adeta maydonozun aromasindan yemegin tadini alamiyorum.
0
Kamyoncunun vitesi
(17.08.17)
(12)

Yarın deprem olursa?

tchuck
ne yaparız? gerçekten merak ediyorum.istanbul'da 7.5 şiddetinde bir deprem oldu yarın. ve istanbul yerlebir oldu. bir şekilde sağ çıktık. peki sonra ne olacak?bu durum sadece beni mi tedirgin ediyor?sabahına iflas etmez miyiz?sanayi, finans, inşaat bütün sektörler sabahına batmış olmaz mı istanbul y
ne yaparız? gerçekten merak ediyorum.

istanbul'da 7.5 şiddetinde bir deprem oldu yarın. ve istanbul yerlebir oldu. bir şekilde sağ çıktık. peki sonra ne olacak?

bu durum sadece beni mi tedirgin ediyor?
sabahına iflas etmez miyiz?

sanayi, finans, inşaat bütün sektörler sabahına batmış olmaz mı istanbul yıkıldığı an?

işte o anı mera kediyorum: o an ne yapacağız? taş mı yiyeceğiz?
0
tchuck
(16.08.17)
17 ağustos depreminde osmangazi köprüsünün ayaklarından bir bölümünün üzerinde bulunduğu hersek burnundan, düzceye kadar bir hattın kırıldığını düşündüğümüz vakit, yine uzun bir hatta kırılma olacak. otokar ve toyota arifiye, sakarya'da. ford'un, honda'nın, mercedes'in, hyundai'nin, bunların tedarikçilerinin fabrikaları da kuzey anadolu fay hattı üzerinde fabrikaları var. bu sadece otomotiv için. diğer sektörlerin de çoğunun merkezi istanbul'da.

yani yıkıcı bir deprem olduğunda türkiye'de ekonomi'nin e'si bile kalmayacaktır.

yetişmiş nüfus, beyaz yaka, tecrübeli insanların kaybına hiç değinmiyorum bile.
0
rain when i die
(16.08.17)
celal şengör bağımsızlığı kaybederiz demiş bugün sanırım bu konuda. su an da ne kadar bağımsız olduğumu tartışılır ama katılıyorum kendisine.

şahsi olarak yaşamımızda açıklık, hastalık, yağma, tecavüz olur eğer istanbul'dan kaçamazsak. o noktada güçlü olan hayatta kalır. aslında modernliği çok da fazla takmayan karakterimin nedeni bu gibi olasılıkların çok olmaması.
0
twelfth
(16.08.17)
istanbul o kadar geri dönülemez bir şekilde boktan bir hale geldi ki yaşanacak büyük bir yıkım şehrin yeniden planlanması için tek yol olarak kaldı. TABİİ Kİ YIKILSIN HER YER DEMİYORUM ama ne yaparız diyor soruyorsun ya, önümüzde bu şehri daha düzgün planlamak açısından bir şans olacak.

bu ülke çok büyük bir depremi yaşayalı daha 20 sene olmadı, buna rağmen yeterince akıllanmadı. deprem bölgesinde yaşamanın nasıl bir şey olduğuna dair belki bu sefer yeterli bilinç hem toplumda hem de devlette oluşur. hepimize müstahak.
0
Bruce
(16.08.17)
burda önemli olan istanbulun düzelmesi vs. değil. zaten o iş geçti.

ben sadece 10 sene içinde bu deprem olacak ve deprem olduğunda ülkenin; finans, sanayi, lojistik, bankacılık sektörünün merkezi olan şehri yerlebir olacak diyorum.

biz sağ kalırsak ertes günü ne yapacağız?
ne çalışacak iş kalacak, ne harcanacak para. bankalardaki paramızı bile muhtemelen aylarca çekemeyeceğiz o durumda.
0
🌸tchuck
(16.08.17)
bahsettiğin kadar büyük bir krizin oluşması için 10-11, belki de daha şiddetli bir deprem gerekir. istanbul'un her bölgesi sakat değil, bankalar büyük holding plazalar bu tip beklenen depremlere dayanıklı yapılıyor zaten. post apokaliptik film senaryosu o senin dediklerin.
0
Bruce
(16.08.17)
büyük sektörlerin hiçbiri ertesi gün batmaz. hatta inşaat sektörü bayram bile eder uzun vadede. fakirler ölür, zenginler daha zengin olur, 7.5 şiddetinde bir depremin sonucunda. hiçbir banka binası yıkılmaz, taş gibi yerinde durur. kendi boyu artmaz ama halk üzerindeki gölgeleri büyür. daha derine işler etkileri.

ilk etapta bir kriz olur, piyasalar çakılır falan tabii. ama o da atlatılmayacak şekilde olmaz. yine fakire olur olan. orta sınıf dibe vurur bir de. 2 sene sonrada hepsi unutulur. en çok eleştirilenler de tekrar yapılmaya başlanır.

sizin dediğinizin olması için çok daha büyük bir afet olması lazım.
0
windowsguvenlikduvari
(16.08.17)
ben bankaların binasının yıkılıp bankacılık sisteminin çökmesinden bahsetmiyorum ki?

istanbul duracak diyorum. istanbulun durması demek sanayinin, bankacılığın, finansın ve lojistiğin durması demek.
nüfusun en az %3 ü ölecek. binalar yıkılacak. bir yerden bir yere gidemiyor olacaksın.

600bin cesedi binalardan çıkarmak bile aylar sürer. yıkılan ve zarar görülen binaların yerine yensinin konamsı yıllar sürer.
istanbulda aylarca hayat rutine falan dönemez arkadaşlar kendinizi kandırmayın yani.

o bankalarda çalışan adamlar ölecek,
o bankalarda çalışacak adamların evi yıkılmış olacak. o bankalara giden yollar çalışmıyor olacak. basit bir selde bile duran metroların bir çoğu iptal olacak.

hayatın durması demek bu.
istanbulun 1 ay durması, ekonominin bitmesi demek.

ki sanayi tamamen fay hattı üstüne kurulu, ona değinmiyorum bile.
0
🌸tchuck
(16.08.17)
@tchuck

ben sizin dediğinizi anladım, neden anlamamış gibi bir muamele gördüm onu anlamadım gerçi. sizinki bir öngörü, ben de buna katılmadım. bence hayat durmaz öyle dediğiniz gibi. ceset çıkarmak dediğiniz de 1 hafta sürer. tabii normalde dediğiniz gibi olur. ama bu topraklarda çıkmayanın üzerine dökerler betonu, dert mi bazıları için?

istanbul'un rutini zaten kaos üzerine kurulu olduğu için, "bu normale" çabuk döner gibi geliyor.
0
windowsguvenlikduvari
(16.08.17)
kimse 600 bin insanı çıkarmaya çalışmaz.
ölen ölür
kalanı yazsa en fazla 10 güne buldozerlerle denize kürerler, kışsa yangınlar olur. ne de güzel duble şehit oldu önce depremde skatlandı sonra yangında öldü derler.

yolları birkaç güne açarlar sokak aralarını değil otoyolları kast ediyorum. neden bir yerden bir yere gidemeyesin ayakların olacak (inşallah) yürüyeceksin. ne iş umrunda olacak, ne banka kartı,ne birikim, ne de IT'lik bir işin olacak ayakların da kodlanmadı ya?.. ne tuhafsınız ha. eşya meşya kalacak sen sadece kendini varsa eşini aileni alacak, yürüyeceksin ya ne olacaktı? istanbulla anadolu arasında amerikan şehirleri gibi ıssız binlerce km yok ki. bir yere kadar yürürsün oradan da nakliye edilirsin. deprem kuzeyi vurursa pendikten sonraki demiryolu hattı bile çalışıyor olabilir.

ki zaten istanbulun her tarafı deniz en olmadı deniz yoluyla kurtarma gemisi yollar başka ülkeler (7.5 depremde tsunami olmaz sanırsam) bizimkiler de olur, alır bursaya yalovaya hatta izmire, zonguldağa neresi sağlamsa oraya getirir insanları oradan da insanlar memleketine gider, insanlara gitme emri filan çıkartırlar. istanbulda sadece izni/görevi olan kalır.

ülkede ne kadar asker polis AFAD sağlıkçı varsa (ki milyon tane var) istanbula yığılır zorunlu görevle-bu insanlar savaştan kaçan 3 milyon suriyeliyi kaydetmiş insanlar. depremden sonra da kalan diyelim 13 milyon istanbulluyu havada karada denizde kaydeder .zaten hepimizin TCsi var, sonra da memlekete yollar veya konyaya yollar muhtemelen gidecek yeri olmayanları bizim orda arsa bol. hasta, yaralı olanlara kızılay kamp açar herhalde edirnede, düzcede filan ...

borsa filan kapatılır, OHAlin OHALi filan ilan edilir (o ne demekse)
önce bir göçeriz tabi ama öyle kıyamet bir şey olmaz, fakirleşiriz, ömrünü bir ev almaya harcamış işçi kesim, balataları sıyırır. ki o kesimin zaten istanbulda kalması hata.

sanayinin sigortası vardır, ve umarım 7.5 depremde yıkılacak binaları yoktur (bizimkiler bunu düşünemediyse bile toyata filan düşünmüştür herhalde) evet üretim durur işçiler kısmen ölür. koca fabrikalardan çok -bence- sigortası filan ona göre olan ufak atölyeler, imalathaneler filan biter ki zaten bitsin ne işi var deri atölyesinin istanbulda? kimya tesisiyse muhtemelen yanar, gıda tesisiyse kullanılamaz hale gelir vs. bunların bedeli ağır olur ama toplarlanır. toparlanır derken istanbuldaki tesis yerine yenisini belki 10 sene açamaz ama anadoludaki yerler ekstra çalışır. izmirde sebze meyvece işletmeleri 3 vardiya yapar, ereğlide süt üreticileri seferberlik ilan eder, OSTİMde prefabrikeciler, iş makinecileri sokaktan işçi toplar bir şekilde yetiştirir. İstanbullu operacının, makyaj sanatçısının, keman tamircisinin filan yerine koyamazlar ama kimsenin de umrunda olmaz.

elbette depremden daha fakir bir ülke olarak çıkacağımız kesin, toparlamak yıllar sürer, siyaseten de diktatörlük resmen gelir ama "taş" neden yiyelim ? gıdayı zaten istanbul üretmiyor ki. işliyor ve tüketiyor. çorbayı kızılay dağıtır. yani mantık yanlış işine, evine tekrar kavuşmayı düşünmeyeceksin, karnın da her türlü doyar. kamplarda yaşayacaksın memlekette kimsen yoksa vs.

finans lojistik filan dediğin kaç kişi istihdam ediyor 100 bin mi? memlekette 130 bin kişi sırf FETÖcü diye işten atıldı taş mı yiyorlar sence? bankalar şubelerini 2 hafta açmadı diye batmaz %40 kar eden sektör. inşaat zil takıp oynuyor olur deprem sabahı.

sultanbeyli toptan ölse memleket ne kaybeder Allasen? -üzgünüm ama ekonomik anlamda böyle, insani olarak sormuyorum.
yahut İstanbul toptan beyaz yaka herkes profesör filan da ben mi bilmiyorum?
0
niye ama
(16.08.17)
99 depreminin merkez ussunun istanbul oldugunu dusunelim.
100 binlerce olu, on binlerce yikilmis bina, sehir tamamen kaos halinde olacagi icin disaridan yardim ulasmayacaktir. bu esnada kurtarilabilecek 10 binlerce insan daha olecektir. olayin uzerinden bir kac gun gectikten sonra hijyenle ilgili sorunlar cikacak oluler kokacak, ve salgin hastaliklar basgosterecek, yine binlerce insan olecektir.

korfez depreminde yasananlarin bir kac misli caresizlk olacaktir. cok kotu olur. su an burada yazan bir cogumuz (istanbulda olanlar) muhtemelen yeniden yazamayiz.

yasiyor olursak tas da yeriz kum da, ama hayyata olacagimiz muamma...
0
exlibris
(16.08.17)
shotgunwoman
(16.08.17)
Eksisozluk linkini dahil ederek soyluyorum senaryolar cok abartilmis. Insaat sektoru batacak bile denmis. Abartip kendinizi uzeceginize bagli oldugunuz belediyeye bir telefon acip deprem sonrasi senaryolarini ve planlarini sorun bence. Belki vardir belki yoktur ya da yetersizdir ama en azindan bu konuyu ciddiye almalarina yardimci olursunuz.
0
dunal
(16.08.17)
(2)

tüp vs elektrik

kibritsuyu
iki günde bir, hadi bilemedin her gün bir tencere, arada sırada (haftada bir falan) iki tencere yemek pişen ve kahvaltıda da 1 saat kadar çaydanlığın altında yanan elektrikli ocak, 2 ayda 90 liralık 12 kilo aygaz tüpten daha mı fazla tutarda elektrik yakar?elektrikli ocak dediğim şu yeni modern anka
iki günde bir, hadi bilemedin her gün bir tencere, arada sırada (haftada bir falan) iki tencere yemek pişen ve kahvaltıda da 1 saat kadar çaydanlığın altında yanan elektrikli ocak, 2 ayda 90 liralık 12 kilo aygaz tüpten daha mı fazla tutarda elektrik yakar?

elektrikli ocak dediğim şu yeni modern ankastre olanlardan. cayır cayır rezistans değil yani.

yazlıktaki tüpü sadece babam tek başına 2 ay tatil yapmasına rağmen (iki hafta da biz gittik, arada sırada iki tencere yemek olmasının da sebebi o) her yıl değiştiriyor. 90 lira. ben ankara'da kombi yakmayı bıraktığımız tarih olan mayıs'ta 100 liralık gaz aldım, üç kişi gürül gürül banyo ediyor, üç aydır (bizim de tatile gittiğimiz iki haftayı düş, iki buçuk ay olsun güzel hatırınız için) yemek pişiyor, çay pişiyor, daha da bitiremedik.

yazlığa elektrikli ocak alsak iki ayda 90 lirayı geçer mi yaktığı elektrik?
0
kibritsuyu
(15.08.17)
doğalgaz (yani sizin yaktığınız) kesinlikle hep daha ucuz oluyor zaten

mesela kettle da kullanmıyor kadınlar, suyu doğalgazlı ocakta ısıtıyor.kettle'dan daha ucuz oluyormuş ama elektrikli ankastre'nin tüketeceği elektrik miktarı nedir, markası modeli varsa belki bakılabilir? aygazdan ucuz olur mu onun karşılaştırmasını yapmış bildiğim kimse yok. elektrikli ocak yurtdışında çok kullanılıyor belki yabancı forumlarda vardır :)
0
niye ama
(15.08.17)
1 metre küp dogalgaz 10,64 kwh enerjiye bedelmis. 1 metre kup dogalgaz kabataslak 1 lira degerinde.

1 kwh elektrik ise 0.33 lira degerinde. 0.33x10.64=3.5 lira eder.

unutmamak lazim, dogalgazdan elektrik uretiyoruz. dogalgaz pahali olsa sacma bir olay olurdu ama pahali dwgil ucuzdur
0
blue eyes white dragon
(15.08.17)
(5)

Diş teli taktırmak

nutkey
arkadaşlar, bu işin maliyeti nedir kaça patlar nasıl olur, tanıdığınız tavsiye edebileceğiniz bir yer var mı ?nelere dikkat etmeli, hangi malzeme kullanılmalı vs.görüşlere açığım.bakırköy-bahçelievler civarındayım.teşekkürler.
arkadaşlar, bu işin maliyeti nedir kaça patlar nasıl olur, tanıdığınız tavsiye edebileceğiniz bir yer var mı ?

nelere dikkat etmeli, hangi malzeme kullanılmalı vs.görüşlere açığım.

bakırköy-bahçelievler civarındayım.

teşekkürler.
0
nutkey
(14.08.17)
bildiğin metal tel var bende
bunun şeffafı, dişe dıştan değil içten yapıştırılanı filan var ama görsellik ölümcül derecede önemli değilse çok tavsiye etmiyorlar -daha narin malzemeler, süre uzuyor, bakım zorlaşıyor.
genelde doktor 1 yıl derse 1.5 yıl 1.5 derse 2 yıl sürüyor zaten :)
ankara için geçen sene fiyatı 4 bin liraydı (orta karar fiyat, çok lüks yerler var 7-8 bin diyen) bu yıl 4.5 oldu galiba, istanbul genelde bir tık daha pahalı oluyor, doktor bilmiyorum.
0
niye ama
(14.08.17)
özel çapa ortodonti'de koray aydın'ı tavsiye ederim. ben+ 4 arkadaşım burada tedavi oldu
0
tavish11
(14.08.17)
Bende özel çapa ortodonti'de tedavi oldum . 1 sene taktım ben 4000 tl tutmuştu . @tavish11 Koray Aydın demiş ama Koray Eryılmaz olması lazım :D Çok iyi bir doktor tavsiye ederim .
0
lady andromeda
(14.08.17)
Fiyatlar kişiden kişiye çok değişir. Tel takılmadan önce yapılması gereken şeyler var ise (çekim, dolgu gibi) fiyat artar. Tek damak çift damak da fiyatı etkiler. Bir kaç yere fiyat sormakta fayda var. Çoğu özel kliniğin ilk muayenesi ücretsizdir. Ben izmirde bir yerden 4500 lira bir yerden 3000 lira fiyat aldım. 13 eylülde ise sökülecek tellerim :):)

Metal olanlar ve porselen olanlar var. Metaller daha uygun fiyatlı ancak görünüyor. Porselen olanlar ile metaller arasında tek damak için 1000 tl fark vardı. Avantajı çok fark edilmiyor olması.
0
ofelia
(14.08.17)
evet koray eryyılmaz olacak.
0
tavish11
(14.08.17)
(4)

Evi toparlayacak biri

tchuck
selam arkadaşlar haftada 2 veya 3 gün gelip; evi toparlayacak, bulaşıkları çamaşırları vs. yıkayıp ütüleyecek. (biriktiyse) kısaca biz evde yokken evin sağını solunu toparlayacak birisi lazım bize.ev genel temizliği umurumda değil, zaten bi paspasla 30 dakikalık iş maksimum. bana sürekli arkamızı to
selam arkadaşlar haftada 2 veya 3 gün gelip; evi toparlayacak, bulaşıkları çamaşırları vs. yıkayıp ütüleyecek. (biriktiyse) kısaca biz evde yokken evin sağını solunu toparlayacak birisi lazım bize.

ev genel temizliği umurumda değil, zaten bi paspasla 30 dakikalık iş maksimum. bana sürekli arkamızı toplayacak biri lazım. o daha önemli. giysileri yıkasın ütülesin, temizlemeye üşendiğimiz bulaşıkları makinaya atsın rafa dizsin bilmem ne. belki 1 gün yemek de yapabilir ama çok şart değil.

böyle birini nasıl bulabilirim?
ve aşağı yukarı maliyeti ne olur?

şişli mecidiyeköy civarında arıyorum bu arada.

ben gelip 6-8 saat çalışsın demiyorum. gelsin istiyorsa 1 saatte bitirsin işini umurumda değil.
0
tchuck
(13.08.17)
Armut.com
0
bass solo take one
(13.08.17)
Haftada bir yarim gun gelecek birisini bulabilirsiniz mesela. Toz alir, siler, supurur, utu yapar gider. 80 liradan 320 lira yapar aylik maliyeti. Diger turlu iserseniz yarim gun parasi ister yine pek de farki olmadan fazla para cikar cepten. Programlari cok dolu oluyor, bulmak icin komsulariniza gelen kadinlari sorabilirsiniz.
0
cilekli pasta
(13.08.17)
kakao'ya katılıyorum
çok şanslıysanız ve türk olmayan öğrenci filan bir kız bulursanız -onların iş ahlakı oluyor- belki
değilse temizliğe gelen kadınlar %99 sizi suistimal ederler
daha "iş tanımı belli" birini bulmaya çalışın
atıyorum hafta bir yarım gün geldiğinde ütü yapılacak, bulaşıklar kaldırılacak
bir diğer geldiğinde yemek yapılacak, ev süpürülüp tozu alınacak filan gibi
böyle listeli sıralı iş tanımı olmazsa hele siz de evde yoksanız onun geldiği saatlerde, hiç bir işi yaptıramazsınız, sürekli de mırın kırın eder.

kuznenimin vardı böyle bir kadın, kocası işsiz kadının güya ihtiyacı var, parasını fazla fazla veriyordu
benim -habersiz şekilde- kuznde kalmam gerekti. sabah herkes işe gidiyor, kadın geliyordu
ben de -habersiz eve gittim, kuzenin iş yerine uğrayıp anahtar aldım- eve bir geldim kadının tüm sülale kuzenlerde :)
toplamış gün yapıyordu.
0
niye ama
(13.08.17)
mutlubiev.com

siteden secerek istediğiniz hizmet türünü bulamazsınız ama telefon acıp özel olarak isteklerinizi soyleyip fiyat alabilirsiniz.

ben bir kaç kere burdan temizlik aldım. memnun kaldım epeyce. zaten memnun kalmasazsanız da hiç bıdı bıdı etmeden ya para iadesi yapıyorlar ya da tekrar temizliyorlar. ben banyoyu beğenmemiştim mesela, telefonda söyledim, hemen yarın yeniden temizletelim dediler.uğraşcak vakit yoktu, bir sonrakine yarı fiyat verdiler.
0
halanne
(13.08.17)
(12)

Paramı alamıyorum

mutlusismankedi2015
Merhaba. İlk 5'te görülen, tanınan sevilen saygın bir yayınevi için çeviri yaptım. Türkçe edebiyat klasikleri için, Arap harflerinden günümüz harflerine aktarım. 2016 ocak ayında ben ve birkaç yüksek lisans öğrencisi için hocamız ayarlamıştı bu işi bize. Yüzde 7 telif ile sözleşme yaptık. Kitapları
Merhaba.

İlk 5'te görülen, tanınan sevilen saygın bir yayınevi için çeviri yaptım. Türkçe edebiyat klasikleri için, Arap harflerinden günümüz harflerine aktarım. 2016 ocak ayında ben ve birkaç yüksek lisans öğrencisi için hocamız ayarlamıştı bu işi bize. Yüzde 7 telif ile sözleşme yaptık.

Kitapları hazırlarken eski kelimelerin yanında köşeli parantezle günümüz karşılığının da verilmesi istendi. İki tane metin çevirdim böyle. Geçen yaz da teslim ettim. Eylülde basılacak ve ödemeniz yapılacak dediler.

Eylül oldu basılmadı, diğerleri teslim etmedi dedi oyaladılar, derken yılbaşı oldu ve dediler ki karar değiştirdik, köşeli parantezi kaldırıyorsunuz, bir metni iki farklı şekilde basacağız, biri günümüz Türkçesiyle biri orijinal. Tamam dedim, onu da kısa sürede hazırlayıp gönderdim. Yani 4 kitap parası almam lazım. Önsöz ve arka kapak yazılarını bile gönderdim.

Ama kitaplar basılmıyor bir türlü! Diğer kişiler zaten teslim etmemiş. Bir tek ben etmişim. Kitaplar basılmadığı için ödeme de yapmıyorlar. Basılacak diyorlar ama tam tarih de vermiyorlar. Ben nasıl paramı alacağım?
0
mutlusismankedi2015
(10.08.17)
Çevbir'e de durumu anlatabilirsiniz. Yayınevinin ismini öğrenmek isterdim, isterseniz ifşa edin ister özelden yazın, başkaları da çalışmasın.
0
geçerkenugradım
(10.08.17)
İhtarname, Cevbir, ifşa +1
0
rusyalı kozmonot
(10.08.17)
sözleşme elimde evet. 9 şubatta metinleri teslim ettiğim yazıyor. baskıdan sonraki üç ay içinde ödeme yapılacağı, ancak yayınevinin teslimden sonraki 18 ay içinde baskı yapmamış olması sonucu yapılmış gibi ödeme yapacağı yazıyor.

çevbir'i düşündüm evet. yayınevini şimdi yazmayayım özel mesaj atacağım. ama bayağı solcu geçinen, emekçi filan bi yayınevi :)
0
🌸mutlusismankedi2015
(10.08.17)
o vakit 18 ay geçmemişse beklemeni tavsiye ederim.
0
secrex
(10.08.17)
bayağı solcu geçenen, emekçi filan bi yayınevi :)..
yani ne desem ki
maalesef sadece geçiniyorlar piyasa genel olarak bunlarla dolu
sözleşmenizi iyice bir okuyun, hiç mi süre, tazminat vs. maddeleri yok?
çevbirin örnek bir sözleşmesi vardı mesela -siz ne kullandınız?
0
niye ama
(10.08.17)
Yine böyle iyi bir yayınevinden arkadaşım çeviri paradını alamamıştı. Çok fazla uğraştı, telefonlar açtı ama işe yaramadı. En sonunda facebook'ta çevirmenlerin bir grubu varmış sanırım. Olayı oraya yazdı ve parasını alamadığını söyledi. 2 gün içerisinde yaptılar ödemeyi.
0
naylonlee
(10.08.17)
dava açarsanız yaptığınız 4 çeviri için de ücret talep edin. bir taneyle yetinmeyin.
0
pinkpeony
(10.08.17)
benimle birlikte bu mağduriyeti yaşayan bir arkadaşım daha var.

pazartesi son bir defa daha arayacağız yayınevini. olayı çevbir'e taşıyacağımızı belirtmeliyiz o zaman değil mi?
0
🌸mutlusismankedi2015
(10.08.17)
hem çevbir'e hem sosyal medyaya taşıyacağınızı söyleyin gerekli çeviri gruplarınının listesini ben verebilirim lazım olursa.
0
niye ama
(10.08.17)
Umarım yanlış anlaşılmam. Çeviri işlerinden anlamam ama solcu geçinen emekçiyim. Kazanılmış haklar konusunda da çok hassasımdır. Anladığım kadarıyla imzaladığınız sözleşmeye istinaden hakkınızın ödeneceği söylenen en son tarih (9 Ağustos 2017) yanılıyor muyum? 9 Şubat 2016 tarihindeki hizmet tesliminden 18 ay sonrası çünkü.

Bence mağduriyetinizdeki kabahat biraz da siz de. Sözleşmeyi imzalarken bu maddeleri okuduysanız kafadan "bunlar bana bu işi yaptırıyor ama kendi beceriksizliklerinden dolayı basamazlarsa benim emeğim ne olacak" diye düşünmüş olmalısınız. Yani siz ilk günden paranızın 9 Ağustos 2017 ye kadar yatmayabileceğini kabul ettiğinize dair imza atmışsınız. Bugün (10 Ağus) itibariyle paranızı almamış olmanız sizi haklı ve mağdur yapar buna sözüm yok ve her türlü hakkınızı aramanızı tavsiye ederim. Ancak daha 1. gün gecikmesi ile yorumlarda gördüğüm nerelere şikayet etmeli safhası bana acımasız geldi. Madem bu sektörün içindesiniz empati yapınız lütfen. Solcu geçinen ve burada isim ifşası konuşulan, dolandırıcı yerine konan yayınevi elini bir taşın altına koyup hiç popüler olmayan bi konuda yatırım yapıyor, sizin gibi insanlara emek karşılığında yatırım/risk almadan para kazanma olanağı sunuyor (bunlar lütuf değil, risk paylaşımıdır, ekmeğini yeme edebiyatı yapanlara ben de sinir olurum) Zaten basamadığı için şu an zarardadır. Satacak da kazanacak da size borcunu ödeyecek de kâr edecek. Zaten diğerleri işi teslim etmemiş diyorsunuz, risk dediğim bu işte.

Gecikmede sizin hiç bir kabahatiniz yok ve paranızı istemekte %100 haklısınız ancak herşeyden bağımsız olarak, ne işi olursa olsun sözleşme iki tarafında rızası ile yapıldı ise sizin mağduriyetinizin 1 günlük olduğunu da unutmayalım. Şahsi fikrim bir dahaki sefere sözleşmeye göre en kötü ihtimali düşünerek imzalayın.

Not: Söylediklerim ilk hizmet teslimiz içindir. 2017 teslimi için sözleşme gereği (eğer kitap basılmazsa) 1 yıl kadar daha beklemeniz gerekmektedir. Bekleyeceğinizi imza atarken kabul ettiiniz. Adalet hepimize lazım, her hangi bir gün ayakkabıları değiştirebiliriz.

Saygılar

Edit: imla
0
erci
(10.08.17)
@erci

Uzun uzun yazmışsınız teşekkürler öncelikle. Kabahatin hiçbir kısmı bende değil. Bu metinlerin biri 2016 ocakta biri de temmuzda teslim edildi. Çünkü eylülde basılacaktı ona göre yetiştirmemiz söylendi. Ama o ara sözleşmeyi de bir türlü hazırlayamadılar, tam bir sene sürdü sözleşmenin hazırlanması. Arada hocamız olduğu için ve yayıneviyle sık sık iş yapan biri olduğu için de "acaba basmazlar mı" diye düşünmedik.
0
🌸mutlusismankedi2015
(11.08.17)
Suçlamak için değil, "kabahatiniz insanlara güvenmek olmuş" anlamında söyledim. İnsanlara güvenip sözleşme olmadan iş yapmışsınız. O saatten sonra firma sözleşmeye kitap basılmazsa ödeme yapılmaz yazsa yapacak bir şeyiniz kalmaz. Belki mahkeme mahkeme uğraşırsınız.

Ha derseniz ki "benim yerimde sen olsaydın" diye, ben de muhtemelen hocam arada diye sormazdım sözleşme falan :)

geçmiş olsun, umarım daha fazla beklemezsiniz.
0
erci
(11.08.17)
(4)

yeminli tercümanın çevirileri notere onaylatılmalı mı?

naylonlee
Vize için hazırlanan nüfus kayıt örneği ve noter tasdikli taahhütnamenin almancaya çevirisi gerekiyor. Yeminli tercüman bunu çevirdikten sonra ayrıca notere onaylatmalı mıyım?
Vize için hazırlanan nüfus kayıt örneği ve noter tasdikli taahhütnamenin almancaya çevirisi gerekiyor. Yeminli tercüman bunu çevirdikten sonra ayrıca notere onaylatmalı mıyım?
0
naylonlee
(10.08.17)
Ahmet emre yuksel isimli avukat var. Ingiltere gocmenlik hukuku uzerinde uzman. O diyor ki: yrminli tercumanin cevirisi yeterlidir. Notere gerek yok.
Tabi almanya vizesinde isler farkli olabilir.
0
ismira007
(10.08.17)
Formul A mi, o belgede almanca da var.
0
kuehles blondes
(10.08.17)
Formul A nın ne olduğunu bilmiyorum
0
🌸naylonlee
(10.08.17)
hayır.
yeminli tercüman kaşesi yeterli.
0
niye ama
(10.08.17)
(7)

gazetecilik mezunu kpss'de nereleri tercih edebilir?

sırtçantalı
direkt gazetecilik ataması yok denecek kadar azmış ama 4001 denen herhangi bir lisans bölümünden birini bitirenlerin kabul edileceği kadrolar varmış. kpss işleri çok karışık, yeni araştırmaya başladığım için zorlanıyorum. 2017/1 merkezi yerleştirmede lisans için 4001 kadrosu bin civarında falan. yin
direkt gazetecilik ataması yok denecek kadar azmış ama 4001 denen herhangi bir lisans bölümünden birini bitirenlerin kabul edileceği kadrolar varmış.
kpss işleri çok karışık, yeni araştırmaya başladığım için zorlanıyorum.

2017/1 merkezi yerleştirmede lisans için 4001 kadrosu bin civarında falan. yine az yani. bunun dışında başka alımlar da yapılıyor mu acaba?

bunun dışında varsa şayet nelerdir, nerelere girebilirim?
yıllar sonra matematik çalışacak bir sözelci olarak şansım var mıdır?
siz olsanız bu yola girer miydiniz?

teşekkürler
0
sırtçantalı
(08.08.17)
Merkezi alım kaldırılıyor. Yani şansınız çok çok düşük.
0
steven wilson
(08.08.17)
@steven önümüzdeki sene hemen mi kalkacak, belli oldu mu?
0
🌸sırtçantalı
(08.08.17)
o 4001 kodlular için baya yüksek puanlar gerekiyor. kontenjanı da azmış zaten dediğinize göre o yüzden işiniz çok zor.
0
nrmnm
(08.08.17)
arkadaşlar mesela insanlar bayağı düşük kpss puanıyla polis falan oluyorlar. ve hemen her bölümden. onlar nasıl oluyor peki? sisteme çok yabancıyım.
0
🌸sırtçantalı
(08.08.17)
@sour gazetecilikle polisliği bir tutmadım ki?
merkezi alım yapılan bir bölüm olarak polisliği örnek verdim.
zaten dediğim gibi gazetecilik atamasıyla ilgilenmiyorum, çok çok az ataması. merkezi alımlara bakıyorum.
0
🌸sırtçantalı
(08.08.17)
4001 kadroları için size en uygunu (açılırsa) üniversitelerin veya bakanlıkların düz memurluk kadroları olabilir -çalışırken alanınızla ilgili birşeyler yapma şansınız bile olabilir bu kurumlarda.VHKİ kadroları da tüm kurumlarda 4001.

2017/1 merkezi yerleştirmede lisans için 4001 kadrosu bin civarında falan. yine az yani. bunun dışında başka alımlar da yapılıyor mu acaba? : merkezi yerleştirme denilen şey çift yılların KPSS puanlarıyla yapılıyor yani 2018de giereceksiniz sınava toplam 4 yerleştirme olacak. ama artık bu alımlar hakikaten göstermelik sayılarda yapılıyor. 2018 sınavıyla toplam kaç 4001 kadrosu açılır kimse bilemiyor. mesela DHMİ de 4001 ile alıyor ama 95 puanla filan kapatıyor (oha, evet) şırnak üniversitesi memur alırsa ya da yüksekova belediyesi alırsa belki 85leri filan görür. durum bu. matematik, fizik, gıda mühendisliği, makine, fen bilg. öğretmenliği gibi bölümlerden mezun insanların çılgın KPSS puanları var. alanlarında onların da fazla şansı olmadığı için 4001 yazıyorlar. özellikle de istedikleri şehirlerde ise.

merkezi alım yapılan bir bölüm olarak polisliği örnek verdim : yalnız literatürde onun adı merkezi alım değil :) yukarıda açıkladığım şekilde 4 alım var merkezi alım adıyla. polis olurum diyorsanız KPSS puanınız çok düşük de olsa yeter. sizin merkezi alım dediğiniz (ama aslında merkezi alım olmayan "kurum alımı" olan) KYK , gümrük ve PTT alımları var bunlar çok bölümden alım yapıyor ama sizin bölüm var mı bilmiyorum.

ehliyetiniz varsa şöfor kadroları 4001.
0
niye ama
(08.08.17)
kpsskafe, memurlar.net gibi sitelere bakın, orada merkezi atama haricindeki atamalar da yer alıyor. Mesela önümüzdeki günlerde PTT 2500 kişi alacakmış: www.kpsscafe.com.tr
0
apdulera
(08.08.17)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.